Hkkı görmeye engel tutumlar , ırkçılık
"Dayı! Daha onun iddiasını bile dinlemeden siz Muhammed'i yalancılıkla mı itham ediyorsunuz?" Ebû Cehil şu cevabı vermişti: "Ey bacımın oğlu! Muham- med bizim aramızda "emîn" diye anılan bir gençti. Hiçbir vakit onun bir yalan söylediğini görmüş değiliz." Peki neden ona uymuyorsunuz? - Yeğenim! Biz ve Hâşimoğulları bir onur yanşı içerisindeydik. Onlar da yemek yedirip su içirirlerdi biz de... Onlar da koruyup himaye ederlerdi biz de... Her yönden birbirimizin dengiydik. Tam onlarla kulak kulağa giden iki yarış atı durumuna gelince onlar kalkıp 'Bizden bir peygamber çıktı. dediler. Şimdi biz bunun benzeri bir meziyeti nereden buluruz
584 syf.
10/10 puan verdi
İngiliz şair , romancı ve eleştirmen Robert Graves 'in bu eseri , birinci kitap olan Ben, Claudius'un devamı niteliğinde ve yine Claudius anlatıyormuş gibi kaleme alınmış. İlk kitapta Augustus,Tiberius Caligula anlatılırken , bu ikinci kitapta tamamen Claudius'un apar topar gelen ünvanı ve sonrasında yaşanan olaylara yer veriliyor. Claudius aracılığıyla Roma'nın skandallarla, şiddetle dolu bir döneminede geziniyoruz okuma boyunca. Caligula'nın öldürülmesinin ardından , iradesi dışında imparator ilan edilen Caludius'un hikayesi zaman zaman kullanılan mizahi anlatımla okuyucuya keyifli bir yolculuk sunuyor. Yazar ,gerçek olayları kurgularken , eserin tarihsel gerçeklerle uyumlu olmasına özen göstermiş. Hayatta kalışı zararsız bir gerizekalı olmasına bağlanan ( soytarılık bile yaptığı düşünülürse bence hayli zekiymiş ) Claudius'un, şaşırtıcı derecede başarılı imparatorluk dönemini ,ordunun ve halkın sadakatini kazanışını , ve elbette iktidarın olmazsa olmazı ihanetlerini , komplolarını keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. Meraklılarına önerebileceğim eserin sayfa kalınlığı gözünüzü korkutmasın. Okuduğunuz satırlar sayfa sayısına takılmadan sürüklüyor peşinden. Her iki kitap mükemmel anlatım ile kurguyu yaşatıyor yani. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Sevgiler , kitapla kalın.
Tanrı Claudius
Tanrı ClaudiusRobert Graves · Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları · 2022189 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Korku, acı ya da heyecan gibi duyguların tetiklediği bazı durumlar vardır. Zaman durur, etraftaki her şey, hatta dünya durur. Tüm bu durgunluğun içinde belki de çok kısa süre sonra varlığı sonlanacağı için dehşete düşen zihin ise olağanüstü bir hızda çalışmaya başlar... . . Ödenebilecek bedel zaten ödendi. Sanılmasın ki artık alevden korkar
Kapı
KapıYaşar Özdemir · Feniks Kitap · 202336 okunma
Oysa aşk işinde ortaklık olamazdı. Mümkün müydü hiç, sevenin sevileni paylaşması ve olabilir miydi bir gönülde iki aşk?!. Yakışık almazdı bir evde iki farklı misafir.
Sayfa 208 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
“… Sence iki insanı bir arada tutan ne? Ama gerçek bir şey söyle, bildiğin bir şey.”
Bu iki adam dünyada hoşgörü diye bir şey olmadığını bilmiyorlar. İnsan kendininkine uygun olmayanı bağışlamaz. Biz, hoşgörüsü olmadığını bile bile, başkalarında kendininkinden ayrıyı bağışlamaya çalışana hoşgörülü diyoruz.
Sayfa 140 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kutup bölgelerini işgal etmeye çalışan, genellikle de yıkıcı sonuçlarla karşılaşan adamları düşündüm: Amundsen, Andrée, Strindberg ve Nansen. Özellikle de Danimarkalı-Norveçli ordu mensubu Claus Paarss. Paarss 1728 yılında kendilerinden iki yüz yıldır haber alınamayan Norveçli yerleşimcileri bulmak için Grönland'a gitmişti. Yapılacak keşif gezisini planlarlarken bir grup genç Norveçli erkeğin bilinmeyen kıtanın dört bir yanırı kayakla dolaşarak araştırmasının fazla sorun çıkarmayacağını düşünmüşlerdi. Paarss, Kuzey Atlantik'i yirmi asker, on iki mahkûm, bir grup fahişe ve on iki atla geçmişti fakat kıtaya geldiklerinde Paarss'in doğa şartları ve kendi adamlarıyla kaçınılmaz mücadelesi başlanmıştı. Adamları ayaklanmıştı, onların isyarırı bastırmasından hemen sonra da mürettebatı iskorbüt ve çiçek hastalığından teker teker ölmeye başlamıştı. Atlar da ölmüştü. Böylece Paarss kıtayı sivri uçlu buz bloklarının arasında yayan olarak katetmede iki kez başarısızlığa uğramıştı. Sonunda yerli Grönlandılar bile koloniyi terk etmişler ve Paarss'ın kıtaya aileleriyle birlikte Dánimarkalı aristokratları yerleştirme hayali suya düşmüştü.
Sayfa 299 - Yabancı YayınlarıKitabı okuyor
elleri demir topuzlu ve ateşten elbiseli zebaniler
Enes İbni Mâlik (R.A.) der ki: «Kıyamet Günü, ademoğlu Allah'ın huzuruna getirilerek terazinin iki kefesi arasında ayak üstü durdurulur, başına da bir melek dikilir. Tartıda sevapları ağır bastığı takdirde başındaki melek herkesin duyabileceği yüksek bir sesle «falan kimse sonunda bedbahtlık olmayan ebedi bir saadete kavuştu» diye seslenir. Buna karşılık tartıda sevapları hafif geldiği takdirde ayni melek bu defa «falan kimse, sonu saadet olmayan ebedi bir bedbahtlığa uğramıştır» diye seslenir. Sevap kefesi hafif kalınca elleri demir topuzlu ve ateşten elbiseli zebaniler ileri çıkarak cehennem yolcusunu cehenneme götürmek üzere teslim alırlar.
Sayfa 200 - Çelik YayıneviKitabı okuyor
Mark Twain'in bir zamanlar dediği gibi: Güzel bir iltifatla iki ay yaşayabilirim.
Reklam
Tüm zamanlar boyunca insan türünün istencini taşıyan cinsiyet erkek, aklı taşıyan ise kadın olmuştur. Böylelikle hepimizin bizi oluşturan bir baba ve bir de anne gibi iki bileşeni olmuştur. Bunlar üremeyle birleşirken, ölümle birlikte tekrar birbirinden ayrılır.
elleri çığlık çığlık yan yana iki dünya ikimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik buluşmuştuk bir kavşakta unutmuştuk ayrılığı yok saymıştık özlemeyi
Bir ikinin yarısıdır
Enîs-i ruhum: sevgiliye hitaben; "canım" demek, iki tane olmaz. [ruh ikizi, bu deyişin tecavüze uğramış halidir.]
Dücane Cündioğlu
Dücane Cündioğlu
Arkaik insanın en belirgin özelliği, kozmik boyutta doğal nedenlerden daha önemli bir faktör olarak gördüğü, tesadüfün güvenilmezliğine ve değişkenliğine karşı takındığı tavırdır. Rastlantısal olayların iki boyutu vardır; bir yandan, seriler halinde gerçekleşirler, diğer yandan, bilinçdışı ruhsal faktörlerin -yani participation mystique'm (gizemli ortaklığın)- yansıtılması kanalıyla belirgin bir amaçla donatılmışlardır. Arkaik insan kesinlikle böyle bir ayrım yapmaz, çünkü ruhsal olayları fiziksel olaylarla bütünleşecek kadar yansıtır. Bir kaza ona keyfi ve amaçlı bir hareket -canlı bir varlığın müdahalesi- olarak görünür, çünkü olağandışı olayların onu ancak kendi korkusunun veya şaşkınlığının gücünün etkisi kadar etkilediğinin farkında değildir.
Ama bugün dünyada kapladığımız yerin, onunla paylaştığımız şeyin sadece bir meslek, bir bilgi yığını değil de, iki kişi çıkılan bir yolculuktan tek başına bir türlü geri dönemeyen ve arafta dolanıp duran kayıp ruhlarımız olduğunu seziyordum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.