Seninkinden ayrı bir hikayem yok benim. Hiç olmadı.
Birbirimizi uzaktan uzağa sevmek bir göldür, biz de o göle atlayan iki balıktık. O ufacık gölün içerisinde birbirimizi bulduk ve hiç kaybetmeyiz sandık. Oysa hiç bir şey sandığımız kadar kolay olmadı. Yan yana olmak koskoca bir denizdi ve biz bu denize birbirimizi kaybettik. Binlerce kilometreyi aştık, birbirimize geldik. Oysa şimdi her zamankinden daha zor bir savaş bekliyor bizi, buram buram hissediyorum bunu. Sonra kulaklığımı takıyorum, telefonumu atıyorum cebime, kendi kendime fısıldamaya başlıyorum içimden... "Işıklar sana evinin yolunu gösterecek..." Bir kez daha tekrar ediyorum: "Işıklar sana evinin yolunu gösterecek..." Sonra bir kez daha... "Işıklar sana evinin yolunu gösterecek..." Ben İzmir ve bu benim evimi bulma hikayem.
İzmir ve Ege'nin ışıklarla dolu karanlık dünyalarının hikayesi devam ediyor... Üstelik aralarındaki mesafe artık sıfır kilometre! Işıklarınızı yeniden takmaya geliyoruz, hazır mısınız?Kitabı okudu
Reklam
Beş bin fılm seyrettim. Her şeyin farkına vardım. Farkına varılacak bir şey kalmayınca da "Sıradaki ha­yat gelsin!" dedim. Ne gelen var, ne de giden. Sadece Kinyas ve ben... Kendimi tanıyamadım. Zamanım olmadı. Binlerce dilim pizza yedim. Pepperonni ve siyah zeytinli. Benim adım Miss Piggy. Bütün hayatım boyunca kaçtım. Önüme okyanus çıktı. Daha ileri gidemedim. İçinde boğulmak istedim. Gözlerimi sahilde açtım... Uyumadım. Pişman olmadım. Kendimden bile. Ben gerçektim. Dünyanın en gerçek adamı! Bana ait bir gezegen bulana kadar insanla­ra ve kendime zarar vermeye devam edeceğim... Biliyorum, beni linç edecekler. Beni bütün dünya öldürecek. En derinde benim cesedim olacak ancak bedenimi toprak bile kusacak... Aranızdayım her gece. Dolaşıyorum sokaklarda, sol elimde Şam'dan taşıyıp geldiğim yakutlu hançerimle... Gittim, jazz dinledim. Duke Ellington'ın plağıyla kendilerini kesen ka­dınları gördüm... Benim adım yok. Çünkü ben yokum. Delirdim. Yetme­di. Delirttim. İğrendirdim. Dünya bendim. Acıyı inceledim üniversiteler­de. Üç ayrı okulda, üç yıl. Sonra acıttım akademik kariyerleri ve tabii ki kendiminkini. Ne çalışmak, ne de bir işe yaramak. Hiçbirine inanmadım. Tespihle adam boğdum. Ben doğdum! Oysa güneş batıdaydı. Ben gece­ye geldim. Aya misafir oldum... Bunları söylüyorum çünkü anlatılacak başka bir hikayem yok. Zaten yazma işlerinde de hiç başarılı olamadım. Ben daha çok, fırça ve boyalarla ilgilenendim. Ve dünyaya bırakabilece­ğim bir miras yok. Bütün değerleri iyi bir pizzanın üstüne içtim...
Sayfa 25 - Kinyas
. Hayatımın sonsuza dek yok olan devasa blokları var. Koskoca bloklar gitti, dağıldı, konuşmada, eylemde, hatırada, rüyada boşa gitti. Tek bir hayatı, bir kocanın, bir sevgilinin, bir arkadaşın hayatını yaşadığım hiçbir zaman olmadı. Nerede olursam olayım, neyle meşgul olursam olayım birden fazla hayat sürüyordum. Böylece, benim hikayem olarak görmeyi seçtiğim her ne ise, kayboldu, boğuldu, çözülmez bir şekilde başkalarının hayatlarıyla, dramıyla, hikayeleriyle kaynaştı. . . .
NEDEN BEŞİKTAŞLIYIM? Beşiktaşlı olma hikâyem, bir tür çaresizlik ve yokluk hikayesidir. Beş-altı yaşlarındayım. Yıldıztepe Mahallesi'nde oturuyoruz. Evimizin tam karşısında geniş bir arsa var. Mahallenin çocuklarıyla beraber sabahtan akşama kadar it gibi top koşturuyoruz. Takım falan tutmuyorum henüz ama kırmızıyı çok sevdiğimden
Seninkinden ayrı bir hikâyem yok benim. Hiç olmadı.
Sayfa 362Kitabı okudu
Reklam
İrkilerek, "Hikâyemi mi anlatayım?" diye bağırdım. Bir hikâyemin olduğunu kim söyledi yahu? Benim bir hikâyem falan yok ki..." Nastenka gülümseyerek sözümü kesti ve şöyle dedi: "Nasıl olur yahu? Siz nasıl yaşadınız, hayatınızda anlatılmaya değer hiçbir şey olmadı mı yani?" "Gerçektende yok. Ben şöyle; hani nasıl derler bilirsiniz, kendi halinde yani yapayalnız yaşayan biriyim 'Yalnız' bunun ne anlama geldiğini bilir misiniz?" "Nasıl yani yalnız? Hiç insan yüzü görmediniz mi?" "Hayır, görmesine görüyorum, ama yine de yalnızım." "Kimseyle konuşmuyor musunuz?" "Tam anlamıyla evet, hiç kimseyle."
Benim adım kinyas
Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor… Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım
Dertliyim, ne yârim, ne diyarım var, Bir garip yolcuyum, ne de yerim var, Hâlimden anlayan ne bir dostum var, Sor hancı, deşele şüphen kalmasın, Kahır dolu baktın, iş mi seninki?.. Gezginim, yıllardır sokaklardayım, Bakıp kimliğime aldanma sakın, Bezgin bir garibim, bahtı karayım, Döşeğim olmadı, on yıla yakın, Çilenin ezdiği, baş mı
Yaşamışsınızdır, mutlaka mutsuzluğu. Bu böyle bir mutsuzluk değil. Sana yazılan kaderin hiç oynanmaması, bir mutsuzluk çeşidi değil. Bu ölmek gibi değil. Gülmemek , Kanamak gibi değil. Eksik kalmak, Bir ayağın o yolda yürürken diğer ayağın kesikmiş gibi. Konuşuyorsun ama sesin kayıp. Her gün, bugün ve asla yarına uyanamayacaksın... Çünkü sen yoksun. Güneş yok ki. Çünkü sen yoksun. Hiç gündüz olmadı ki... Yani, benim hikâyem tamamlanmıyor...
Sayfa 57 - Dokuz
Reklam
Seninkinden ayrı bir hikayem yok benim. Hiç olmadı..
"Benim geçmişimde hüzünlü bir aşk hikâyesi yok Juliet. Yaralı bir çocukluk, sorunlu bir gençlik var ama unutamadığım bir aşk hikâyem olmadı. Benim hikâyem seninle başladı. Sen benim hüzünlü aşk hikayemsin. Yıllar sonra seni anlatacağım tanıştığım insanlara. Hayatıma giren kadınlar senin açtığın yaraları sarmaya çalışacak. Seni hiç tanımadan senden nefret edecek hepsi ve ben hep sana benzettiğim kadınlarla birlikte olacağım. Senin gözlerine benzettiğim kadınlara bakacağım. Senin ellerine benzeyen parmaklara dokunacağım. Senin dudaklarına benzettiğim dudakları öpeceğim. Ve hep seni düşünerek sevişeceğim. Çünkü ya bir kere çok seversin ya da hiç sevmezsin Juliet."
Sayfa 147
Chicago'nun eski siyahi belediye başkanı hakkında...
Valerie Jarrett Chicago belediye başkanının yeni atadığı özel kalem müdürüydü ve kentin Afrikalı-Amerikalı nüfusunda da derin bağlantıları vardı. Aynı Susan gibi hukuku bitirdikten sonra birinci sınıf bir firmada iş bulmuş, sonra aklını başına toplayıp ayrılmıştı. Belediyeye gelmesinin sebebi 1983'te -ben kent dışında öğrenciyken- seçilen ilk
Sayfa 176 - Mundi Kitap, 5 Baskı, Çeviri: Pınar KürKitabı okudu
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.