Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnandığı, saygı gösterdiği tek hakikat ölümdü. O eskiden de ölüme saygı gösterir, vazife uğrunda, fikir uğrunda ölmekte eşsiz bir güzellik ve büyüklük bulurdu. Artık bunun etrafında hiçbir münakaşa kabul etmemekle beraber ölümü adeta özler gibi bir hali vardı.
Neden ağlıyordu sanki? İstiyordu ki bütün bu zahiri¹ kayıtsızlığının, hafifmeşrep, bayağı lakırdılarının altındaki Nevin Hanım'ı keşfetsinler. Ama kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. Uğraşamazdı: Çünkü hiçbir mesele, kadın erkek oturulup sanatkâr veya âlim; üniversiteli veya profesör münakaşa edilecek bir hal çaresi değil elbet, ama bir fikir alışverişi haline getirilemiyordu.
Sayfa 84 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
KADININ TOPLUMDAKİ SAVAŞINA VE KAYBINA DAİR
Nevin. Kimi zaman İstanbul'un bir sahilinde balıkçılarla sohbet eden, kimi zaman Ankara'nın kasvet dolu sokaklarında gezinen bir kadın... Sait Faik güçlü bir kadın profili çizip etrafına da dedikodu yapan mahalle halkını, bir otobüs biletçisini, Nevin'in boşanma eşiğindeki kocasını koyuyor. "Mutluluk nerede aranır ve bu
Kayıp Aranıyor
Kayıp AranıyorSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20195,6bin okunma
Ama kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. Uğraşamazdı: Çünkü hiçbir mesele, kadın erkek oturulup sanatkâr veya âlim; üniversiteli veya profesör münakaşa edilecek bir hal çaresi değil elbet, ama bir fikir alışverişi haline getirilemiyordu. Ne böyle bir gazete, ne böyle bir haftalık, ne de kadınların ve erkeklerin insanca buluşabileceği bir kahve vardı İstanbul'da. Böyle bir yer kokusunu aldılar mı züppeler, kıskançlar, sözde sanatçılar üşüşüveriyorlardı.
Sayfa 84 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
140 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Değirmen
Es-selamün Aleyküm ve rahmetullah, Allah'ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun inşallah. Merhaba kıymetli okuyucu dostlarım; uzun bir aradan sonra, şükürler olsun ki tekrar okumaya dönebildim. Aslında sayısal matematik bölümümden dolayı biraz ihmal ettim, fakat nihayetinde tekrar okumaya başlayabildim. İlk dönüşümde, biraz felsefi düşünceler
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202144,5bin okunma
İçinden fıkır fıkır kaynayan bir devirde idik. Balkan Muharebesi'nin korkunç gelişmesi, cemiyette bir yığın seddi yıkmış, bir meseleyi ortaya kendiliğinden atmıştı. Çok gülünç ve yetkisiz cevaplarla karşılanmasına rağmen bu meseleler her tarafta münakaşa ediliyordu. Bunlar Türkçülük meselesi, kadın meselesi, ferdiyet meselesi, ictimai kalkınma ve adem-i merkeziyet meselesi, şahsî teşebbüs meselesi gibi davalardı. Fakat asıl mühimi zihinlere gelen şüphe ve tatminsizlikti.
Sayfa 47 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şimdi kocasının inandığı, saygı gösterdiği tek hakikat ölümdü. O eskiden de ölüme saygı gösterir, vazife uğrunda, fikir uğurunda ölmekte eşsiz bir güzellik ve büyüklük bulurdu. Artık bunun etrafında hiçbir münakaşa kabul etmemekle beraber ölümü adeta özler gibi bir hali vardı.
❛❛ HERKESİN OKUMASI GEREKEN ALTIN TAVSİYELER,
◆ Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsâit zamânıdır. ◆ Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsâit yeridir. ◆ Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
“Haydi canım,” diye bazen kendisinden daha çok İstanbul âşığı olan arkadaşlarıyla münakaşa ederdi: “İstanbul’dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş caddeyle bir o kadar kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz… En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor? Bizi buraya asıl bağlayan bir alışkanlıktır…
Sayfa 134 - ÖmerKitabı okuyor
Şamil, Allah tarafından vazifelendirildiğine emindi ancak şah­sen hırslı bir mizaca sahip değildi. Güç ve itibarı, sadece Allah'ın iradesini uygulamak için istiyordu. Müritçiliği ihya edebilece­ğine ve Kafkasya'yı bağımsızlığa kavuşturabileceğine inandığı herhangi bir liderin emrinde tevazuyla hizmet edebilirdi. Bu iki dava söz konusu
Reklam
“Bir fikir adamı, kafası adamakıllı teşekkül etmeden, İstanbul’dan ayrılamaz... Kültür merkezimiz, maalesef, şimdilik bir tane... Ve o da İstanbul... Dışarda dimağların inkişafının nasıl yavaşlayıp durduğunu görüyoruz... Tatillerde gelen arkadaşlara bir bakmak kâfi...” Lakin, nefsine karşı daha samimi olduğu anlarda bu kültür merkezinin ehemmiyetini lüzumundan fazla büyüttüğünü itiraf etmeye mecbur oluyordu: “Haydi canım” diye bazan kendisinden daha çok İstanbul âşığı olan arkadaşlarıyla münakaşa ederdi: “İstanbul’dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz... En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor?
160 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
onunla aramızda daima bir yabancılık mev- cut kalmıştı ve birisi bana: "Senin baban iyi bir adam mıydı?" diye sorsa, verecek cevap bulamazdım. Çünkü iyiliği ve fenalığı hakkında bir fikir sahibi olacak kadar onu tanımıyordum. Babam benim için "insan" olarak hemen hemen hiç mevcut değildi; yalnız "Baba" dedikleri mücerret bir mefhumun insan şeklinde görünüşüydü. Akşamları kaşlarını çatarak sessiz sedasız eve giren ve ne bizi ne annemizi hitaba layık görmeyen, saçsız başlı, değirmi ve kır sakallı adamla, Havuzlu kahvede göğsünü bağrını açıp gülüşerek ayran içtiğini ve küfür savururak tavla oynadığını gördüğüm kimse bence birbirinden tamamıyla ayrıydı... Bu ikincisinin babam olmasını ne kadar isterdim... Halbuki o halinde bile beni görünce derhal yüzü ciddileşir: "Ne dolaşıyorsun buralarda?.." diye bağırırdı: "Haydi, kahve ocağına var, bir şerbet iç de mahalleye dön, orada oyna!" Büyüdüğüm, askere gidip geldiğim zaman bile bana karşı muamelesi değişmemişti. Hatta nedense ben akıllandığımı zannettikçe onun nazarında daha küçülüyor gibiydim. Bu sefer benim ikide birde ileri sürdüğüm şahsi fikirlerime ve mütalaalarıma biraz da istihfafla bakıyordu. Son zamanlarda her arzuma muvafakat edişi, münakaşa etmeye tenezzül etmeyecek kadar bana ehemmiyet vermediğinin bir alametiydi. Bütün bunlara rağmen kafamda, onun hatırasını kirletecek bir şey yoktu. Onun boşluğunu değil, fakat yokluğunu hissedecektim.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,7bin okunma
Ama kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. Uğraşamazdı: Çünkü hiçbir mesele, kadın erkek oturulup sanatkar veya alim; üniversiteli veya profesör münakaşa edilecek bir hal çaresi elbet ama bir fikir alışverişi haline getirilemiyordu. Ne böyle bir gazete, ne böyle bir haftalık, ne de kadınların ve erkeklerin insanca buluşabileceği bir kahve vardı İstanbul 'da. Böyle bir yer kokusunu aldılar mı züppeler, kıskançlar, sözde sanatçılar üşüşüveriyorlardı.
273 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.