1000 Kitapta 1 Yıl
Okuma alışkanlığı kazanmak gerçekten zor. Özellikle içinde bulunduğumuz zaman diliminde elimizde bulunan cep telefonları, bilgisayar, tablet ve beraberinde getirdiği sosyal medya diye nitelendirdiğimiz, genel olarak boş vakit kaybı olan; ama ego tatmin açısından üst düzey bir makine olan canavar... Evet bunlar içinde kitap okumak, okutmak hiç de
"" LÂ ""
Dilim vardı acıyı güzel söyleyen, Sözüm vardı düşmanı dost eden, Zamanım vardı her şeye erişen. Bitirmişim kendimi haberim yok. Buralarda değildim, unutmuştum viraneyi. Bir alem içinde izlerdim gülden bahçeleri, Yaşanabilir hayallerim vardı, göğün üstünde, Gönlümde kıymet verdiğim artık gözümde yok. Kelam bana ait değil, halim konuşuridi,
Reklam
Yüzbaşı: Yaşar, arkadaşların hep terhis oldu çoktan, seni terhis edemiyoruz dedi. Nedenini bilmezden gelip, "Neden ki yüzbaşım?" diye sordum. "Nüfus kağıdın olmayınca işlemini yapamıyoruz." Sanki hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi, acımalı bir durumda başımı eğip bekledim. " Biz alaya bildirmiştik nüfusun yok diye. Alaydan şubeye yazıldı. Şubeden de cevap geldi. Dinle, gelen cevabı okuyorum." Okudu: Filan tarih, filan sayılı yazınıza cevaptır. Künyesi sorulan Reşit oğlu Yaşar'ın 1935 yılında askerliğini yaptığı sırada Dersim Harekâtı'na birliğiyle katılarak şehit olduğu kayıtlardan anlaşılmıştır. Bilginize sunarım. Ben birden kendimi yitirip, " Olamaz, olamaz yüzbaşım! diye bağırdım ama, bağırmamdan yüzbaşı kızacak diye de ödüm patladı. Oysa, güldüğünü hiç görmediğim o yüzbaşı, " Elbet olmaz canım, şehit olan adamın burda işi ne?"dedi. Ondan değil yüzbaşım. Dersim'de şehit düşmüş olamam ben, çünkü çok daha önce Çanakkale savaşında şehit düşmüştüm."
22:13
İnsan bazen yalnız hissediyor kendini. Onca seveni, önemseyeni, merak edeni varken üstelik. Bazen aldığımız her nefes bir oflamamıza kurban gider. İçimiz sıkılır. Çoğu zaman somut bir sebebi bile olmaz bunun. İşte şu an öyle bir yalnızlığın, öyle bir iç sıkıntısının içerisindeyim. Elimde, gözümle gördüğüm, elimle tuttuğum hiçbir sebebim yok. Belki kırgınım, belki yorgun... Haberim bile yok. Ruh halimi deriz, bunalım mı... Nasıl adlandırsak bilemeyiz. Bir anlık çöküntü, belki koca bir içe gömülme. Belki de; hiçbir şeyi anlamadan, farkına varmadan, sessiz sedasız bir yolculuk kendine.. Canımı yakan şeyler olduğunu biliyorum ama ne olduğunu bilmeden cayır cayır yanıyorum. Ne aptalca bir his bu. Belki yavaş yavaş yok oluyorum. Anlamlandıramıyorum, adlandıramıyorum. Şu anda yaşamış olduğum şeyi anlayamıyorum. Düşünmek istemiyorum. Kimseyle konuşmak istemiyorum. İçimden gülmek gelmiyor. Öylece bir kenarda kalakalıyorum. Sigara içemiyorum. Her şeyi içime atıyorum. Kendimi de oraya taşımayı seviyorum. Bana benden zarar gelir mi? Bilmiyorum. Belki de, kendime en büyük zararı ben veriyorum. Uyumak istiyorum, unutmak istiyorum. Yeniden başlamak istiyorum. Ve hepsi şu an oluyor. İçimi koca bir hüzün denizi kaplıyor yine. Ama ağlamıyorum. Sonra dönüp diyorum ki kendime; "Ben hala neden yaşıyorum"... A.U
“Akşamüstü..”
Yollarda akşam dönüşü yorgun argın Siz yoksunuz şiir yazan ellerim yok Yarımla dışa dönmüşüm yarım suskun Çizginin üstündekilerle yüz yüze Koca bir gün ne yapmışım nasıl yaşamışım Haberim yok.. Dokunup çekilen bir şarkı rüzgarla Vakti yalanlıyor sıcak sıcak Sinema dönüşü iş dönüşü yahut bahanesiz Beyazın tam ortasında bekliyorum Ya gelmezseniz ne olacak.. Maviyi kaldırın kara koyun sırasıdır Bana yeni tutkular gerek bıktım Bir solukta buz gibi yaşamak isterim Beni öldürürse bu umut öldürür..
Sayfa 17 - YKY/ pdfKitabı okudu
''Nasibe inanan yolda, Duaya inanan darda kalmaz...'' •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Salihlerden bir mübarek zât varmış. Bir Cuma günü, evde un kalmayınca merkebine yüklemiş buğdayı, değirmene doğru koyulmuş yola... Değirmene vardığında, çuvalı indirirken merkep kaçıyor. Merkebi aramaya çıksa, Cuma namazı
Reklam
1,000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.