72 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kör Yol Bilmez
Sene 2009… Üniversite hayatımın ilk yılları… “Topluma Hizmet Dersi” kapsamında körler okuluna gideceğimiz söylendi. Tam adıyla “Gaziantep GAP Görme Engelliler Ortaokulu”. İlk duyduğum anda gitmek istemedim çünkü dersine gireceğimiz sınıf, görme engellilerden oluşan bir sınıftı. İsteksiz olma sebebim o hüzün dolu duygu dolu atmosferi bünyemin
Louis Braille
Louis BrailleMargaret Davidson · Can Çocuk Yayınları · 2009285 okunma
Duyduğum en güzel aşk hikayesi
Bu zamana kadar duyduğum en güzel aşk hikâyesi Samsun'daki bir Çerkes köyünde geçiyor. Bana bunu anlatan arkadaşım o köydendi. Çerkeslerin, bir kısmı hayli katı olan gelenekleri varmış. Buna göre mesela Çerkeslerde akraba evliliği yasakmış. Hoş karşılanmazmış. Üstelik öyle çok yakın akraba olunması bile şart değilmiş. Arkadaşımın ‘geçen yıl
Reklam
457 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Merhaba Arkadaşlar ⁣ Bugün sizlere tam tarzım olan bir kitapla geldim. Beni bilen bilir, bir kitapta aşk varsa severek okurum⁣ İşte Sansar hem aşk hem de polisiye bir kitap. Ve benim için çok çok çok keyifli bir okuma oldu ki bunu nasıl anlatacağım bilemiyorum. Bir an bile heyecanın eksik olmadığı, sürprizlerle dolu, konusunun, kurgusunun ve
Sansar
SansarEsra Esenlikci · Patara Kitap · 201969 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Eksik bir şey mi var hayatımda, Gözlerim neden sık sık dalıyor
"Eksik bir şey mi var hayatımda Gökyüzü bazen ciğerime doluyor." Ali Atay'ın (Mecnun) seslendirdiği bu şarkı çok önemli bir gerçeği, insanın doğuşuyla birlikte düştüğü "eksiği" vurguluyor. Ne de olsa her şarkı, her anlatı bilinçdışının bir dışa yansıtım değil mi. Freud'dan beri en küçük dil sürçmelerinin bile bilinçaltına
Bir Şeyler Eksik
Bir Şeyler EksikBülent Somay · Metis Yayıncılık · 2007615 okunma
Öyle İman et ki!..
Yaşantısını dünya beklentileri(ev,araba,altın, gümüş, mal, mülk, yakışıklı, askerlik yapmış, zengin eş adayı, diploma vs.b) üzerine kurduğu zaman mümin, Allah onun bütün dertlerini gözünün önüne koyar (yani derdi gözünde büyür) Ama mümin Allah ile yaşamaya başladı mı "ben sana yeterim kulum" der. (Tirmizi) Müminle kâfirin arasındaki fark da bu, imanının sevdalısı müminle-imanını sömüren mümin arasındaki fark da bu. İş duvak işi değil kardeşim, iş düğünde ayakkabı süsü de değil, eşyaların diğer evlilerin eşyası gibi olmadı değil, eksiğin var diye mırıldanma işi de değil. Vallahi değil kardeşim, huzuru dış güzellikte, eşyada, malda, mülkte arama. Sırf insanlara gösteriş olsun diye evini israf denecek boyutta eşyayla doldurma, sadece 'aaa bak ne güzel düğün yaptılar' desinler diye evlenme kardeşim. Evlenirken niyetin 'iste herkes evleniyor evde mi kalayım bende evlendim' olmasın. "Rabbim nikahı emrediyorsa eğer emri başım gözüm üstüne ben de Salih/Saliha bir eş adayı çıkınca karşıma evlenirim. 'La İlahe İllallah' diyecek kaç kişi yaratacaksa Rabbim benim zürriyetimden yaratsın Elhamdülillah derim" de. Niyetin öylesine evlenmek olmasın kardeşim. Hz.İbrahim gibi duan olsun, Muttakilere önder olmayı işte, Muttakilere önder olacak evlatlar iste. Hem bak sen Rabbinin yolunda isen Melekler dahi sana ve senin ehline dua eder amin derler (Mü'min Sûresi 8-9. Ayet) Öyle bir kul ol ki Melekler bile sana, anne babanın, hatta senin kendine etmediğin duaları etsinler. Vesselam
Nasıl Başarılı Olunur?
Yeryüzünde hangi dinden olursa olsun bütün başarılı olan adamların amacı, sonuçlar üzerine değildir. Yeryüzünde hiçbir başarılı adam sonucuna göre bir amaç edinmemiştir. Yani ne Bill Gates gibi adamlar hayatları boyunca, "Öyle bir şey yapalım ki yaptığımız şeyden sonra zengin olalım." dememişlerdir. Esasında hepsi, insanların yaşadığı
Reklam
(Seneler önce kaybettiğimiz yaşlı bir tarih hocamın hatırâtı gece vakti kalbime düştü, kalemimden sızdı:) 🔹Ben büyükşehirlerde büyüdüm. 🔹Ne zaman bir hanımefendi görsek "Bayanlar önden" düsturuyla centilmenlik yapıp yol vermemiz öğütlenirdi bize. 🔹Bayan önden gidecekti, arkasından da biz centilmen gençler.. 🔹 Yarışırdık
520 syf.
5/10 puan verdi
Merhabalar.İşte yine bir bir kitapla daha birlikteliğimizi noktaladık.Sevgili Yılmaz ÖZDİL'in yazmış olduğu ve 35 senelik Gazetecilik Kariyerinin 10 senelik uzunca bir kısmının yoğun araştırmalarının meyvesi olan kitap M.Kemal... Arkadaşlar öncelikle şunu önemle belirtmek istiyorum:Bu kitaba yazacağım İnceleme/Yorum yazısı sadece benim
Mustafa Kemal
Mustafa KemalYılmaz Özdil · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201814bin okunma
Anlamlı bir işte çalışmak mesela?
Olga onu durdurdu ve sitemli sitemli: - Mutlu değilim, doğru, dedi. Mutluluğumun çok fazla oluşu mutluluk duymama engel oluyor. (...) Ştolts: - Ama bir nedeni olacak; çevrende, bende ya da kendinde. Bazen bu hal bir rahatsızlığın belirtisi olabilir. Bir şeyin yok, değil mi? - Evet, böyle bir şey olabilir, ama ben kendimi çok iyi hissediyorum. Görüyorsun işte, yiyorum, içiyorum, uyuyo­rum, gezmeye çıkıyorum. Ama birden keyfim kaçıyor, bir boşluk duyuyorum... Hayat sanki durmuş gibi oluyor... Ama bırak, bu saçma şeyleri dinleme daha iyi. - Hayır, devam et rica ederim. Evet, hayatta bir eksiğin var gibi; başka?
Sayfa 578 - İş Bankası Yayınları.
Cinsel Farklılığın Gerçeği: İmgeleme, Düşünme, Var Olma
Şekil 4.1, “kadının” simgesel düzende yeterince anlatılamaz oluşunun iki nesne-artık ürettiğini ileri sürer. Bunlardan ilki, görmüş olduğumuz gibi, eril öznelere “kastrasyonun” tersine çevrilmesini temsil etme ve imgesel fallik tatmini ortaya çıkarma kapasitesi olan fallik gösteren O/’dir. İkincisi onun karşıtı S(A/), imgesel fallus sadece imgesel olduğu için simgesel düzende ortaya çıkan eksiğin gösterenidir. Zizek’in, üzeri çizili Kadının bu iki nesneye ilişkilendiğini ifade eden Lacan formüllemelerinden çıkardığı, dişil öznenin fallik gösteren tarafından aldatılamadığıdır. Penisleri etrafında dönen fantazilerin köleleri olan erkeklerin aksine o, ne “kastrasyon” miti tarafından ikna edilir, ne de simgesel düzendeki eksiğin bir “fallus” tarafından doldurulabileceğine inanır (Indivisible Remainder, 157-8). İşte bu, “kastrasyonun” sapağına girmeden dürtünün gerçeğine bir ilişki kurma yolunu bulabilen ve jouissance feminine'i oluşturan ve S(A/) ile temsil edilen “fallusun ötesindeki” keyfe ulaşabilme kapasitesidir. S(A/), kaçınılmaz biçimde Oedipal düzene tabi olurken bu düzenin yetersizliklerinin ve onun sonradan uydurulmuş karakterinin farkında olan gerçek ile kurulan dişil bir ilişkiyi belirtir. Bunu başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, S(A/) olarak “kadın”, simgesel düzenin yetersizliğine “gerçeğin cevabını” verir. Böylece “kadın”, histeriği, kuramcıyı ve Hegel’i ve Zizekçi düşüncenin öteki kahramanlarını, simgesel yasanın hegemonyasına meydan okumak için bir araya getirir.
Sayfa 120-1Kitabı okudu
Reklam
"Ne kadar eksiğin var?" Kararlılıkla başını salladı. "Yok, yok Başkomserim, bir eksiğim yok. Ben hallederim teşekkürler..." İşte böyle çocuktu Ali. Nesli çoktan tükenmiş onurlu genç adamlardan biri.
Sayfa 161 - yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
157 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Çirkin İstanbul" Orada yaşasın veya yaşamasın, oraya bir kez dahi gitmemiş bile olsa, içinde hep bir İstanbul hasreti taşıyan her insanı üzen bir ifade olsa gerek bu ama malesef ki hakikat... İçimizde hep bir hasret var bu şehre karşı, mazideki sokaklarına, insanlarına, ruhuna... Mesafeler birer uçurum haline geliyor zaman geçtikçe, ruhundan gitgide uzaklaşıyor şehir, suskunlaşıyor ve artık bize bir şey söylemez hale geliyor. "Eski ve oyalı bir mendilde bir gözyaşı lekesi gibi uzak, çok uzak bir hâtıra..." diye bir cümle geçiyor kitapta, işte bizler için İstanbul... Üstad'ın günlük hayata, ulaşıma, şehre ve insanlara dair eleştiride ve tavsiyelerde bulunduğu kısa yazıların derlemesi "İstanbul'a hasret" kitabı. Mesela bazı sebeblerden ötürü 'Şirket-i Hayriyye' vapurlarına o kadar çok söylenmiş ki, siz de rahatsız oluyorsunuz elinizde olmadan :) Üstad'ın Barok ve Rokoko mimarisi hakkında düşüncelerini öğrenince hayal kırıklığına uğradım bir de... O günki meselelerin bugün bile hala devam ettiğini, şehir, mahalle kültürünün göz göre göre elimizden kayıp gittiğini bilmek ne hazin bir çaresizlik. Üstad'ın sadece şu sözü bile aslında eksiğin ne olduğunu söylüyor bize; "Benim güzel İstanbul'umun dâvası, ne idarî, ne siyasî, ne içtimaî, ne iktisadî, ne beledî, ne bediî; sadece ruhî ve ahlâkî..." Sadede gelecek olursak, eskiye dair ne varsa hele de söz konusu İstanbul'sa okumaya değer hiç şüphesiz. Çünkü artık o sokakların, o ruhun şahitleri, o zarif beyefendiler, hanımlar, o sünbül kokan gece, o bülbül kokan türkçe kayboluyorlar artık birer birer eski İstanbul ile birlikte... Vesselâm.
İstanbula Hasret
İstanbula HasretNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 2005269 okunma
Sen de onlardan mısın?
Evet biliyorum; kimse kusursuz, günahsız değil. Evet biliyorum bende günahsız değilim. Şimdi konuşacağım mesele için ya sanki senin hiç eksiğin yok diyeceksin biliyorum. Bunları bildiğimde halde konuşacağım. Tabi sana birkaç bilmen gereken, dikkat etmen gereken hususu belirterek. Birincisi bir mesele hakkında konuşan, fikir beyanatında bulunan,
Muhteşem Ahlak notlarımdan;
Yaşantısını dünya beklentileri(ev,araba,altın, gümüş, mal, mülk, yakışıklı, askerlik yapmış, zengin eş adayı, diploma vs.b) üzerine kurduğu zaman mümin, Allah onun bütün dertlerini gözünün önüne koyar (yani derdi gözünde büyür) Ama mümin Allah ile yaşamaya başladı mı "ben sana yeterim kulum" der. (Tirmizi) Müminle kâfirin arasındaki fark da bu, imanının sevdalısı müminle-imanını sömüren mümin arasındaki fark da bu. İş duvak işi değil kardeşim, iş düğünde ayakkabı süsü de değil, eşyaların diğer evlilerin eşyası gibi olmadı değil, eksiğin var diye mırıldanma işi de değil. Vallahi değil kardeşim, huzuru dış güzellikte, eşyada, malda, mülkte arama. Sırf insanlara gösteriş olsun diye evini israf denecek boyutta eşyayla doldurma, sadece 'aaa bak ne güzel düğün yaptılar' desinler diye evlenme kardeşim. Evlenirken niyetin 'iste herkes evleniyor evde mi kalayım bende evlendim' olmasın. "Rabbim nikahı emrediyorsa eğer emri başım gözüm üstüne ben de Salih/Saliha bir eş adayı çıkınca karşıma evlenirim. 'La İlahe İllallah' diyecek kaç kişi yaratacaksa Rabbim benim zürriyetimden yaratsın Elhamdülillah derim" de. Niyetin öylesine evlenmek olmasın kardeşim. Hz.İbrahim gibi duan olsun, Muttakilere önder olmayı işte, Muttakilere önder olacak evlatlar iste. Hem bak sen Rabbinin yolunda isen Melekler dahi sana ve senin ehline dua eder amin derler (Mü'min Sûresi 8-9. Ayet) Öyle bir kul ol ki Melekler bile sana, anne babanın, hatta senin kendine etmediğin duaları etsinler. Vesselam...
Kendi mutsuzluklarını hep kendin yarattın, suçu başkalarında arama, derdi. Gerçekten bahtsız onca insan varken etrafta, senin ne eksiğin var ki kendine acıyorsun, aç mısın, açık mısın li diye sorardı. Dünyanın en bahtsız insanı elbette değilim ama kendimi bildim bileli sonu gelmez bir arayış içindeydim. Beni sevenleri ben sevemedim, benim sevdiklerim de beni sevmediler nedense. Ne zaman ''işte budur'' dedimse, nihayet nefeslenip bir erkekte karar kıldımsa, hatta iş hayatımı yoluna koyduğumu sandımsa, karşıma hep hep bir sorun çıktı.
Resim