Adım adım yazıyla başlayan insanlık tarihinin dönüm noktası uygarlığına, inançlarına, binlerce yıl süren bir kültüre, arkeolojiye, dicle-fırat arası o geniş, toprakların altında yatan henüz çok kısmı meçhul, bulunan kısmı da taze olan kaynaklarla adeta çoğu bilim insanının hayal gücünde kurgulanmış bir tarihi devirlerin başlangıcına, bazen günümüz
Beyaz Zambaklar Ülkesi: Bir Kalkınma Destanı
Grigory Petrov'un kaleme aldığı Beyaz Zambaklar Ülkesi, Finlandiya'nın çetin koşullara rağmen eğitim, inanç ve emeğin gücüyle kalkınma hikayesini anlatan etkileyici bir eserdir.
Kitabın Konusu:
Bataklıklar ve kayalıklarla kaplı, doğal kaynak bakımından fakir bir ülke olan
| Bu kitabı okumak istememdeki en önemli etken aslında Atatürk döneminde ilk defa Türkçeye çevrilen bir eser olmasıydı, Atatürk'ün okul ve askeri müfredatlarında neden yer almasını istediğini okuduktan sonra çok iyi anladım, kitap buram buram yenilik, devrim, aydınlık çağı kokuyor çünkü
| Kitabın giriş bölümünde yazarın
Giriş cümlesiyle ve Anna’nın yaşadıklarıyla okuru sarsan bir roman. Eseri salt aşk hikayesi olarak okumak yazara yapılan en büyük hakarettir. Anna ve Vronsky arasındaki tutku haricinde dönemin Rus politikası, işçi köylü sorunları, din, eğitim, asimile edilen Türk milleti, yönetim,siyaset vs geniş bir çerçevede ele alınması gerekir. Anna Vronsky için her şeyini feda eden ama sonunda aşağılanan bir kadın. Anna’nın yaptığı “ intiharlar zaten başkasını cezalandırmak için yapılmıyor mu” repliğini hatırlattı. İnsanoğlunun tanrıyı arama kavrama sorununun evrensel olduğunu da bizlere anımsattı. İyi ki Levin karakteri vardı. Okuyun okutun
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201938,5bin okunma
İnsanın varoluşsal serüveni ve yaşamsal entegrasyonu,anne karnında suyla olan sembolik ve psikolojik adaptasyon ile bağdaştırılarak anlatılıyor.Su, hayatı;suyun içerisinde yüzebilmek veya boğulmak,belirsizliklerle çevrelenmiş dünyada olumsuzluklarla baş edebilmeyi temsil ediyor.Yaşayan herkesin denizin içerisinde olduğu gibi aynı zamanda bir de
"Onları özlüyor olmalısın."
...
Ona bakarak karşılık verdi: "Sen özlemiyor musun?"
Kilden Köprü, s. 208
Bir aile hikâyesi...
Anne ölüyor, baba derbeder oluyor. Ve öksüz beş çocuk...
Annenin, babasıyla olan kısmını daha samimi buldum.
Çocukların annesiz kaldıktan sonra serkeş bir hayatın içinde debelenmesi ise; hoşuma gitmedi. Anneleri onlara piyano öğretiyor, kitapları öğütlüyordu. Ve daha da iyisi eğitim hayatlarının ışığıydı, o. O öldükten sonra ışığın azalması anlatılıyor, bir biçimde.
Aileyi, ölümü ve aşkı anlatan iyi bir eser.
Şahsen yazarın satır aralarına yaşam felsefesi olarak ektiği cümleler daha öğretici idi.
Her zaman dediğim üzere okuyup okumamak tamamen sizin kendi keyfîyetinize kalmış bir durum.
İyi okumalar.
Falih Rıfkı Atay'ın kaleminden çıkan "Çankaya", Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını mercek altına alan, büyüleyici bir eserdir. Atay, kalemini Türk edebiyatının zirvesine taşımış bir yazar olarak, bu kitapta sadece tarihi bir anlatı sunmaktan öteye geçerek, Türkiye'nin ruhunu ve toplumsal dokusunu derinlemesine
Umberto Eco aslında kitabın bana geliş hikayesi; eserden daha önemli olduğu için bir inceleme yazmak istedim. Toplumsal sorumluluk bağlamında katıldığım bir eğitimde kör vatandaşlarımız için (özel eğitim kapsamı bağlamında görme engelli kelimesinin literatür tartışması bulunmaktadır, kör kelimesi tercih edilmektedir) e-kitap düzenlememiz istendi, eğitimi verildi ve hangi kitabı düzenleyeceğimiz bize maille gönderildi. Bana da bu eser düşmüştü gönderilen listede. Eser, Eco'nun çeşitli yazınlarından oluşan estetik bir derleme. Farklı bakış açıları kazanmak için kullanılabilecek, okuması zevkli ve yorucu olmayan bir üslubu var.
Herkese Merhaba
Stephen King'in okunmasını tavsiye ettiği ve çok satan yazarlar arasında yer alan Jean Hanff Korelitz'in son kitabı "Hikaye Hırsızı '' ile sizlerleyim. Yazarın kalemiyle daha önce tanışma fırsatım olmustu. Okuyucuyu yormayan bir anlatımı olduğunu belirtmek isterim.
Vergi avukatı baba ile öğretmen
Kimilerine göre o “erkek düşmanı” ,kimilerine göre “anaç”, kimilerine göre de kadın intikamının ta kendisidir. Hikayesi II. Dünya savaşı başladığında başlar.(1939) Büyük büyük annesi “cadı” olduğu suçlamasıyla yargılanmış, sonra serbest bırakılmıştır. Yazar olma yolunda ihtiyacı olan motivasyon için, “kendime bir ‘cadı’dan daha iyi bir ‘ata’
İlk önce filmini izlediğim kitaplardan, yıllar yıllar geçti üstünden ama hala birçok sahnesi zihnimde capcanlı. Kitabı olduğunu da sonrasında öğrenmiştim ama okumak nasip olmamıştı.
August, doğuştan yüzünde fiziksel bir deformasyonla dünyaya gelmiş bir çocuktur. Bugüne kadar eğitimini evde annesinden almıştır ama annesi bundan sonrasında bir okulda yaşıtlarıyla eğitim alması gerektiğini düşünüp onu bir devlet okulunda 5.sınıfa yazdırır ve August’un hikayesi burada çok başka bir boyut kazanır.
Bu okulda harika çocuklar da vardır, zorba olanlar da.
Ailenin ve sevginin gücünü buram buram hissedeceğiniz, yer yer duygulanacağınız ama çoğunlukla yüzünüzde bir tebessümle okuyacağınız bir hikaye.
Kitaptan sonra filmini de izlemenizi tavsiye ederim
MucizeR. J. Palacio · Pegasus Yayınları · 201613,2bin okunma
"Hangi gerçekler Viki? Kardeşi ve arkadaşları emperyalist bir savaşta yani başında öldürülen genç bir adamın, bu kendisine ait olmayan savaşta aldatılarak kullanılması sonunda yok edilen hayatı, kırılan umutlarının gerçeği mi? Yoksa çok iyi bir eğitim almış, olağanüstü zeki bir hukuk öğrencisinin - Ali Osman- emperyalizme karşı savaşırken yok olan hayatı ve hayalleri mi? Yoksa şu gerçeği mi tercih ederdin: Kendi ölümüyle başka bir gencin hayatını kurtaran, ama aslında her ikisi de emperyalizme kurbanı olan iki gencin hazin hikâyesi gerçeği mi? "
Sustu. Üzgün görünüyordu. Başını yere eğdi, bekledi. O zaman Viki de sessizce onun yanına, çok yakınına oturdu. Neredeyse bacakları birbirine dokunacaktı.
" Başka bir seçenek daha var. Ya da bir başka gerçek... " dedi Ali Osman kırık bir sesle," Bir düşman askeri olarak işgale yolladığı ülkede, hayatta kalışını borçlu olduğu köylü kızı - ki, ona hep 'melek' derlerdi- ile bir hukuk öğrencisi subayın ailesine tutunarak, ödünç bir yaşamı sürdüren genç bir erkeğin ağır gerçeği. Kendisini aldatanlara karşı bir ölü gibi davranarak, kendisine de doğduğu ülkeden müebbet sürgün cezası vererek içinde geçen uzun bir yaşamın gerçeği... "