576 syf.
9/10 puan verdi
Ne büyük bir isim Yaşar Kemal; bu topraklardan böylesi bir yazar çıktığı için kendimi hem şanslı hissediyor, hem de gurur duyuyorum. Ruslar için Dostoyevski, Tolstoy kimse, Fransızlar için Victor Hugo kimse bizim için de Yaşar Kemal o derecede önemli bir isimdir bana göre. Şöyle külliyatına bakınca koca koca, sayfalarca yazılmış onlarca
Demirciler Çarşısı Cinayeti
Demirciler Çarşısı CinayetiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20192,464 okunma
·
Puan vermedi
Çok kalın olmayan birkaç günde rahatça okunabilir bir kitap. Fakat bazı betimlemeler çok yoğun dolayısıyla o kadar da akıcı gelmeyebilir okuyanlara. Dil ve anlatımının dışında konu olarak babası tarafından yaftalanan bir çocuğun zamanla nasıl da yine babası tarafından menfaat dolayısıyla bi anda sevilmeye başlandığı daha öncesinde ise neredeyse köpek kulübesinde yaşatmak istediği oğluna dair bi hikaye sonu beni biraz şaşırttı kısa bir paylaşım yapmak istedim:)
Lanetli Çocuk
Lanetli ÇocukHonore de Balzac · Yapı Kredi Yayınları · 2010348 okunma
Reklam
İsrail Mescid-i Aksa'ya şah çekecek. Umarım mat olmaz Aksa.
İsrail ve Büyük Satrançta Son Hamleler Şah / Mat mı? Satranç en sevdiğim oyun ve yedi yaşından bu yana oynarım. Oyunu bana öğreten babam dışında birçok iddialı ismi yendim. Bazen de kaybettiğim oldu doğal olarak. Fakat genel olarak fena bir oyuncu sayılmam. Satrançta meşhur açılışlar vardır; İspanyol açılışı, Hint açılışı gibi. Aynı zamanda
Hiçbir çağdan dışlanmış değiliz, aksine her çağa dokunabiliriz ve eğer insan zayıflığının dar sınırlarının ötesine geçmek için zihnin yüceliği içinde hazırlanabilirsek, dolaşabileceğimiz uzun bir zaman dilimi olacaktır. Sokrates ile tartışabilir, Karneades ile beraber kuşku duyabilir, Epikür ile inzivaya çekilebilir, Stoacılarla insan doğasının üstesinden gelip Kiniklerle de onu aşabiliriz. Doğa her çağ ile paylaşım içinde olabilmemize izin veriyorsa neden kısa ve fâni zamanın tılsımından çıkıp sınırsız, sonsuz ve bizden daha iyi insanlarla paylaşabileceğimiz geçmişe kendimizi gönülden teslim etmeyelim?
600 syf.
8/10 puan verdi
BİLİMKURGU KLANI...ESERİMİZİ BULDUK...VE SERİ DEVAM EDİYOR.
Şimdi okuyacağınız inceleme sizde bir çığır açmayacak ve belki de yankılanmayacak bile. Çünkü 1000k gibi bir 'okuyucu' paylaşım ortamında (bile) kısa alıntıların ne derece yüksek hit aldığına şahit olmak yılgınlığımı (durmaksızın) arttırmakta. Ve burada da, yani inceleme kısmında yazılanların zaten tümünün %1 hadi bilemedin %2'lik
Karanlık Orman
Karanlık OrmanCixin Liu · İthaki Yayınları · 2019304 okunma
Devletçilik, politik iktidarın ekonomiye doğrudan doğruya müdahale ederek üretim, dağıtım, paylaşım ve tüketimi düzenlemesi idi. Gerekçelerini ve hedeflerini başka doktrinlerden alan devletçiliğin bilimsel ve teorik sınırları seçik değildi. Devlet müdahalesinin hangi noktaya götürüleceği kestirilemezdi. O tarihlerde, devletçiliğin totaliter ve kollektivist sistemlere bir kamuflaj terim olarak kullanıldığına da rastlanıyordu. Liberalizm'den memlekete hayır gelmemişti. Gazi ve çevresindekiler, haftalarca geçmiş yılların iktisat politikasına bir alternatif olarak devletçilik üzerinde durdular. 1930 sonbaharında, "ılımlı devletçilik' terimini tercih ettiler. 1931'de basılan okul kitaplarında ise, "ılımlı" sözcüğünün kaldırıldığı göze çarptı. Devletçilik kavramı, öğrencilere şöyle anlatıldı: " Bizim devletçiliğimiz bireysel emek ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar kısa zamanda milleti refaha ve memleketi mamurluğa eriştirmek için milletin genel ve yüksek çıkarlarının gerektirdiği işlere ve özellikle iktisadi alanlara devletin ilgisini" yöneltmektir. "Milletin genel ve yüksek çıkarlarının gerektirdiği" durumlarda devletin müdahale edeceğini belirten bu tanım, esnek bir anlam taşıyordu. Gazi, özel konuşmalarında "devletin sanayi tesisleri kurmasından", "hammaddenin kamu iktisadi kurumlarınca işletilmesinden" ve "icraatın hazırlanacak bir plan dairesinde yürütülmesinden" söz ediyordu. Özel sektör sanayi alanında varlık gösteremediğinden, fiiliyatta her şeyin devlete kaldığını düşünenlere rastlanıyordu.
Sayfa 15 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
YÖN YİTİMİ – ANOMİ
Toplumları bir arada tutan ilkeler parçalanıp, kültür, etik, adalet gibi insanlığa dair tüm üst değerler yok edildikçe, ne çok şey yitirdiğimizi görebiliyor musunuz? Giderek daha fazla insan, hayattan hiç zevk alamadığını söylüyor… Daha fazla genç, geleceğe dair hiçbir umut beslemiyor… Ve çoğumuz, içinde bir şeyler yapmak için motivasyon
Başkalarının çabasıyla, karanlıktan aydınlığa çıkmış en güzel şeylere yönlendiriliriz, hiçbir çağla ilgili bize bir yasak konmaz, hepsine kabul ediliriz ve ruh yüceliğimiz sayesinde insani zayıflığın dar sınırlarını aşmamız mümkün o l u r s a , i ç i n d e dolaşabileceğimiz z a m a n genişler. S o k r a t e s ' l e tartışmak, Carneades'le kuşku duymak, Epicurus'la huzur bulmak, Stoacılarla insan doğasına üstün gelmek, Kiniklerle de onu aşmak mümkündür. Nesnelerin doğası her çağla paylaşım içinde olmamıza izin verirken, niçin kısa ve tüken- meye yazgılı olan zamanın bu aralığından vazgeçmeyelim ve kendimizi zamanın daha iyi insanlarla paylaştığımız, devasa ve ebedi: olan kısmına tümüyle vermeyelim?
261 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Kendin olma cesareti göster, çünkü herkes seni olduğun gibi sevmese de, seni olduğun gibi olmaktan daha fazla sevecek kimse yoktur." Lillian Hellman, 20. yüzyılın önemli oyun yazarlarından biri olarak öne çıkar. Oyunları, toplumsal ve politik temaları cesurca işleyerek izleyicilere düşündürücü deneyimler sunar.
Güneyli Bayan'ın Özel Defteri
Güneyli Bayan'ın Özel DefteriLillian Hellman · Remzi Kitabevi · 199411 okunma
İnstagram sayfamda ayrıntılı bir paylaşım yapacağım için şu anlık buraya kısa bir yorum gireceğim. Uzun halini okumak isteyenler oradan okuyabilir. Kitap Oğuz Han'dan günümüze değil Türklüğün olduğu anıldığı her alanı kapsamakta. Kitabın bir çok yerini çizip postitledim. Bir çırpıda bitirilecek bir kitap değil. Daha çok anlayarak, bilgileri sindirerek okunması gereken bir kitaptı benim için. Ben on iki günde bitirdim ve yazarın her cümlesi o kadar anlamlı geldi ki hem TÜRK tarihi hem de TÜRK İSLAM tarihi ile alakalı bir çok bilgi ve ünlü yazarlardan, düşünürlerden vb. cümleler alıntılar vardı. Kitap bilgi açısından çok zengindi bence TÜRK tarihine ilgi duyan herkesin okuması gereken bir eser. Tavsiye ederim...
Reklam
Hayvanlara İşkence Edenlerle Aynı Havayı Solumak Zorunda Kalmak...
Facebook’ta her gün yüzlerce paylaşım görüyorum hayvanlara eziyete dair. İçim parçalanıyor… Bunları yapanlara ettiğim küfür ve bedduanın haddi hesabı yok… Ama bu da beni rahatlatmıyor. Kalbim, ruhum ve vicdanım bu insanların çok ağır cezalarla hüküm giymelerini, hatta mümkün olsa benzer şekillerde işkenceye maruz tutulmalarını istiyor… Allah’ım nasıl hırslanıyorum bu insanım diye geçinen şerefsizlere… Sokakta birinin bir hayvana kötü muamele ettiğine rast gelirsem kendimi kaybediyorum, ben de insanlıktan çıkıyorum o anda ama elimde değil… Ağzı dili olmayan, sevgiden ve karın tokluğundan başka bir şey arzu etmeyen o canlara nasıl kıyılır? Bu insanlar halktan aforoz edilmeli, bir adaya atılmalı belki… Orada hayvanların en aşağılıkları olarak ömürlerini sürsünler hatta birbirlerini yesinler… Bu arada sanmayın ki ağzı dili bir olanlarla onları aynı kefeye koyuyorum hayvan diyerek… O ağzı dili olmayan canlılara desem desem melek derim… Hayvan sıfatı ancak öyle zalimlere, zulmü sevenlere yakışır… Umarım, dilerim en kısa sürede hayvanlara işkence edenler içinde bir yasa çıkar ve doğru bir şekilde uygulanır… #alıntı
Berlin Konferansı(1884-85)
Portekiz'in çağrıda bulunduğu ve Bismarck'ın organize ettiği Berlin Konferansıyla, "Afrika Talanı" etkili bir biçimde resmileştirildi. Bismarck; Avusturya-Macaristan, Belçika, Danimarka, Fransa, İngiltere, İtalya, Hollanda, Portekiz, Rusya, İspanya, İsveç-Norveç-1905’e kadar birliktiler- Osmanlı İmparatorluğu ve Birleşik Devletler'in -daveti geri çevirdi- temsilcilerini davet etti. Konferansın amacı Afrika kıtasının paylaşım konusunda bir anlasmaya varmaktı.
Sayfa 105Kitabı okudu
Resim