EHVEN-İ ŞER (EHVENİŞER)
Arapça "ehven" (daha zararsız, daha az kötü) ve "şerr" (kötülük) kelimelerinden oluşur. Kötü olan iki şeyden daha az kötü, zararı daha hafif olanı anlamına gelir ehvenişer. 1918'in sonları... Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'ndan bitmiş bir halde çıkmış ve toplumdaki birçok aydın İngiliz ve Amerikan mandasına girmek gerektiği üzerine açıklamalar yapıyor... Halide Edip, Minber gazetesindeki makalesinde "Bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarına şamil olmak üzere, muvakkat (geçici) bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz" diye yazdığında ilk kez ehven-i şer kavramı gündeme gelmişti. Ardından Sivas Kongresi'nde de aynı tartışma gündeme geldi. Vasıf Bey, Sivas Kongresi'ndeki konuşmasında yine aynı kavramı kullandı: "Manda'nın isminden korkmayalım, isterseniz buna 'müzaheret' diyelim. [...] Büyük bir harpten mağlup çıktık. İngiltere'yi kendimize ebedi düşman ve Amerika'yı şerrin ehveni saymalıyız." Ancak Mustafa Kemal Sivas Kongresi'nde 'Amerikan Mandası' ve 'İngiliz Himayesi' arasında 'Hangisi ehven-i şerdir?' diyerek tercih yapmaya çalışanlara cevabı şöyle olmuştu: 'Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!'
Bugün ömür takvimimden bir yaprak daha eksildi yanımda olan sevdiklerimin kıymeti ömrüme bir bahar daha getirdi. Bazen güldüm, bazen üzüldüm. Yine yanımda ailem ve sevdiklerim oldu. Hayatta her şey kıymetinin bilindiği yerde değerli. Antikalar bir antikacıda, altın bir kuyumcuda. Bana değerimi hatırlatan çok güzel insanlar tanıdım. Hiçbir şey için canımızı sıkmamayı her şeyin bir şekilde hallolduğunu öğrendim. Bu yıl yeni başlangıçlarımın, yeni umutlarımın, sevilip değerli olduğumun ve her insanın dünyada en az bir kez yaşayacak da olsa sevgiyi tatması gerektiğini bana hatırlatan bir yıl oldu. Yeni yaşlarımı, yüzümün kırışmasından saçlarımın beyazlamasına kadar sevdiklerimle kutlamak isterim bana bu günü değerli ve anlamlı kılan herkese teşekkür ederim🌸🌺
Reklam
Ne zaman mutlu bir çocuk görse onun da üzülmesi ihtimaliyle saatlerce ağlayabilecek üzgün bir çocuk...Her ayrılık ihtimaliyle kalbinde aynı acıyı binlerce kez daha hissederdi. Bir tebessüm bile kalbini incitirdi. Duygulardan duvarları onu her şeyden esirgerdi. Ya da sadece o öyle hissederdi. Tıpkı bizim de hissettiğimiz gibi.
"Adsız Roman" satırlarında savaşa , katliama tarihin acımasız yüzüne bir kez daha tanık oluyor gözlerimiz. Yüz yıl geçse de zulümlerin üzerinden zalimlik zerre eksilmemis. Tarih akmış, insanlar değişmiş ama savaş, katliam artarak devam etmiş.Boyle bir romanı okurken bir yandan da zihnimde "Filistin " canlanıyor. Acı, gözyaşı, soykırım..
Çelişki
Gökyüzüne meydan okuyan gözleri Sanki bir şiirden alıntılar gibi Beni hülyalara daldıran sözleri İçinde yer etmiş acılar gibi Bir gece ansızın çıkıp gel sen bana Hatanı unutup koşayım boynuna Doya doya bakayım suratına Bir kez daha dola urganı boynuma Çıkmazlara girdim gidiyorum Seni de peşimde sürüklüyorum Ne seninle yapabiliyorum Ne de sensiz kalabiliyorum Nur Mehmetoğlu
Geçen hocamızın babasının 7'sinde Asuman hoca diyordu ki hatta vefatının daha defnedilmeden evvelde hemde 7'sinde hep aynı konuyu dile getirdi. İlkini zaten anlatmıştım egoistliğimizden öyle istediğimizden bizimle yaşasın diye birini yaşatmaya çalışıyoruz... Bu son sohbetinde de yaşaması hayırlı ise yaşat ölmesi hayırlı ise ölsün gibi
Reklam
Harika bir akşamdı...
Bu akşam çok sevdiğim sosyalist bir abimle muhabbet ettik. Bana çağımızın ideolojisinin anarşizm olduğunu söyledi ve kendisinin bir sosyalist olarak bir anarşist gibi yaşadığını ifade etti. Anarşizmi teorik olarak anlayanların onu pratiğe dökemediğini ve pratiğini yaşayanların da teoriden bihaber olduğunu söyledi. Türkiye'de okuduğunu anlama probleminin olduğunu ve bütün dünyada da belli bir ideolojiye sahip olan insanların mücadele vermekten ziyade demokratik dairede dönüp dolaştıklarını ve bu yüzden de herhangi bir aksiyonun bir yerde neşet edemediğinden dem vurdu. Teori ve pratiğin bütünleşik şeyler olduğunu ve ona göre bir hayat tarzı benimsediğini ifade etti. Gençlerin sorunlar karşısında sahada aktif olarak sorumluluk almaktan çekindiklerini de ifade etti. Atatürk ile herhangi bir probleminin olmadığını fakat felsefe okuyan birçok insanın neden ulusalcı söylemde ayak dirediğini anlayamadığını söyledi. Ve özel olarak çevresel problemler ile ilgilendiğini ve bu noktada insan kazanma ve aksiyon bağlamında nasıl bir seyir izlediğinden bahsetti. Daha birçok konu hakkında konuştuk... Türkiye'nin gelecekte; sosyal demokratlar, muhafazakarlar ve liberaller arasında şimdiden geçişkenliklerinin arttığı için Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı döneminde halkın tepesine uzun dönemler bir kez daha binileceğini düşündüğünü ifade etti. Kırmızı kitap ve devlet güvenliği mevzusuna da değindikten sonra olaysız ayrıldık. Bu arada sağ olsun hesabı o ödedi. 😂🙏💯✌️🔥
Bak ! Papatya mevsimi geldi. Mevsimlerden papatyayı severim. Sonra seni Sonra yine seni Ve hep seni... Kim istemez mutsuz olmayı ama mutsuzluğa da var mısın ? Çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat Ben güzel değil miyim ? Neden kuş koymuyorlar yoluma ?
Cemal Süreya
Cemal Süreya
"KIZ MATEMATİĞİ"
Aynı elbiseyi bir kez daha giymez Ama aynı erkeğin kendisini tekrar tekrar üzmesine izin verir
Mutlu son?
Bir efsaneye göre bir kadın bir adama aşık olmuş. Ama ne kadın ne adam bunu fark edememiş. Yaşadıkları duygu yoğunluğu o kadar duygusuz yapmış ki onları aşkı görememişler. Ailesinden inanılmaz derecede sevgi almış, güzel, kibar bir kadın varmış. Annesi ve babası birbirine çok aşık bir çiftmiş. Bir erkek kardeşi ve bir ablası varmış. Ablası
Reklam
İşte şimdi de kendime aynı soruyu soruyordum: Onu seviyor muyum? Ve bir kez daha bu soruya cevap vermeye cesaret edemedim; daha doğrusu belki de yüzüncü kez ondan nefret ettiğimi tekrarladım kendi kendime
Kumarbaz
Kumarbaz
Bir yerlerde bir kuş bir dala son kez konar. Bir çocuğun başı son kez okşanır. Bir sevgiliye son kez bakılır. Birinin muhabbetinden son kez nasiplenilir. Birinin sesi son kez duyulur. Bir gün son akşamdır, bir daha sabah olmaz. İnsan neye son kez baktığını hiç bilemeyecek.. 🫶🏻..🌷🌷
Ve bir kez daha yandı gökkuşağı her bir rengi siyaha teslim etti kendini...
“Çok yakın güzel günler bir kez daha ufka bak Hep semaya açtığın ellerin şahit olsun”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.