Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çünkü her bir insan kendi benliğiyle yüzleşmeyi göze alabildiği ve değişmeyi istediği oranda değişebilir.
Walter BENJAMIN
Bedensel hisler içerisinde insan için yalnızca acı, tekne­sini yüzdürebileceği, onu denize taşıyacak suyu tüken­mez bir nehir gibidir. Haz, insanın peşine düşmeye ça­baladığı her yerde, bir çıkmaz olduğunu açığa vurur.
Reklam
bir acımasızlıktır ölüm, bilmeyenlere karşı. güçlü olmak zorundadır insan, ölse bile bir yabancı.
İnsan yalnızca bir şey yapabilme imkanına sahip olsaydı ve bir şey yapmama imkanı olmasaydı sonu ölümcül bir hiperaktiviteye varırdı.
Üçüncü lem'a
Bak, şu kâinat-ı seyyalede, şu mevcudat-ı seyyarede cevelan eden zîhayatlara! Göreceksin ki bütün zîhayatlardan her bir zîhayat üstünde Hayy-ı Kayyum'un koyduğu çok hâtemleri vardır. O hâtemlerden bir hâtemi şudur ki: O zîhayat, mesela şu insan, âdeta kâinatın bir misal-i musağğarı, şecere-i hilkatin bir semeresi ve şu âlemin bir çekirdeği gibi ki enva-ı âlemin ekser numunelerini câmi'dir. Güya o zîhayat, bütün kâinattan gayet hassas mizanlarla süzülmüş bir katredir. Demek, şu zîhayatı halk etmek ve ona Rab olmak, bütün kâinatı kabza-i tasarrufunda tutmak lâzım gelir. İşte eğer aklın evhamda boğulmamış ise anlarsın ki bir kelime-i kudreti mesela, "bal arısı"nı ekser eşyaya bir nevi küçük fihriste yapmak ve bir sahifede mesela, "insan"da şu kitab-ı kâinatın ekser meselelerini yazmak hem bir noktada mesela, küçücük "incir çekirdeği"nde koca incir ağacının programını dercetmek ve bir harfte mesela, "kalb-i beşer"de şu âlem-i kebirin safahatında tecelli ve ihata eden bütün esmanın âsârını göstermek ve bir mercimek tanesi kadar mevki tutan "kuvve-i hâfıza-i insaniyede" bir kütüphane kadar yazı yazdırmak ve bütün hâdisat-ı kevniyenin mufassal fihristesini o kuvvecikte dercetmek, elbette ve elbette Hâlık-ı külli şey'e has ve bu kâinatın Rabb-i Zülcelal'ine mahsus bir hâtemdir.
'' Gerçekte bir insan "hayır" derse ve gerçekten hayır demek istediği zaman, ağzından yalnız iki heceli bir kelime çıkmış olmaz. Bütün sinir sistemi bu şeyi kabul etmemek için adeta seferber olur. ''
Reklam
Şu muhakkak çocuğa kendiliğinden hiçbir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle haline sokuyoruz.
Bir ailenin çocuğuna, Bir toplumun vatandaşına yapabileceği en büyük kötülük onun insan potansiyelini heba etmektir.
Hadis: Sizin en hayırlınız, ehline, ıyâline en hayırlı olanınıdır. İzah: İnsan en evvel kendi ailesine, kendi evlât ve ahfadına, kendi akraba ve taallükatına güzelce bakmalıdır, onların haklarında hayırlı olmağa çalışmalıdır. Onların hakkında hayırlı olmayan bir kimse başkaları hakkında da tam manasiyle hayırlı olamaz...
Uzun bir günün , hatta akşamın ardından insanın yalnız başına kalıp , kendi koltuğuna oturup kendisi olabilmesi , yıllar süren uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra yolcunun kendi evine dönmesine benziyor .
Reklam
Bir pardesüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım.
Bugün bu memlekette kibar yer yok, sevgilim, düşmanla­ra ırzlarını satanlar var. Biz de onların içine girecek değiliz. Sen olup bitenleri bilmiyorsun. Beni dinle ruhum, palavranın hiçbir çeşidinden hazzetmediğimi bilirsin! Sözlerimi sakın yanlış anla­ma! Bir vatan kaybetmek üzereyiz. Bu felakette öncelikle bizim gibi yaşayanların büyük suçluluğu var. Biz, bu toprakların ni­ metlerinden bol bol yararlanmışız! Sonra, bizi bolluk, zenginlik, sefihlik içinde yaşatanlara, bu uğurda asırlardır perişanlık çe­ kenlere karşı hiçbir zaman vazifemizi yapmamışız. Bir vatan kaybediyoruz, karıcığım, bunun anlamını kavrayamadığına emi­nim. lnşallah, kavramana da meydan kalmaz. Ben Hindistan'ı, Siyam'ı, Mısır'ı, yani sömürgeleri hep dolaştım. Oralarda, yabancı üniformasiyle dolu, salonları, sarayları gördüm. lngiltere'de tanıdığımız subaylardan hiçbirisi, sömürgelerinde gördüklerime benzemiyordu. Londra'da insan olan bir binbaşı, Hindistan'da hayvan haline gelmişti. Bugün, lstanbul'da, seni bunlardan biri­siyle konuşurken görmeye bile katlanamam. Biz burada kalaca­ ğız, karıcığım, bu kırmızı yün kazağınızla siz burada oturacaksı­ nız. Sonuna kadar boğuşulacak. .. Zafer kazanılacak. .. Kılığımızı, kıyafetimizi o zaman düşünürüz.
Güven
Güven, duyguların hem en sadesi hem de en girift olanıydı. İnsan bir kere güven duymayagörsün ruhunu bir yelpaze gibi açıyor, sonra bir kez kapandı mı bir daha asla açılamıyordu
Sayfa 63 - Doğan Kitap
Peki ya bu hissetmek nedir? İnsan gerçekten hissedebilir mi? Ya da hissetmek bir yanılgı mıdır?
Sayfa 120
İşte ey gafil insan! Bu Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Zülcelali ve’l-cemal, sana karşı kendisini her bir mahlukuyla böyle hadsiz ve parlak tarzlarda tanıttırmak ve sevdirmek istediği halde, sen onun tanıttırmasına karşı imanla tanımazsan ve onun sevdirmesine mukabil ubudiyetinle kendini ona sevdirmezsen ne derece hadsiz muzaaf bir cehalet, bir hasaret olduğunu bil, ayıl!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.