Çoğunluk, der Kant, bir yetidir: Erginleşme yetisi, bağımsızlık ve otonomi yetisi. Düşünce ayrılığı yetisi. Çoğunluk olmak -metnin üç anlatısını ele alıyorum- örneğin bir kitaptan alıntı yapmaya ihtiyaç duymadan düşünebilmek; başka bir vicdanın rehberliğine gerek kalmadan hayati seçimler yapabilmek, bir doktorun reçetesini körü körüne takip etmeden kendine sağlıklı bir yaşam için gerekli kuralları koyabilmek. Azınlık tam tersi, bir başkasının düşüncelerini, dav- ranışlarını ve tavırlarını kendisine dayatmasına izin vermektir. Aydınlanma (Almanca Aufklärung) kişinin kendini azınlıktan koparıp çoğunluğa yöneltme çabası, bu çabadan doğan gerilim, birinden ötekine geçerkenki hareket halini ifade eder. Aydınlanma bir süreç, bir çabadır.
Sayfa 124 - Cogito / YKY YayinlariKitabı okudu
"Senin dünyadan, dünyanın senden kopukluğunu nasıl değerlendirirsin? Okursun; bir havaalanından ötekine gözünü kitaptan ayırmazsın, çünkü sayfanın ötesinde boşluk, uçuş molası mekânlarının, seni barındıran ve besleyen madeni rahmin, her daim farklı, ama her daim aynı olan yolcu kalabalığının sıradanlığı vardır.."
Reklam
Dünyayı ve insanları unutabilmek için aylarca bir kitaptan ötekine soluk soluğa koşturdum durdum.
91 syf.
9/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Video: youtu.be/Nr90TUGGkrc Ademin Kardeşleri. Levent Dalar'dan Temsil-i Hayat'tan sonra okuduğum 2. kitap. Ademin Kardeşleri, 91 sayfalık bir şiir kitabıdır. Kitapta; baba, çocuk, insan, kadın, kardeş, mazlum ve ölüm gibi temalarda uzun şiirler yer alıyor. İlk kitaba göre üslubun daha da oturmuş olduğu bu eser boyunca sık
Ademin Kardeşleri
Ademin KardeşleriLevent Dalar · Dergah Yayınları · 06 okunma
... Tek tek dururken onlar Öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor: O ikisi yan yana, alt alta geldiklerinde Dünya böylece daha geniş oluyor. Biri ötekine ateş sunuyor ve eski kitaptan çıkıp başka bir anlam oldukları gibi oluşlarını da beraberlerinde taşıyarak çoook eski bir kitapta, ısınsın diye masalı tetikliyor ...
Tek tek dururken onlar Öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor: O ikisi yan yana, alt alta geldiklerinde Dünya böylece daha geniş oluyor. Biri ötekine ateş sunuyor ve eski kitaptan çıkıp başka bir anlam oldukları gibi oluşlarını da beraberlerinde taşıyarak çoook eski bir kitapta, ısınsın diye masalı tetikliyor ama yine de olduklarının ötesine taşan bir başka masal oluyor. Öbürü, henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor: Büyü böylece büyü oluyor Öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor: Masal mıydılar, soruyor... Maaaasssssssaaaaa////...
Reklam
Sıkı sıkı yapışabileceğim, bağlanabileceğim bir şeyler aramıştım sürekli. Yaşamı yaşamaya değer kılacak bir inanç, bir düşünce, bir insan olmalıydı bir yerlerde. Bir sokaktan diğerine, bir kitaptan ötekine, bir bakıştan bir başka bakışa hep bu acınası, saf, tehlikeli inançla koştum durdum. Dünyayı adım adım kat ettim, gözüme ilişen her deliğe, çukura, kovuğa ellerimi uzatıp karış karış aradım. Avuçlarımda bulduğum hep boşluktu, kader çizgilerimin arasındaki boşluk. Yaşamı bütünüyle ıskaladım. Mutsuzluğumun hiçbir ödülü, değeri, avuntusu olmadı. Yalnızlığımla yaşamayı hiç öğrenemedim.
Sayfa 119 - Everest
Sonuna kadar Montaigneciyiz!
Düzenli, devamlı ve derinlemesine okumak -ki bize bu öğretilmiştir- sayıların dünyasında yok olmaktır. Halbuki Montaigne daha o zamanlarda -ya da hâlâ- savruk bir şekilde, daldan dala konarak okumayı savunur. Canının istediği gibi, düzensizce. Belirli bir yöntemi izlemeden bir kitaptan ötekine geçmektir bu. Önemli ve iyi olanı bulduğu yerden alı, kendi kitabını yazmak için kullandığı eserlerle çok vakit harcamaz. Kitabının hesaplamanın değil düşlemenin ürünü olduğu üzerinde durur Montaigne.
Sayfa 43 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Her ne kadar bugün kültürün gerekli bir parçası adını verdiğimiz bilgi birikimini gereğince edinmiş olsalar da, bilim adamlığı ya da yazarlık yapmayanlara ve yalnızca vakit geçirmek için okuyanlara gelince, bildiğin gibi, onlar kitapların gerçek niteliklerinden zevk almayı bilmezler; bunun, yukarıda söylenenlerin yanı sıra, şimdi dile getireceğim
246 syf.
9/10 puan verdi
Yavaşla, Kemal Sayar’ın en çok okunan kitaplarından birisidir. Kitapta bir çok noktaya değiniliyor. Merak edenlere kitabı okumalarını tavsiye ediyorum. Yazar, bizlere “Bu dünyadan bir defa geçeceksiniz” diyor. Acaba bunun farkında olarak hareket edebiliyor muyuz? Bu üzerinde kafa yorulması gereken güzel bir konu. Benim kitaptan yola çıkarak değinmek istediğim başka bir nokta var. Kitapta, “Var olmak, sırtını ötekine yaslayabilmektir.” cümlesi yer alıyor (sayfa 242). Üzerinde düşünülmesi gereken bir cümle olduğu kanaatindeyim. Günümüzün en önemli problemlerinden birisine dikkat çekiliyor. ‘Güvenmek’ ya da ‘Güvenememek’… Hem toplum olarak hem de birey olarak kimse kimseye güvenemiyor. Eskilerin dediği gibi ‘insan, insanın kurdu’ oluyor da ‘insan, insanın yurdu’ olamıyor. İş yerlerimizden tutun da arkadaş ortamlarımıza kadar her yerde güvensizlik hakim. Maalesef, var olmak için sırtımızı kimseye yaslayamıyoruz. Hepimizin yaşadığı ancak kimseye söyleyemediği/söylemediği huzursuzluğun sebeplerinden birisinin de bu olduğunu düşünüyorum. Yavaşla kitabını okumayı bugün bitirdim ve kitabın son sayfalarına doğru okuduğum bu cümle yüreğimin derinlerine bir sızı gibi saplandı. Güven, güvensizlik, güven eksikliği…
Yavaşla
Yavaşla
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Yavaşla
YavaşlaKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20209,3bin okunma
Reklam
“Hangi liman büyük bir kütüphaneden daha güvenli bir biçimde açar sana kollarını? Bir kitaptan ötekine geçerek yaptığın dünya turundan sonra döndüğün ve yola çıkmış olduğun kentinde elbette böyle bir kütüphane var. Okumaya başlar başlamaz ellerinin arasından uçup giden on romanın bu kitaplıkta bulunması gibi bir umudun var hâlâ.”
Sayfa 243 - YKYKitabı okudu
Ve sen, bulunmayı hiç istemeyen kadın.. hangi kitabın içindesin ki okumakla yoluma çıkmıyorsun? Yoksa hiç durmadan bir kitaptan ötekine mi geçiyorsun?
Sonsuzmuş gibi görünen gençliğim çoktan bitmişti; sonsuzmuş gibi görünen bir yaşam da biterken bir düşten ötekine harcadığım hep zamandı. Sıkı sıkı yapışabileceğim, bağlanabileceğim bir şeyler aramıştım sürekli. Yaşamı yaşamaya değer kılacak bir inanç, bir düşünce, bir insan olmalıydı bir yerlerde. Bir sokaktan diğerine, bir kitaptan ötekine, bir bakıştan bir başka bakışa hep bu acınası, saf, tehlikeli inançla koştum durdum. Dünyayı adım adım kat ettim, gözüme ilişen her deliğe, çukura, kovuğa ellerimi uzatıp karış karış aradım. Avuçlarımda bulduğum hep boşluktu, kader çizgilerimin arasındaki boşluk. Yaşamı bütünüyle ıskaladım. Mutsuzluğumun hiçbir ödülü, değeri, avuntusu olmadı. Yalnızlığımla yaşamayı hiç öğrenemedim.
"Sonsuzmuş gibi görünen gençliğim çoktan bitmişti; sonsuzmuş gibi görünen bir yaşam da biterken bir düşten ötekine harcadığım hep zamandı. Sıkı sıkı yapışabileceğim, bağlanabileceğim bir şeyler aramıştım sürekli. Yaşamı yaşamaya değer kılacak bir inanç, bir düşünce, bir insan olmalıydı bir yerlerde. Bir sokaktan diğerine, bir kitaptan ötekine, bir bakıştan bir başka bakışa hep bu acınası, saf, tehlikeli inançla koştum durdum. Dünyayı adım adım kat ettim, gözüme ilişen her deliğe, çukura, kovuğa ellerimi uzatıp karış karış aradım. Avuçlarımda bulduğum hep boşluktu, kader çizgilerimin arasındaki boşluk. Yaşamı bütünüyle ıskaladım. Mutsuzluğumun hiçbir ödülü, değeri, avuntusu olmadı. Yalnızlığımla yaşamayı hiç öğrenemedim."
Sayfa 119
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.