Ünü İsviçre sınırlarını aşıp Fransa'ya ve Almanya'ya kadar uzanan bir saat ustasının, bu şöhreti kaldıramayıp kibirlenmesine, öyle ki zamana hükmettiği vehmine kapılıp, kendini Tanrı'ya kafa tutar halde bulmasına kadar giden Zacharius Usta'nın öyküsüne tanık oluyoruz.
Kitapta bu durum şeytanın insanın yaratıldığı zaman gösterdiği kibre benzetiliyor, ama bence Zacharius'un kitaptaki birçok söylevinden de yola çıkarsak, işi daha ileri seviyeye götürüp Tanrı ile boy ölçüşmeye vardırdığını görürüz.
Örneğin; Zacharius Usta'nın Tanrı'nın insana ruh üfleyip can vermesi hadisesinden yola çıkarak; saatlerine ruhundan bir parça verdiğini ve saatlerini kalp atışına göre ayarladığını, saatlerden biri ne zaman dursa, kalbinin de durduğunu hissettiğini iddia ettiği yer, bunlardan sadece birisi. Şöyle diyordu kitapta kendi de;
"Bilimin gözünden baksaydın, Tanrı'nın eseriyle benim eserim arasında var olan sıkı ilişkiyi görürdün, çünkü saatlerimin mekanizmasını, onun yarattığı canlıdan kopyaladım." Ne büyük bir kibir!
İnsan kibrinin ne kadar korkunç olduğunu, ne denli korkunç boyutlara ulaşabileceğini ve sonucundaki felaketleri gözler önüne seren bir yapıt ve örnek Zacharius Usta. Bu nedenle okunmalı mutlaka.
Kitapla kalın her dem...