Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
590 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"İstanbul'a bakıyorduk denizden: Nevzat, Demir bir de ben. Sisler içindeydi İstanbul..." Benim için yeri çok ayrı olan bir Ahmet Ümit romanı. İkinci kez okudum. Tarih, mitoloji ve edebiyat İstanbul sevgisiyle ve Ahmet Ümit'in değerli kalemiyle birleşince ortaya böyle muhteşem bir yapıt ortaya çıkmış. Bizans İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan müthiş bir yolculuk. 7 cinayet, 7 sikke ve şehir hayatında varoluş kaygıları çeken gönüller...
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,2bin okunma
400 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Selam arkadaşlar Biz İnsanlar, Peyami Safa'nın 1959 tarihili romanı. İlk olarak 1937 yılında Cumhuriyet'de tefrika edilmeye başlanmışsa da kitap olarak basımı ancak 1959 yılında gerçekleşmiştir. Kitap olarak basımı geç bir tarihte olduğu için yazarın son romanı olarak kabul ediliyor. Peyami Safa'yı az çok tanıyanlar bilir ki
Biz İnsanlar
Biz İnsanlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20212,873 okunma
Reklam
284 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #MuhabbetTılsımı #HüseyinRahmiGürpınar #İthakiYayınları #Roman #283Sayfa Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Türk Edebiyatı Klasiklerinden, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yazdığı, günümüz Türkçesine Bilal Acarözmen tarafından uyarlanmış, "MUHABBET TILSIMI" isimli romanla geldim. Kitap İthaki Yayınlarından çıkmış.
Muhabbet Tılsımı
Muhabbet TılsımıHüseyin Rahmi Gürpınar · İthaki Yayınları · 202340 okunma
·
Puan vermedi
istanbul kırmızısı
Dünyaca ünlü yönetmenimiz Ferzan ÖZPETEK’in ilk romanı olan İstanbul Kırmızısı, otobiyografik tarzda yazılmış bir eserdir. Teyzeleri, anneannesi, kardeşi ve annesiyle İstanbul’da büyüyen yönetmen; hapiste olan babasını uzun yıllar göremez. Biraz da küçük yaştaki cinsel eğilimlerinden dolayı babasıyla iyi bir ebeveyn- çocuk ilişkisi kuramazlar.
İstanbul Kırmızısı
İstanbul KırmızısıFerzan Özpetek · Can Yayınları · 2014987 okunma
Münevver Özgenç yazdı... EFELYA... - Başına bir hâl gelirse dağlara gel dağlara- demiş ya âşık; Başımıza gelmedik hâl kalmayan bu savaş-şiddet- yıkım günlerinde, şiire, öyküye, romana daha fazla sığınmalı desem yeridir sanırım. Ülke hallerinden kaynaklı kuşandığımız acıyı, kederi, hafifletmek için. Eğitimci- Şair- Yazar Mehmet
Demet Aşkın yazdı... EFELYA & ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ YA DA FERHAT İLE ELİF... "vakit çiy demi adını fısıldıyor gecenin dudakları neredesin..." Yazar ve şair Mehmet Binboğa'nın ilk romanı olan Efelya'yı bir gecede bitirmiştim. Efelya'da hikâye; Erzurum- Eskişehir, Italya
Reklam
Bugün e düşen kitap: EFELYA // Mehmet Binboğa Mühür Yayınları, İstanbul, Eylül 2020 ** " bir ilkokul bahçesidir gözlerin çocuklar teneffüste..." Şiirleri ve mizahi öyküleriyle tanıdığımız Mehmet Binboğa' nın ilk romanı Efelya, adından da anlaşılacağı üzere, modern zamanların gizemli ve düşsel bir aşk öyküsünü konu alıyor. Bir nevi çağdaş Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı' sını buluyorsunuz satırlar arasında. Gittikçe yalnızlaşan günümüz insanının, imkansız bir aşka sığınmasını destansı bir dille anlatmış Mehmet Binboğa. Yalın ve şiirsel dili, okuru sıkmayacak kadar uzun cümleler ve zaman zaman şiirlerle, zaman zaman ince bir mizahla bezediği sayfaları romanı daha da okunası kılıyor. Eskişehir ve İtalya betimlemeleriyle bir şehri ve bir ülkeyi okuruna ilk kez ya da yeniden gezdirerek, hem zamana hem de mekana rehberlik ediyor Mehmet Binboğa. Belli ki yayımlanmak üzere olan bu dizinin ikinci kitabı; "Şiirkentin Nar Çiçeği" ni de aynı ilgi ve heyecanla okuyacağım. Kitaptan notlar: "... Bana bak Ferhat, kafamı kızdırma; kalkar giderim! Yahu ben o kahvaltıları on yıldır hazırlamaktan bıktığım için sana aşık oldum; belki bu hayatta başka bir yaşam, başka bir ruh var sandım. Ne bileyim başka bir iklim mümkündür diye şiirlerinin peşinden sana kadar geldim. Bizim geleceğimiz yok anla artık ve "an" ı yaşa! Yok öyle kahvaltı sofraları, eşli dostlu misafirler, sanat edebiyat sohbetleri.. Unut sen bunları, öyle hayaller de kurma lütfen.. "
Samle Çağla yazdı... MEHMET BİNBOĞA’NIN, “ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ” ADLI ROMANI HAKKINDA BİR İNCELEME DENEMESİ...Samle Çağla Mehmet Binboğa'nın geçen yıl birinci cildi yayımlanan "Efelya" seri romanının ikinci cildi, "Şiirkent'in Narçiçeği" adıyla İzan Yayınlarından çıktı. Kitabın kapak dizaynı, Efelya'da
475 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal romanı, II. Abdülhamid döneminde İstanbul'un Aksaray semtinde yaşayan bir ailenin hikayesini anlatıyor. Roman, Rabia isimli genç kızın gözünden, geleneksel ve modern yaşamın arasındaki çelişkileri, siyasi baskıları ve toplumsal değişimleri gözler önüne seriyor. Roman, gelenek ve modernlik, baskıcı rejimin etkileri, dönemin kadınlarının durumu, aşk, özgürlük ve gelenekleri anlatıyor. Sinekli Bakkal, uzun zamandır okumayı düşündüğüm bur Türk klasiğitdi. Dönemin sosyo-politik atmosferini ve insan ilişkilerini ustaca tasvir edilmiş. Halide Edip Adıvar, karakterleri derinlemesine işlemiş ve okurların duygularını harekete geçiren bir hikaye kurgulamış. Günümüzde de geçerliliğini koruyan gelenek, modernlik, özgürlük ve bireyin toplumdaki yeri gibi temalar açısından önemli bir eser. Aslında Sinekli Bakkal, sadece bir roman değil, aynı zamanda bir sosyolojik inceleme. Halide Edip Adıvar, bu romanda kadın ruhunun derinliklerini ustalıkla resmetmiş, etkileyici bir eser. Türk klasikleri ile ilgileniyorsanız ve II. Abdülhamid döneminin atmosferini hissetmek istiyorsanız, Sinekli Bakkal'ı okumanızı tavsiye ederim.
Sinekli Bakkal
Sinekli BakkalHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 202218,4bin okunma
Paralarımızın üstünde kimler var?
Fatma Aliye Topuz 2009 yılında 50 Türk lirası'nın arkasında kendisine yer verilmiştir. Kendisinden önce Zafer Hanım Aşk-ı Vatan isimli ilk romanını yayımlamış olsa da yazarın tek romanı olduğu için Zafer Hanım değil beş roman yayımlayan Fatma Aliye Hanım ilk kadın romancımız olarak tarihe geçmiştir. Fatma Aliye Hanım 9 Ekim 1862'de
Reklam
408 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Ayvalık'ın dağyüzü köyünde yaşayan Seyfi ile kapitalizmin başkenti İstanbul'da yaşayan Aksel isimli iki kardeşin yıllar sonra yolları dağyüzü köyünde kesişir. Romanda her iki kahraman üzerinden şehirli ve köylü anlatılmak ile beraber kapitalizmin eleştirisi ile beraber köylünün de zaman zaman şehirde yaşayan sermaye sahiplerini aratmayacak kurnazlıklar taşıdıklarını da işliyor. Bununla beraber Meryem ana karakteri üzerinden de saflık ve dürüstlüğün son demlerinin yaşandığına dem vuruyor. Bunu da Meryem ana karakterinin yanındaki Behice'nin bile köyden ayrılmasından anlıyoruz. Mustafa dayı ve Meryem ana üzerinden masalsı anlatımlar romanı keyifli kılmakla beraber şehir yaşamından mekanlar, yiyecekler ve içecekler üzerinden anlatımlar da okuyucuyu başka alanlar üzerinden düşünmeye sevk ediyor. Yazar her zamanki gibi sık sık atasözü, deyimlere başvuruyor, yöreye ait kelimeler kullanıyor ve bu da romanı dil bakımından zengin kılıyor. Sonuç olarak doğadan çalınan doğaya geriye dönüyor. Okumasını, görmesini bilen için çok keyifli bir kitap. Tebrikler Başar Başarır Bir dahaki kitap Midilli olsun
Dünyanın Bütün Fıstıkları
Dünyanın Bütün FıstıklarıBaşar Başarır · Can Yayınları · 202356 okunma
463 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
"İyi bir okursanız, iyi bir romandan anlıyorsanız kütüphanenizde mutlaka
Kemal Tahir
Kemal Tahir
olmadır." derler. Kemal Tahir'in Edebiyatını yorumlamayacağım, benim gibi liseyi zar zor bitiren bir adamın haddine değil. Tek hissettiğim Kemal Tahir okurken sizde o romanın bir kahramanı oluyorsunuz. Aslında Kemal Tahir de romanın içindeki bir kahraman
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 200510,2bin okunma
Bugün, Edebiyat-ı Cedîdenin kibar sınıf romanının tepkisi olarak memleket bütünü istikametinden dışarı kayan ve romanı yine tek sınıf hayatına bağlamağa çalışan bir köy romanı lehinde propagandalar vardır. Bu propagandanın kimler tarafından yapıldığını ve hangi gafillerin bu tesirlere kapıldığını bazı gazetelerimizde ve dergilerimizde görmek, hakikî zekâ sahipleri için zahmetli değildir. Bu köy romanlarının hep köylüyü mazlum, kaymakamı ve ağayı zalim gösteren sistemli telkinlerine dikkat edilirse sosyal gerçekle alâkaları olmadığı ve gizli bir maksadın tesirinde veya emrinde olduğu anlaşılır. Her köylü melek olmadığı gibi her kaymakam da şeytan değildir. İnsan ruhunu ve karakterlerini bu kadar kaba şemalar içinde donduran bir cemiyet ve dünya anlayışının gerçekle ve roman san'atıyla alâkası pek azdır. Bu telkin propaganda edebiyatına girer ve hedefi edebî değil, siyasîdir. Memleket, hattâ dünya bütününü içine almağa doğru gitmesi lazım gelen edebiyatımızın dün İstanbul'un kibar sınıfına inhisar etmesi gibi, bugün de köylü sınıfına inhisar ettirilmek istenmesi, herkesin sosyal görüşü ne olursa olsun, edebiyata ve onun bütün insanı içine alan evrensellik prensibine, aykırıdır. Tek görüşlü sınıf edebiyatını devam ettirir.
480 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Bu eser, yazarın bir müzayede de aldığı bir el yazması eseri günümüz Türkçesine çevirip düzenlemesi sonucu ortaya çıkmış ve yazar tarafından yayımlanmıştır. Lale Devrini anlatan muazzam bir roman olduğunu söyleyebilirim. Dönemin sosyal ve siyasi gerçekliğine hakim olanları daha derinden etkileyecek bir çalışma olmuş. Sade ve anlaşılır bir üslup ile sürükleyici bir anlatımı söz konusudur. Özellikle her bölüm sonunda tekrarlanan der kenar bölümleri kitabın değerini bir kat daha artıyor. Romanı okurken Osmanlı Devleti'nin en çalkantılı dönemi olan Lale Devri'nde yaşananlara tanık oluyoruz. Hem saray çevresinde yaşananlar hem de İstanbul sokaklarındaki hadiseler bir döneme kuşatıcı bir bakış açısıyla bakabilmemizi sağlıyor. Bir dönemi anlayabilmek ve o dönemde yaşananları kavrayabilmek için o dönemi anlatan edebi eserleri okumak kişiye büyük fayda sağlar ve döneme her açıdan hakim olunabilmesini sağlar. Bu eser de şüphesiz Lale Devrinin hakim zihniyetini yansıtan en iyi eserlerden biridir. Osmanlı sarayındaki entrikalar, güç ve saltanat kavgaları; lale yetiştirmenin incelikleri, sarsılmaz dostluk, sırrına sadık kalan çelik gibi irade romandaki olay örgüsünü şekillendiriyor. Ne zaman İskender Pala okusam bir tarih yolculuğuna muhakkak çıkarıyor. Tarihe meraklı olan için ise bu çok iyi oluyor. Bunun yanında şiir ve sanat da tarihe eşlik ediyor. Kültür ve medeniyetinizi faklı kurmacalarla okumak büyük keyif veriyor. Meraklılarına tavsiye olunur.
Katre-i Matem
Katre-i Matemİskender Pala · Kapı Yayınları · 202222,1bin okunma
423 syf.
·
Puan vermedi
Kimlik, Gerçeklik ve Varoluş Sorgulaması
Bu roman, tıpkı İstanbul gibi, gizemli, karmaşık ve sürükleyici bir labirent gibi. Orhan Pamuk, bizi Galip adında bir adamın kayıp karısını aradığı bir maceraya sürüklüyor. Bu arayış sırasında Galip, kayıp bir yazar ve kayıp bir gerçeklik ile de karşılaşıyor. Anlatı boyunca farklı bakış açıları ve gerçeklik algıları ile karşılaşıyoruz. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmek zorlaşıyor ve bu da romanı sadece bir polisiye gerilimden öte, varoluşçu bir sorgulamaya dönüştürüyor. Pamuk, İstanbul'un büyülü atmosferini ve tarihi dokusunu da ustalıkla resmediyor. Romanı okurken sanki şehrin sokaklarında kayboluyor, esnaflarıyla sohbet ediyor ve gizemli köşelerini keşfediyoruz. Dil de tıpkı şehir gibi karmaşık ve çok katmanlı. Pamuk, şiirsel bir üslupla yerel deyimleri harmanlayarak romanın gizemli havasına katkıda bulunuyor. "Kara Kitap", sadece sürükleyici bir okuma deneyimi değil, aynı zamanda kimlik, hafıza, gerçeklik ve varoluş gibi evrensel temalar üzerine düşünmemizi de sağlıyor. Pamuk'un ustalıkla kurgulanmış bu labirentinde kaybolmaya hazırsanız, "Kara Kitap" sizi bekliyor. Unutmayın, bu romanda her şey göründüğü gibi değil. Gerçeklik algınızı sorgulayabilir, kaybolmuş hissedebilirsiniz. Ama merak etmeyin, bu labirentten bir çıkış yolu var. Yeter ki pes etmeyin ve gerçeğin peşinden gitmeye devam edin.
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.