Yazarın amacı, gelecek kuşaklar konuyla biraz olsun ilgilenirse, bu kitabın seçilmiş herhangi bir mahkumun , bir suçlunun her zaman kolay olan ve kalıcı olmayan özel savunmasını içermediğini; şu anki ve gelecekteki bütün suçlular için genel ve kalıcı bir savunma olduğunu; asıl temyiz mahkemesi olan insan önünde insan haklarının savunulmasının ve dile getirilmesinin doruk noktasını temsil ettiğini; bütün ceza mahkemelerinin önünde o ilahi dava reddinin, sonsuza dek inşa edilmesini dile getirdiğini; bütün büyük davaların derinliklerinde kralın adamlarının kanlı söylevlerinin ikna gücü sayesinde titreştiği belli belirsiz fark edilen o lanetli ve kasvetli sorunu ortaya koyduğunu; mahkeme heyetinin cafcaflı karmaşasından arındırılıp aniden bütün gerçekliğiyle görülebileceği, olması gereken, hak ettiği o korkunç yere, mahkemeye değil giyotin sehpasına, hakimin değil celladın önüne yerleştirilen ölüm kalım meselesini ele aldığını anlamalarıdır.
Sayfa 6 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
Reklam
Alp.
Seni Kinyas en son Fransa'da görmüştüm. Paris'te. ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
Sayfa 219 - Doğan Kitap, 52. baskı, 2016Kitabı okudu
Belki de o zavallılar bir ölüm kararının hızla infaz edilmesi sürecinin peş peşe ve yavaş yavaş yaşanan işkencelerini hiç akıllarından geçirmemiş olabilirler mi? Yok ettikleri insanın bir zekası, hayata güvenen bir aklı, ölüme hazır olmayan bir ruhu olduğunu hiç düşünmemişler miydi? Hayır. Bütün bunlarda üçgen bir bıçağın yukarıdan aşağıya inmesinden başka bir şey görmüyor, bir mahkumun bu kararın öncesinde ve sonrasında bir hayat sürdüğünü kuşkusuz düşünmüyorlar.
Belki de o zavallılar bir ölüm kararının hızla infaz edilmesi sürecinin peş peşe ve yavaş yavaş yaşanan işkencelerini hiç akıllarından geçirmemiş olabilirler mi? Yok ettikleri insanın bir zekası, hayatı, güvenen bir aklı, ölüme hazır olmayan bir ruhu olduğunu hiç düşünmemişler midir? Hayır. Bütün bunlar da üçgen bir bıçağın yukarıdan aşağıya inmesinden başka hiçbir şey görmüyor, bir mahkumun bu kararın öncesinde ve sonrasında bir hayat sürdüğünü kuşkusuz düşünmüyorlar.
Eskiden halk en azından hayatın son anında havadaki dini esintinin en katı yürekleri bile yumuşatacağına, bir mahkumun tövbekar olacağına, toplum bir dünyayı kapatırken dinin yeni bir dünyanın kapısını açacağına, her ruhta Tanrı inancı olduğuna, darağacının sadece gökle dünya arasındaki bir sınır teşkil ettiğine inanırdı. Ama artık geniş kitlelerin inançlarını yitirmesine, bütün dinlerin tıpkı bir zamanlar yeni dünyaları keşfetseler de şimdi limanlarımızda çürüyen o eski gemiler gibi ağaç kurtlarının saldırısına uğramasına, küçük çocukların Tanrı'yla alay etmesine rağmen darağacından nasıl bir umut bekliyorsunuz?
Reklam
150 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.