"... Gençliğim allahsız bir çölde akıp giden başıboş bir ırmaktı..."
O sonsuza akan çoşkun bir ırmaktı, bense derin bir su.
"...Gençliğim allahsız bir çölde akıp giden başıboş bir ırmaktı..." (Mektuplar, 11.10.1966)
Sayfa 37 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Yaşamak bacaklarının arasındaki bir attı, bacağının altındaki karabinaydı, bir tepeydi, bir vadiydi, kenarında ağaçlarla bir ırmaktı, vadinin en uzak yeri ve tepelerin ötesiydi.
"...Gençliğim allahsız bir çölde akıp giden başıboş bir ırmaktı..."
Ölüm
Ölüm hiçbir şeydi ve onun kafasında ne bir hayali ne de korkusu vardı. Ama yaşamak rüzgarda, bir tepenin kenarında uçuşan bir buğday tarlasıydı. Yaşamak gökyüzünde bir şahindi. Yaşamak buğdayın savrulduğu, samanın uçuştuğu bir harmanın tozu içindeki bir testi suydu. Yaşamak bacaklarının arasındaki bir attı, bacağının altındaki karabinaydı, bir tepeydi, bir vadiydi, kenarında ağaçlarla bir ırmaktı, vadinin en uzak yeri ve tepelerin ötesiydi.
Sayfa 66