Leyla ile Mecnun küfür etmeyenlerin dizisidir. Kalp kırmayanların. Zeki insanların. Üşengeç insanların. Çay içilir mesela. Öyle fincanda değil çay bardağında. Üzüme düşülür çünkü içki içilmez. Sigara içilmez sakız çiğnenir. Bedua edilmez. Pis denir. Pislik herif denir. Tuvalet terliği denir. Poşet denir. Kulpu kırık çaydanlık denir. Aile vardır bir kere dizide. Kendi kanalından, kendi belediyesine tut dizilere, programlara dahi apaçık gönderme yapılır. Birde... Alacakaranlık tarzı vampir kitaplarının ya da o tarz saçmalıkların Edebiyat katili olduklarını öğretti. Şiir okumayı sevdik, adamlığı, arkadaşlığı öğrendik. Ve en güzeli hiç susmayacakmış gibi ağlarken ve birden kahkahalar attırıyordu ya onu sevdik. Beklemeyi sevdik be! Bizimde o gemide bir beklediğimiz olduğunu öğrendik. Ve dedik ki o gemi gelecek. "O gemi mutlaka bir gün gelecek."
Leyla ile Mecnun
Leyla ile Mecnun
Stefan Zweig Üstüne Bir Deneme
Stefan Zweig çok karamsar bir adamdı. Üstüne üstlük oldukça da hiperaktif biriydi. Bu tespitlerimi bir yerlerden kesinlikle okumadım, tamamen benim fikrim. Peki neye mi dayandırıyorum bu savımı? Yazdıklarına elbette. Kitaplarının çoğu yüz sayfayı bulmaz zira.(Kurmacalarını kastediyorum elbette) Oysa, modern romanlar çağıydı onun yaşadığı
Reklam
Titanik Enkazına Gezi Düzenlemek İsterken Kaybolan Titan Denizaltı ve Yolcuları Hakkında Bilinmeyenler Buz dağına çarparak yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan Titanik'e geçtiğimiz günlerde OceanGate Expeditions isimli şirket tarafından turistik bir tur düzenlendi. Titan adı verilen bir denizaltıyla gerçekleştirilen seferde
Günaydın.. Aynı dünyada yaşarken, Aynı gemide, aynı kaderi paylaşıp, ufacık bir sevinç ve umuda tutunup, ruhu huzurdan gayrisini özlemeyen sevgili arkadaşlar...
1950’li yıllarda İskoçya’ya yük taşımak için Reefer tipi bir gemi yanaşır. Demir attığı limanda yükünü aldıktan sonra, gemide çalışan denizcilerden biri acaba unuttuğumuz bir yük kaldı mı diye bakmak için soğuk hava deposuna girer. Onun içerde olduğunu fark etmeyen başka bir denizci ise, kapıyı dışardan kapatır. Soğuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini. Çakısıyla içerden açmaya çalışır kapıyı, lakin mümkün değildir. Gemi hareket eder ve denizciyi unuturlar. Mahsur kalan denizci, depoda açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek bulur. Ama deponun dondurucu soğuğuna fazla dayanamayacağını anlamıştır. Kapıyı açamayan çakısıyla, çelik duvarlara kendisini bekleyen ölüm sürecini yazmaya, daha doğrusu kazımaya başlar. Günbegün, adeta bilimsel bir titizlikle soğuğun vücudunu nasıl uyuşturduğunu sonra yavaş yavaş öldürücü etkilerini, el ve ayaklarının nasıl duyarsızlaştığını, donan burnunu ve buz gibi havanın verdiği acıyı anlatır. 3 gün sonra soğuk hava kapısını açan başka bir denizci, zavallı adamın cesediyle karşılaşır. Duvarlara kazıdığı acılı sonunu okur ve.. kendisi de hayretten dona kalır. Çünkü soğuk hava deposunun derecesi 19’dur. Çünkü soğutma sistemi zaten çalıştırılmamış olup, kendi haline bırakılan deponun sıcaklığı normal bir dereceye yükselmiştir. Yani biçare denizci donarak ölmemiş, donduğunu sandığı için ölmüştür. Bu hikaye bilinçaltını doğru kullanırsak ne kadar güçlü olduğunu, yanlış kullanırsak da bizi ölüme dahi götürebileceğini göstermiştir.
#alıntılar
“Granada’da hepimiz bir gemide gibiyiz. Birlikte yüzdük, birlikte batacağız. Yarın, göç yolunda, hep birlikte…” (s. 61) Granada’ya Son Bakış: “Boabdil ülkesinden giderken bir daha dönmek umudu yoktu. Rumiler giderken istediği her şeyi götürmesine izin vermişlerdi. Boabdil varsıl fakat mutsuz, unutuluşa doğru yol alıyordu. Granada'yı görebileceği en son sırta ulaşınca, uzun bir süre hareketsiz kalarak, üzgün bir yüzle, ruhsal bir uyuşukluk içinde kente bakmış. Kastilyalılar bu sırtlara ‘Arabın Son İç Çekişi’ adını vermişler, çünkü derler ki, düşmüş Sultan orada utanç ve pişmanlıktan seller gibi gözyaşı dökmüş. Annesi Fatma da, ‘Bir erkek gibi savunamadığın ülken için şimdi bir kadın gibi ağlıyorsun,’ demiş…” (s. 68)
Afrikalı Leo
Afrikalı Leo
/
Amin Maalouf
Amin Maalouf
Ömer Torun

Ömer Torun

@omertorun
·
11mo
Endülüs'te müslümanların son günleri...
Eğer hepimiz gidersek, Müslümanlık bu ülkeden sonsuza dek çıkmış olacak; Tanrı'nın yardımıyla Türkler, Rumilerle savaşmaya geldiklerinde onlara yardım etmek için biz burada olmayacağız.
Sayfa 83 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
854 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.