Düşünceme göre, bir insan bir dili nasıl ancak ciddi bir şekilde öğrendikten sonra konuşabilirse, insanları da ancak iyice inceledikten sonra roman kahramanları yaratabilir.
Sayfa 7 - SentezKitabı okudu
“İnanmayanda” yok ama işte…
~ Hayatta tek bir kadının veya erkeğin, sevilebileceğini söylemek bir mumun ömür boyunca yanabileceğine inanmak gibidir. ~
Reklam
Bütün gece yana tutuşa aradığım şeyi bulmuştum sonunda: Birisi bana ihtiyaç duyuyor, beni arıyordu, ilk kez bu dünyaya ait birisi için ‘var’ olduğumu hissediyordum. Tam da bu en dışlanmış varlık, zavallı tüketilmiş bedenini karanlığın içinde bir mal gibi taşıyan bu kadın bana yanaşmış, gözleriyle beni arıyor, benim içimdeki insanı soruyordu…
Yüreğimin sırça köşkü Sevdana sarmalandığım kadın, Hanidir yüreğin, Örgülü saçların hep mi kızıl kestane? Seni sevdim canıma can, yoluma yoldaş diye. Hanidir bırakıp gitmeyişlerin, Sarıp sarmalayışların. Ne bu yürek seni unutur ne de bu destan gibi ahiret. Her şey sende saklı, senin varlığında. Çekip giderken hoyrat bir çağda Mecnun misali bıraktın beni yaban. Çözülse de dizlerim Gelsem sana, Hâk namına kucaklasam seni Bırakmasam ellerini, avuçlarımdan kayıp gidişlerini... Felek yaktı yıktı beni, neyleyim? Dağıttın gittin beni Hadi uyan da söyle Şimdi ne edeyim?
Sayfa 331Kitabı okudu
Ortaçağın sonlarına doğru kadını mal olarak ele alan metaforların en utanmaz ifadeleri yürürlükten kalkacaktı, ama bu model yakın zamanlara kadar yasalarda, gelenekte ve duygularda varlığını sürdürdü. Nişan yüzüğünü erkek değil kadın takar ve bu onun "alındığını" gösterir ve günümüzde bile birçok kadın düğünde babaları tarafından kocalarına "verilir," soyadları da buna göre değişir. 1970'lerin ortalarına kadar evlilikte tecavüz hiçbir eyalette suç sayılmıyor, diğer tecavüz tiplerinde de hukuk sistemi kadınların çıkarlarını yeterince korumuyordu. Jüri tutanaklarını inceleyen hukuk araştırmacıları, jüri üyelerinin çağdaş Amerikan yasalarının hiçbirinde kabul edilmeyen bir kavram olmasına karşın halk arasında yaygın bir görüş olan, tecavüze uğrayan kadınların kendi ihmalleri nedeniyle bundan sorumlu tutulabilecekleri kavramından arınmalarının zorunlu olduğu sonucuna varıyorlar, aksi halde bu inancın müzakerelerini etkileyebildiğini ortaya koyuyorlar.
Tanrı kendisine bir mutluluk vermiş gibi geldi günahkar kadına. Öyle ya, kendisini güçsüz yaratan Tanrı, yaşamının acılı ağırlığı altında ne diye büsbütün avuntusuz bıraksındı onu!
Reklam
Tanrı'nın ona çok iyi davrandığını düşünüyordum; öyle ya, alışılmış cezaya kadar yaşanmasına izin vermemiş, onu lüksü ve güzelliği içinde, yaşlılığa, yani satılık bir kadının bu ilk ölümüne düşmeden öldürmüştü. Gerçekten de, günahın yaşlılığı kadar hüzün verici şey mi vardır?
- Ya aşk? -Ah aşk! dedi Esmeralda, sesi titriyor, gözleri ışıldıyordu. İki sevgilinin bir bedende bir araya gelmesi. Bir melekte bütünleşen bir erkek ve bir kadın. Cennetin ta kendisi!
Sayfa 106
"Feminizmin en rahatsız edici tepkilerinden biri, kendisinden hiçbir hayır gelmeyeceğini öğrettiği 'ataerkil toplum' a karşı o çok bilinen küçümsemesidir. Ama ne yapalım ki bir kadın olarak beni özgür kılan ataerkil toplumdur. Bu masada oturup, bu kitabı yazmak için gereken boş zamanı bana veren de kapitalizmdir. Erkekler hakkında dar görüşlülüğü bırakıp, onların saplantıları sayesinde ne hazineler kattığını rahatça takdir edelim."
Saldırıya alışkın olmayan bir kalbi fethetmek, korumasız bir şehre girmek gibiydi .
Reklam
Onu böyle bir hayatın kaçınılmaz sonuyla cezalandırmak yerine bu lüksün içinde, güzelliğinin en parlak çağında ölmesine izin vermiş, kısaca bir fahişenin ilk ve en hazin ölümü olan yaşlılığı beklemesine göz yummamıştı.
mi acaba?
Bir kızın, şu hayatta ne alırsa alsın, aklı hep almadığında kalacaktır, sen de dahil.
Sayfa 147
Bir kadın bir kere uçurumlardan yuvarlanmaya başladı mı düşüşüne son verecek nokta yoktur, ne kadar așağı düşerse düşecek yerler o kadar çoğalır
Çünkü biz gerçeği belki de ancak bir rastlantıyla öğrenebiliriz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.