Bu ne yürekli bir yazıdır? Bu ne kuvvetli bir kalemdir? Araya uzunca bir süre gire gire okuduğum için bitirdiğimde kendime kızdığım, tek solukta okunması gerekirken şu an bitirdiğim için üzüldüğüm, bitirirken içime yazara karşı mı, Settarhan ya da Zehra'ya karşı mı olduğunu bilmediğim kocaman bir sevgi hâli, bir sevdalılık oturtan muhteşem bir eser.
Genelden baktığımda şimdi iki ırmağın birleşmesi hikayesi olarak görebildiğim bu hikayelerin içinde yazarın fotoğraflar üzerinden geçmişe gittiği zamanlardaki gölgesi, okuyucu olarak bendim sanki.
Settarhan halı tüccarı iken halılardaydım, kuyumcuda onunla birlikte heyecanlıydım, Serbülend'e onunla beraber bindim, Azam'ı sanki ben yaşadım onunla birlikte, ona Zehra'nın gözleriyle baktım. Büyükhanım'ın ve Hacıbey'in yaşlarında ben de vardım sanki. Settarhan çaycı iken çaycılık mesleğine hayran oldum, oturup o havuzun başında bir çay içmek istedim. Doğuyu da Anadolu'yu da benimsedim. Her köşesini Settarhan'la birlikte gezmek istedim. Birleşen ırmakları yazarla birlikte görmek... Birleşeceğim ırmağı görebilmek istedim Settarhan ve Zehra'nın tek ırmak oluş hikayesinde.
Burada buluşan iki ırmağın hikayesiyle birlikte okurken herkesin birleşeceği ırmağı bulabilmesi dileğiyle. Tek nefeslik okumalar...