Bir bahar yaşıyoruz. istirham ediyorum, herkes baharı, çiçekleri izlesin, kuşları din­lesin. Eskiden akşam ezanından sonra bülbül dinlemeye gidilirdi. Biz bunları nasıl kaybettik?
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa
Reklam
Muhterem büyüğüm efendim! Bu memleket ve vatan hizmetlerime karşılık olarak pişmanlık kanunundan istifade ile hapishaneden âcilen tahliye edilmemi ve mezkur pişmanlık kanunu gereğince bendenize bir yüz ameliyatı yaptırtılarak, her aynaya baktıkça utandığım bu çirkin suratımın değiştirilmesi bilvesiyle suratıma sıksık tükürülmesinden kurtarılmamı en derin hürmetlerimle arz ve rica ediyorum. Ancak bir maruzatım daha var ki, o dahi şudur: Gazetelerde okuduğuma göre, çok kıymetli bir hekimimiz erkekleri kadına tebdil ettiğinden dolayı mahkemeye verilmiştir. Benim de sadece suratımın tebdili ile iktifa edilmeyip mümkün ise daha başka yerlerimin de tebdil edilmesi cihetine gidilmesini arz ve taleb ediyorum. Zira bu pişmanlık ifademden sonra bendenizi sadece suretimden değil, başka cihetlerimden dahi tanıyarak bana suikasd tertip etmeleri ihtimali çok kuvvetlidir. Bu münasebetle bu kıymetli doktorumuzun hâzik elleriyle bana dahi bir vajina deldirterek, sayenizde ve emirlerinizle bendenizi baştan kıça değiştirtmenizi en derin hürmetlerimle taleb ve arz ve rica ve istirham eyliyorum efendim. Ancak bu tebeddülattan sonra namuslu ve her emre muti bir vatandaş olacağıma eminim. Her iyi vatandanş gibi büyüklerimi sayar (yüze kadar) ve küçüklerimi severim. En büyüklerime yağcılık ve büyüklerime bağlılık vazifemdir.
Sayfa 65 - Bir Pişmaniye İstidasıKitabı okudu
fahrettin paşam
Kısacası şimalde Medine'yi elimizden katı surette düşürecek bir elim vaziyet henüz kendini göstermiş değilse, bu mukkades şehri Hz .peygamber 'in ravza-yı mutaharasini mühim ağırlıklarını sevkinden sonra son dakikaya kadar muhafaza ile ecdadımızın medineye anavatanın kalbgahina yerleştirmiş olduklari bayrağımızın bana kaldırtılmamasını kemal -i hörmetle istirham ederim.
Sonra alıyorum tebeşiri elime; pencerelerin, kapıların ve en son da giriş kapısının önüne ince birer çizgi çekiyorum. Belki de hayatımda ilk defa kendimden başka birine yahut bir şeye, aşmamasını, ötesine geçmemesini istirham eden bir çizgi. Havuçları rendelerken, önüme çizilmiş, en çok da bizzat kendi kendime çizdiğim kalın çizgileri, heveslerimin önüne çekilen bentleri, âlemle arama giren hudutları düşünüyorum. Başkalarına hürriyet, kendime esaret biçen kör makasımı. Onunla ömrümü ince ince, kanata kanata kırpışımı. İnsanın kendine içeriden attığı kesiği, başka kimse dışarıdan dikemiyor.
Sayfa 272 - hep kitapKitabı okudu
Kocamustafapaşa dergâhının postnişini Sümbül Efendi'yi Topkapı Sarayı'na çağırıyorlar. Çavuşlar geliyor, "Padişah hazretleri sizi rica ettiler, istirham ettiler, araba kapıda, bir mesele var, lütfeder misiniz?" "Tabii," diyor hazret ve gidiyor. Birkaç gün sarayda kalıyor. Mesele çözülüyor. Padişah rahat. Muhtemelen ailevi bir meseleydi, bilmiyoruz. Sümbül Efendi, dergâhına dönerken birkaç yüz metre kala arabacıyı durduruyor, arabadan iniyor ve dört ayak sürünerek dergâha giriyor, hücresine kapanıyor. Bir müddet hücrede kalıyor. Sonra meydancı geliyor. "Efendi Hazretleri ne oldu?" diyor. Cevaplıyor Sümbül Efendi: "Öyle taltif gördüm ve meseleyi öyle güzel çözdüm ki padişah çok memnun oldu, ben de onun memnuniyetinden memnun oldum ama nefsim 'Ben buradayım,' dedi. 'Sen meseleleri çözüyorsun. cihan padişahının müşkülünü sen hallediyorsun,' dedi.Aman yarabbi, deyip tövbe ettim ve bu tövbemi size göstermek istedim. Bunun için arabayı durdurup bütün Kocamustafapaşa çarşısından dört ayak sürünüp geçip geldim ve odama kapandım. "
Sayfa 173 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Allah'ın rahmeti üzerine olsun, Şeyh Ali el-Buhayri'den herhangi bir kimse dua istirham ettiğinde şu karşılığı verirdi: "Haydi hepiniz (Estağfirullahe'l-azim, ellezi la ilahe illa hüve'l-hayye'l-kayyüm ve etûbu ileyhi min külli zenbin), diyerek istiğfar ediniz. Sonra çevresindekilere, Çocuklarım! Ma'siyetleriyle Rabbini gazaba getiren bir kul, Rabbinden bir haceti nasıl isteyebilir? Bu ma'siyetlere tevbe ettiğinde çok defa duası kabul olunur," derdi.
Sayfa 149 - Bedir YayınlarıKitabı okuyor
Azizim bendeniz, bana karşı ileri sürülen her iddianın zıddını tercihe eğilimli garip tabiatlı bir kızım, bu hakikati biliniz de ona göre kaleminizi idare ediniz. Çünkü sonra boş yere yorulmuş olursunuz. Baki istirham-ı teveccühüz. İmza: Yine O Deli Kız
Sayfa 129Kitabı okudu
O hâlde, hiç olmazsa, müslümânlar arasına yayılmış, âdet hâline gelmiş olan, kâfirlerin âdetlerinin (bayramları, noel geceleri, dansları, baloları, erkek-kadın bir arada oturmaları) müslümânlar arasından kaldırılması için çalışmanızı, müslümân evlâdlarını kâfirlere mahsus olan, bu gibi çirkin şeylerden korumanızı istirhâm ederim.
İhtilaf Ahlakına Dair Bir Çağrı
Her söz bir emanettir. Bugün biz Müslümanların en çok dikkat etmesi gereken husus; ihtilaf ahlakına riayet etmek, dini anlamada ve yorumlamada belirli bir usûl ile hareket etmek. Zira ihtilafı tefrikaya ve fitneye dönüştürmeyen bir özen, her bir Müslümanın vazgeçilmez görevidir. Hepimizi bu elim felaketten koruyacak yegâne rehber Kur’an ve sünnetin aydınlığıdır.Topyekûn içine düştüğümüz bu girdaptan çıkabilmek için bir an önce harekete geçmek gerekiyor. Artık, dini bir mücadele aracı, tartışma ve çatışma alanı olmaktan hızla çıkarmamız lazım. Özellikle istirham ediyorum; uygulama imkânı bulunmayan konuları tartışmayalım. Yoruma açık konularda tek hakikatçilik yapmayalım. Fayda yerine zarar getirecek polemiklere girmeyelim. Dinin kutsiyetine, ilmin izzetine uymayacak dil ve üsluptan kaçınalım. Hiç kimseyi asla tekfir, tadlil, tefrik etmeyelim. Delilsiz, mesnetsiz itham ve ifadelerden kesinlikle kaçınalım. İndî görüşlerimizi sanal mecralarda reyting uğruna paylaşmayalım. Asılsız, şaz görüşleri dinî hakikatler olarak sunmayalım.Bu konuda ilk adım olarak yazılı-görsel-sosyal medyada ihtilaf ahlakına aykırı söylemleri ihtiva eden içerikleri, sahiplerince silmeye davet ediyorum. İlmî akademik çevreleri, din hizmeti yürüten resmî kurum ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya gelerek onarıcı, birleştirici yeni bir davet dili ve üslubunu inşa etmeye çağırıyorum. اللهم َل تجعل مصيبتنا في ديننا” Rabbim, musibetimizi dinimiz yapmasın. dinimizi musibetimiz kılmasın. Bizi dinimiz konusunda musibetlerle karşı karşıya bırakmasın.”
Reklam
Konya Mevlâna Dergâhı'nın başına I. Abdülhamid'in sadrazamı Şahin Ali Paşa'nın (v.1203/1789) atamasıyla gelmiş olan 22. Çelebi el-hac Mehmed Efendi'nin[1] (v.1230/1815) 3. kuşak torunu olan Konya Mevlâna Dergâhı'nın 28. Çelebisi II. Abdûlhalîm Efendi’nin (v. 12 Ekim 1925 / 24 Rabiulevvel 1344) Çelebi makamına ikinci kez
Sayfa 178 - Mustafa İzzed Abdülbâki Gölpınarlı (v. 25/08/1982), İnkılap Yayınları, İstanbul 1983, s. 178-181.
Her yeni hükûmetle biraz daha dün­yanın alay konusu ve şamar oğlanı oluyoruz ; Atatürk'ün bize bahşettiği dünyayı hayran bırakan Türk imajının yerine tek­rar Osmanlı' nın hasta adam imajı geliyor. Bunun tek nedeni cehalettir. Cumhuriyet Gazetesi' nin verdiği "Tehlikenin Farkında mısınız?" reklamında bahis konusu olan temel tehlike işte bu cehalet ve onun temsilcileridir. Ben de sizden tehlikenin farkında olmanızı istirham ediyorum: Benimki bir reklam değil, ömrünü üzerinde yaşadığımız gezegenimizi anlamaya adamış bir bilim adamının ikazıdır. Deprem, sel, heyelan, kuraklık, tuzlanma ve daha nice doğa felaketiyle ancak doğa bilimlerini anlamış kişiler mücadele edip sizi ve çocuklarınızı koruyabilir: Modern biyolo­jinin temeli olan Darwin Kuramını ateistlerin inancı sanan zır cahiller değil!
Çaresizlik ve öfke içerisinde kıvranan gençlerimiz artık geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Bundan böyle sabretmeyeceğiz ve düşmanımıza diğer yanağımızı çevirmeyeceğiz. Mümkün olan her şekilde meşru müdafaa hakkımızı kullanacağımızı beyan ediyor ve kim ne derse desin ırkçı zalimlere karşı misliyle mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu bildiriyoruz. Kendimizi misillemede bulunarak müdafaa etmenin, şiddete şiddetle karşılık vererek göze göze dişe diş mücadele etmenin, Amerika'da, çok kısa bir süre içerisinde şiddetli, geniş çaplı ve kanlı bir ırk savaşına dönüşebilecek, ırk temelli bir çatışma tarzına evrilebileceğinin gayet farkındayız. Afrika devletlerinin başkanlarından, dünya barışı ve güvenliği adına meselemizi ivedilikle incelemesi talebiyle Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'na başvuruda bulunmalarını istirham ediyoruz. Sizlere yönelttiğim bu talepler düzgün kelimelerle ifade edilmemiş olabilir, öyleyse hukuk dilini iyi bilen kardeşlerimizin bize yardım etmelerine ve meselelerimizi dinlemelerine izin verin. Afrika zirvesine son sözüm şudur: “Efendiyi hizmetçisinden daha iyi tanıyan kimse yoktur." Biz üç yüz yıldan fazla bir süredir Amerika'da hizmetçi konumundayız. Kendisine Sam Amca diyen bu adamı gayet iyi tanıyoruz. Bu yüzden, uyarılarımıza lütfen kulak verin. Avrupa kolonyalizminden kaçarken "dost" Amerikan dolarcılığının kölesi olmayın. Allah'ın rahmeti, bereketi ve mağfireti üzerinize olsun. Es-Selamu aleyküm.
Sayfa 156 - Pınar YayınlarıKitabı okudu
Enver Paşa
Ruhum! Ben burada bir asker olarak memlekete hizmet ediyorum. Buradaki iş başka, Cemiyet işi başka. Ben Cemiyet'in esasını kuranlardan bulunduğum ve şimdi ise onunla doğrudan doğruya meşgul olmama hacet olmadığı halde, neden Cemiyet'ten çıkmamı istiyorsunuz? İki gözüm her emriniz başım üstüne, yalnız şu noktada bendenizi serbest bırakmanızı istirham ederim.
Sayfa 133Kitabı okudu
Resim