Acilen toplum olarak kâl ehlinden hâl ehline geçmek zorundayız. Dün bir fotoğraf gördüm; Kitabın ismi "Zühd ve Zahidlerin Vasfı" kitabın önünde de ağzına kadar dolu olan bardakta kahve var. Ve hanımefendi bunu çok rahat bir şekilde paylaşıyor. Kendi seçimidir, paylaşabilir. Eyvallah.. Ancak paylaşıma bir eleştiri yazınca hemen hurra düşmana hücum eder gibi yazmadığını bırakınca bu ve bunun gibi kimselerin asıl niyetlerinin okumak değil de daha çok kendi nefsini hoşnut etme, millete yaranma, beğenilme arzusunu tatmin etme olduğunu anlıyoruz. Madem paylaşım yapıyorsun yorumlarında herkese açık o zaman eleştirilere de açık olacaksın. Herkes senin paylaştığın fotoğrafı beğenmek zorunda değil. Artık yorum yapmaktan çekinir hale geldik. Doğrusunu bildiğimiz halde çoğu kez yazmaktan geri duruyorum. Çünkü karşı tarafı şuana kadar kimse eleştirmemiş. Hoşuna gitmeyecek bir söz söylememiş. Sürekli kendisine beğeni ve övgüler yağdırılmış. Sende eleştiri yapınca karşı taraf ister istemez afallıyor. Sonrası malumunuz.. Yanlış anlaşılmasın.Burda bu fotoğrafı paylaşan şahısla ilgili hiçbir sorunum yok. Ancak okudukları ile yaptıkları arasında böylesi bir zıtlığı görüp de birde kendini masum göstermeye çalışırsa orda bir dur derim. Lütfen rica ediyorum yaptığınız işlerde biraz samimi olun. Okuduklarınız hiç mi gönlünüze tesir etmiyor?
Passion başını kaldırarak Mark'ın 12 hatlarını dikkatle inceledi. Ne görüyordu? Mark onun yüz Halesinde açlık ve ihtiras görüyordu. Açlık ve ihtirası başka bir by yumuşatıyordu. Mark bunun ne olduğunu bilmiyordu ama onm boş hayallere kapılmasını da istemiyordu. Mark onun clinin üzerindeki elini sıkarak avucunu bastırdı. Hurada bulunmamın
Sayfa 39
Reklam
🍂 Sevgili bayan Milena'ya, Size önce Prag'dan, ardından da Meran'dan yazdığım kısacık mektuplarıma kesinlikle cevap beklemiyordum. Umduğum gibi karşılık yazmadınız da sevinmem gerek. Sessiz kaldığımız her gün iyi olduğumuzun işaretidir. Bu yüzden sevinmem gerek ki, iyi olduğunuzu bildiğim için. Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden
İnzivada bir münzevi
"Ne alırdınız?" Biraz yalnızlık ve biraz da sessizlik alayım. Getirirken dökmeyin, mutsuzluğum eksilir diyorum içimden. "Sade bir kahve lütfen!"
Mümkünse bir de kahve lütfen :))
Elime şöyle güzel bir kitap ya da güzel bir gazete versinler, güzel bir ateşin karşısına oturtsunlar, başka bir şey istemem.
PARA Kahramanlarından Judith Hakkında
"Yirminci sabah sigarasını yaktı Judith; kahvaltı tepsisinin üzerinde duran kahve tasında söndürdü kibriti. Zaten kahvaltıya şöyle bir dokunmuştu.(...) Kendiliğinden bir hareketle, kahvesinin kibrit çöpleriyle dolu artığını altıntop suyuyla dolu bardağa boşalttı Judith; henüz yakmış olduğu sigarayı da attı bardağa." Para romanının 1978
Reklam
"“Filtre kahve lütfen” dedim. Sesim bir tuhaf çıkmıştı. Başka birinin sesi gibi... Yüzünü bilmediğim fakat sesine aşina olduğum bir dublaj sanatçısı tarafından özensizce seslendirilmiştim sanki. Son zamanlarda, ne zaman ağzımı açsam bu uğursuz duyguya kapılıyordum. Özellikle de tanımadığım birilerine bir şey söylerken... Kendimden çıkmasını hayal ettiğim sesle, çıkan ses birbirini tutmuyordu. Hayal ettiğim ses daha yumuşak, daha ılımlı, daha dinlendirici, daha güzeldi. Çıkan ses sivri, huzursuz, yorucu, sinsi ve en kötüsü yabancıydı. Tiksintiyle öksürerek boğazımı temizledim."
İletişim YayınlarıKitabı okuyor
2 Bir şeyler yedikten sonra hızlıca okula doğru yol aldı. Şu sıralar garip hislere kapılıyordu sanki. Geçen gün arkadaşlarıyla bir konuyu konuşurken en yakın arkadaşı olan Sofia'nın zihninde neler olduğunu farkında olmadan gördü. Başlar da bunu pek önemsemedi Rewa. Fakat bugün yine olmuştu. Okuldan sonra mezuniyet balosunu konuşmak için kızlarla kahve içmeye gitti. Kiyafetlerden bahsederken arkadaşı Lily " Kahretsin ! Neden en o elbiseyi sen aldın ki çok mu güzelsin Rewa... Tanrım görmeye bile tahammül edemiyorum artık." dedi. Rewa " Lily sözlerin çok kırıcı Tanrı aşkına ne kötülüğüm dokundu sana?" diye çıkıştı. Herkes Rewa'ya dönüp şaşkınlık içinde sustu. Sofia "Lily hiç konuşmadı nasıl..." Rewa " Özür dilerim kızlar bu aralar pek iyi değilim. Afedersiniz kalkayım ben işlerim var. Kusura bakma lütfen Lily " Hızla cafe' den dışarı çıktı. "Tanrım yine oldu nasıl olur bu neler oluyor bana..." BeŞ
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111,1bin okunma
“Hala bir şeylere inananlara, güçlü yaşayıp hata yapanlara günaydın, rüzgara karşı yürümeyi sevdikleri için darmadağınık olanlara, önemli olanın; beklenmedik şeyler olduğunu bilenlere günaydın” demiş, Fabrizio Caramagna. Huzurlu bir gün diliyorum, bir kahve lütfen, mersi.
Reklam
Milletvekili ve eski Hariciye Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras anlatıyor: "Mustafa Kemal o gece bazı arkadaşların davet edilerek nezdinde toplanmaklığımızı istedi. Öylece de yapıldı. Hatırımda kaldığına göre, o gece dokuz, on kişi kadar vardık. Bulunanlar arasında İsmet İnönü'yü, Muhtar Bey'i, Yunus Nadi'yi ve Kılıç Ali'yi hatırlıyorum. Ciddi işler konuşulduğu vakit Atatürk'ün yanında kahveden başka bir şey içilmezdi. O geceki müzakere uzunca sürdü. Bittiği zaman gece yarısını geçeli iki .saat olmuştu. Toplantıya alışıldığı gibi kendisi başkanlık ediyor ve müzakereyi o idare ediyordu. Memleketimizin dışarısından ve içerisinden muhtelif yerlerden ve kişilerden gelen raporlar okunmuş, kurtuluş etrafında muhtelif konular konuşulmuş ve aramızda çetin münakaşalardan sonra üzerinde mutabık olduğumuz gö­rüşler, hatta bazı kararlar sırasıyla yazılmıştı. Müzakere tamamıyla nihayetlendikten sonra o gece için son kahve içilirken Mustafa Kemal bana hitap ederek: - Bugün öğleden sonra bu konular etrafında bir arkadaşla görüşmüş, bazı notlar almıştım. Tevfik Rüştü, lütfen köşedeki saksının içinde duran o notları alıp okur musunuz? dedi. İstediği kağıdı bulup okumaya koyuldum. Hepimiz hayret içinde kalmıştık. Saatlerce üzerlerinde konuşularak vardığımız ve kendimizin zannettiğimiz kararların hepsinin tamamıyla aynı olmak üzere o not kağı­dında yazılmış olduğunu gördük."
Banada bir kahve lütfen...
Dışarıda,dünya uğulduyor ya da uyukluyor,savaşlar patlak veriyor,insanlar yaşayıp ölüyor,uluslar yok oluyor,bir süre sonra batacak başka uluslar doğuyor.Bütün bu gürültü ve öfke içinde,bu taşkınlar ve bu çatlamalar içinde,dünya yol alıyor,tutuşuyor,parçalanıyor ve yeniden doğuyor;insan yaşamı ise çırpınıp duruyor. O halde,bir fincan çay içelim.
"Hamımefendiye bir kahve lütfen" Fräulein Salomé'ye bakarak "Latte mi?" diye sordu.
Bana Kahverengi bir kahve yaparmısın lütfen...?😅
825 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.