Ağlar gözüm bulut gibi, Hak diyen bir kuş gibi Olamadım ben Allahım, Dost yoktur senin gibi.
Geceler yalınayak, geceler inzivada İnsanlığın salâsı okunuyor, elveda! Gündüzün siyahından ufka karanlık çöktü Hicabından günahın kardelen boyun büktü Günebakan çiçeği dönüp bakar mı bize? Feryad u figan etsek nefis gelir mi dize? Ömür yitik sermaye kelebeğin misâli Tarumar gülistanım, talan ettim visâli Yâ İlâhi affeyle, gayrı dilim
Reklam
Dost
Ekmeğimi bölüştüm bir sofrada, Talibi çok oldu... Derdimi bölüştüm bir sofrada, Arkasını dönüp gideni çok oldu...
Sayfa 41 - Yakamoz - Hikmet Anıl ÖztekinKitabı okuyor
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Peki, ya gözler? Gözlerimizi demleyenler kim sevgili dost? Bir insan neden ağlar? Kaybolsak gitsek yokluğumuzu kim fark eder? Gözlerimiz dolduğunda o ıslaklığı ilk kim fark eder? Zifiri kalabalık bu dünyada yalnız kalmayı hak edecek ne yaptık? Ya da bir mükâfat mıdır bu olanlar? Gözlerimiz günahlarımızı temizlemek için mi yağıyor yoksa?
Ellerinize ve Yalana Dair
Bütün taşlar gibi vekarlı, hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli, bütün yük hayvanları gibi battal, ağır ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz. Arılar gibi hünerli hafif, sütlü memeler gibi yüklü, tabiat gibi cesur ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizliyen
Reklam
Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek!.. Yürümek; dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup, kelleni orta yere yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek!.. Yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek... Yürümek; yürekten gülerekten yürümek...
Dua: Bizi O'nun kapısına götüren yolculuk...
Ey dünyada dost ve düşman ayırt etmeden bütün mahlûkatı rızıklandıran Rahman, Ey âhirette, itaatkâr kullarına hususî ihsan ve şefkatte bulunacak Rahîm, Ey olmuş olanı, olmakta olanı ve gelecekte olacak şeyleri bilen, kendisine kâinatta hiçbir şey gizli kalmayan ve ilmi küçük-büyük, zâhir-bâtın her şeyi kuşatan Alîm, Ey her şeyi yerli yerinde yapan
YARADILIŞ AMACI
Yalnızlıkla Islandığında, Şemsiyen duan olsun. Kalbinde acı birikiyorsa, Öfken kalemin olsun. Aklın sömürmeye başlıyorsa, Bırak; kini, nefreti. Dal derinden kitapların ruhuna, Yalandan gülen dostların varsa,
479 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
"Bana kalırsa filim biraz karışıktı, bazı yerini anlamadım. "
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
. . . Ne cümlelerle özetlenebilecek ne de üstüne konuşulmadan geçebilecek bir kitapmış Tehlikeli Oyunlar. Her cümlenin yeni bir keşfi, yeni bir dünyası var. Dağılmış, toplanmayı bekleyen tesbih taneleri gibi yalnızkende güzel, her şey toplanıp birleştiğinde ayrı bir güzel. Evet yine bir karakterle dost oldum canım Hikmet, tekrar buluşmak ve seni anlayabilmek dileğiyle.
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202230,9bin okunma
Reklam
Sonu olan varlıklar, sonsuzluğa dayanarak düşün­mekle anlaşılıyorlar.
Sonu olan bu alemde sonsuz­luğun yolcusu olan insan, arzımızın bu yalnız yolcusu, burada bir muamma olan hayatına bir hikmet, kendine dost, düşünce­sine destek bulabilmek için sonsuzluğa sığınmak mecburiye­tindedir:
Mümtehıne
‌ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوّ۪ي وَعَدُوَّكُمْ اَوْلِيَٓاءَ تُلْقُونَ اِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَٓاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّۚ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَاِيَّاكُمْ اَنْ تُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ رَبِّكُمْۜ اِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَاداً ف۪ي سَب۪يل۪ي وَابْتِغَٓاءَ مَرْضَات۪ي تُسِرُّونَ اِلَيْهِمْ
Sinan dedi ki, ilim, birçok atın çektiği bir araba gibidir. Şayet küheylanlardan biri şaha kalkar hızlanırsa, diğer atlar da kendiliğinden hızlarını artıracak, arabanın içindeki seyyahlar, yani ehl-i Hikmet, bundan kazançlı çıkacaktı. Demek ki bir alandaki ilerleme, diğer sahalardaki gelişmeleri teşvik ederdi. Kaldı ki mimari, başka ilimlerle dost olmak mecburiyetindeydi; hendeseyle, felsefeyle…
Resim