Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Merhaba
Bugün sizlere dls yayınlarından Fatma Hayrünnisa Çil kaleminden Hayata Tutunmak adlı şiir kitabı ile geldim.
Yazarın kalemiyle tanışma kitabım oldu Tutunmak Hayata, ilk ismi ve kapak tasarımı dikkatimi çekti kapak tasarımına bayıldım
Bu aralar neden bilmiyorum,daha çok şiir kitapları okumak istiyorum ve bence herkesin daha fazla şiir
İlginç bir gelecek ve ilginç olaylar
#eğitim #kitapkurdu #kitaptavsiyesi #okudumbitti
Bugünün diğer kitabı farklı bir gelecek hayaliyle yazılmış. Kitabımız ekonomik kriz ve isyanlarla yok olan İngiltere’de geçiyor. Burada yaşayan Matt ile Taco isimli iki kardeş, yağmacılara karşı mücadele vermekte ve aileleri stokçu olarak suçlanmakta.
İşte bu yüzden aile bir seçim yapıyor ve iki kardeş yanlarına üvey babaları da katarak annelerinden uzakta Fransa’da yaşam mücadelesi veriyorlar. Hastalıklar, açlık, sefalet, bisiklet tamiri ve sevdası, para kazanmaya çalışma, zor şartlar, kandırmalar, yalanlar derken iç burkan bir öykü olmuş.
Anlatımı, dili ve konusunun ilgi çekiciliği hatta akıcı olay örgüsüyle güzel bir kitap olmuş ve yaşınız kaç olursa olsun mutlaka okumanız yeltene bir eser olmuş. Tavsiye ederim.
Erkekler neden dinlemez? Acaba beyinlerimizin işitmeden sorumlu bölgeleri birbirinden farklı mı?
• Kadınlar çok mu konuşur? Kadınlardaki "dır dır" kavramı gerçek midir ve altında yatan sinirbilimsel açıklama nedir?
• "Beni hiç anlamıyorsun" sözünü duymayan erkek var mıdır? Peki, kadınlar bu isyanlarında ne kadar haklılar?
• Erkekler mi yanılıyor, yoksa kadınları tatmin etmek gerçekten de imkânsız mıdır?
• Söz konusu erkeklerin mutluluğu olduğunda kavanoz kapakları neden önem kazanır?
• Hayatın renklerini aynı şekilde mi görüyoruz? Yani dore ve lamenin aslında birer renk olduğunu bilen kaç erkek var?
• Kadınlar özel günleri asla unutmazken erkekler nasıl bu kadar kolay unuturlar?
• Bir insanın sadece parmaklarına bakarak beyni hakkında nasıl bilgi sahibi olabilirsiniz?
Bu soruları ve benzeri konuları sohbet tarzında bir anlatımla ortaya koyan keyifli bir kitaptı. Tavsiye ederim.
En sevdiğim tarzın, en sevdiğim yazarı Fitzek yine yapmış yapacağını. Okurken insanı öyle bir çekiyor ki o psikolojik gerilimi iliklerimize kadar hissediyorsunuz.
Lüks bir akıl hastanesinde hafızasını kaybetmiş okraka bulunan Caspar ve onunla ilgilenen güzel doktoru Sophia tam hafızanın üstündeki bulutlar yavaş yavaş dağılır ve Caspar'ın geçmişine doğru bir kaç ipucu ortaya çıkarken kendilerini noeldeb önce dehşet bir geceyi yalarken bulurlar. Bir ambulans devrilmiş ve hastaneye kendi boynuna bıçak saplayan bir hasta getirilmiştir. Onun namı diğer Ruh Kırıcı olduğunu anlamaları ilk kurbanın elindeki bulmacayla başlar ve dehşetin boyutları her saniye giderek artar.
Yine müthiş bir ters köşe, yine hayran olunası bir kurgu ve okumaktan aşırı zevk alacağınız bir konu. Adamım Fitzek yapmış yine yapacağını. Diğer kitaplarına göre sonunu biraz havada bıraktığı hissine kapılsam da kesinlikle tavsiye ediyorum.
Küçük Şeylere hakkını verin.
Kişisel gelişime son zamanlarda pek sıcak yaklaşmamakla birlikte uzun yıllardır evimizin kitaplığında bulunan bu esere bir şans vermek istedim. Kişisel gelişimle ilgili en rahatsız edici durumlardan olan "yönlendirilme" hissi bu kitapta "sufle edilmek" olarak ele alınmış ve insanların hayatımıza olan ya da olabilecek etki/müdahaleleri ile ilgili farklı bakış açıları kazanmama yardımcı oldu. Bir kaç saatte biten, hayatın içinden örnekleriyle akılda kalan ve kategorisinde başarılı bir eser. Tavsiye ederim.
İnsan bir makine mi?
İyiliği seçebilir miyiz? Peki ya kötülüğü yada kötü biri olmayı. Bunlar bizim elimizde olan şeyler mi? İyiliği ve kötülüğü kaç yaşından itibaren öğrenmeye başlarız.
Roman kahramanı Alex henüz 15 yaşlarında iken sokaklarda çetesi ile birlikte terör estirirken kötülüğün ve şiddetin her türlüsünü üreten bir ergendir. Geceleri barlara gidip içki içerler, sokaklardaki yaşlı insanları döverek paralarını çalarlar, kadınlara zulmedip tecavüz ederek içlerindeki çağlayan kötülük ve şiddet arzusunu dindirirler. Roman kahramanı Alex'in bir tuhaf huyu ise içindeki şiddet arzusunu diri tutabilmek için 9. Senfoniyi dinlemesidir. Müzik ruhun gıdası mıydı, bence Alex'te ters etki yapıyor.
Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölümde Alex ve çetesinin yapmış olduğu kötülükler ve çete arkadaşları tarafından satılması sonucu hapse düşmesi ile sona eriyor. İkinci bölümde Alex'in hapishane yaşamı ve hapishaneden kurtulmak için deneysel kobay olmayı kabul etmesi ile sona eriyor. Son bölümde ise hapishaneden kurtulup nasıl bir kobaya dönüştüğü, zararsız bir birey olduğu ve herhangi bir kötülüğü yapmayı bırak düşünmeyi bile vücudunun izin vermediği ile devam ediyor. Toplum için sıfır kilometre zararsız bir birey. Kitabın sonunda Alex gerçekten böyle biri mi oldu yoksa eski haline geri mi döndü siz okuyucuların merakına kalsın.
İnsan psikolojisinin yanı sıra toplum psikolojisine yer verilen okuyucularda iz bırakabileğini düşündüğüm muhteşem bir kitap, ayrıca kitap dışında filmini izlemek isteyenlere de tavsiye ederim.
Keyifli okumalar...
