Çapkın, çakırkeyif, derbeder bir üslup. Şımarık, atak, serazad bir zeka Kızdırdığı zaman bile sevimli. Kitabı gülerek kapıyorum, yarı sarhoş, yarı mutlu, yarı doymuş, yarı aç.
Hangi Batı bir
Conrad'ın topluma acımasız bakışında Hıristiyan ilk günah fikrinin çok az payı vardı. "Saçma bir Şark masalı" olarak nitelendirdiği Hıristiyanlığı hayatı boyunca nahoş buldu
Papalığın, hükümdarların üstünde olan yetkisini Konstantin'in ağzından 315 yılında yazılmış gibi gösterilen bir vasiyetle Doğu Roma imparatorundan alıp kendine geçirmesi sahtekarlığını anlatıyor. Pontifex Maximus (bizdeki halife gibi) olan Konstantin'in ölüm döşeğinde bütün yetkilerini ve topraklarının önemli kısmını zamanın papazına bıraktığını iddia eden bu sözde vasiyet bilimsel kanıtlarla çürütülüyor. Kitabın tek falsosu yazarının da söylediği gibi -laik olması sebebiyle- bütün dinleri aynı kefeye koyup aşırı genelleme yapması. Kitapta ayrıca 4.Haçlı seferinde Katoliklerin Müslümanlarla savaşacağız diye yola çıkıp Ortodoks Konstantinopolis'i barbarca yağmalaması da anlatılıyor. Bu sebeple fetih olacağında Konstantinopolis halkı "Konstantinopolis'te Latin külahı göreceğime Türk sarığı görmeyi tercih ederim." diyordu. Kitapta 1000 senelik Romanın isminin fetihten 100 sene kadar sonra kuyruk acısıyla Bizans olarak değiştirilmesi meselesi de ele alınmış. Fransa kralının Moliere'e Osmanlıyı sözde aşağılatmak için yazdırdığı oyundan (kibarlık budalası) da bahsedilmiş. Dinler tarihiyle ilgilenenler için okunması gereken bir kitap. Doğru bağlantıları kurduğunuzda İstanbul'un fethinden 450 sene sonra olan Osmanlı-Rus Savaşı'na kadar bütün olayların altında yatan temel meseleleri anlayacaksınız.
Eğer Fatih Sultan Mehmet olmasaydı, örneğin Kariye Cami'nin içerdiği muhteşem mozaikler kalmazdı günümüze. Keza, Ayasofya'nın dünya mirası mozaikleri, fresklerinden mahrum kalırdık. Zaten Ayasofya'nın bina olarak kütlesi de başta Mimar Sinan, Osmanlı saray mimarlarının sürekli bakımı, destek ve güçlendirme çalışmaları sayesinde ayakta kalmıştır.
Üretenlerin sırtından geçinen bu iman tüccarları, arsız, ahlaksız, üstelik zalim bir asalak güruhuna dönüşmüştü.
Müminleri, yaşamdan zevk almanın, hatta kahkahanın bile günah olduğuna inandırıp günah işleyeni cehennem azabıyla korkutuyor; korkmayanı sapkın ilanıyla aforoz ediyorlardı.
Kayda değer hiçbir şey yapmadan kayıtlara geçen Papa Silvestro'nun tek gerçek başarısı, bir 31 Aralık gecesi ölmekti. Hıristiyanlık yolunda şehit olmadan azizlik mertebesine yükseltilen Silvestro'nun adı, yılbaşıyla özdeşleşmiştir. 31 Aralık gecesi, Aziz Silvestro bayramı olarak kutlanır.