...Öğrenmeye başladım! Ah, evet, insan zorda kalınca öğreniyor, bir çıkış yolu bulmak için öğreniyor, o zaman hiçbir şeyi kafasına takmadan öğreniyor! Kendini kontrol etmek için kamçıdan yardım alıyor, benliğinde başkaldıran bir nokta mı var, kendi etini doğruyor.
Tekrarlamakta beis görmüyorum: İnsanları taklit etmek benim için albenili bir şey değildi, sadece çıkış yolu aradığım için taklit etmiştim, başka bir nedenim yoktu. Hem bu zaferim bana neredeyse hiçbir şey kazandırmamıştı. İnsan sesim hemen kayboldu, aylar boyunca bir daha çıkmadı...
Reklam
Hesaba kitaba girmesem de çevremi dikkatlice gözlüyordum, İnsanlar boyuna gidip geliyorlardı; aynı suratlar, benzer hareketler, çevremde sadece bir kişi var gibiydi... Fakat bu insanlarda beni yanlarına çekecek bir özellik yoktu.
Hayır, benim arzuladığım şey özgürlük değildi; sadece bir çıkış yolu, artık sağa mı olur sola mı, umurumda değildi; başka bir arzum yoktu, bu çıkış yolunun bir aldanmadan gayrı bir şey olmaması bile kabulümdü. Nasıl olsa arzu ettiğim şey büyük değildi, aldanışım da onunla orantılı büyüklükte olacaktı. İleri, ileriye gitmeliydim...
Şimdi açıkça değerlendirebiliyorum: Büyük bir iç huzuruydu gereksinmem, onsuz olmayacaktı. Şu anda elde ettiklerimi, kafesimdeki ilk günlerin ardından içimi dolduran huzura borçluydum belki...
Dedem hep anlatırdı: “Yaşam, şaşkınlık verecek denli kısa..."
Reklam
Sanırım masumiyet denen şey, dünya işleri arasında kendine bir yol bulabiliyor.
"Geçmişimden esip gelen fırtına zamanla dindi, bugün ayaklarımı serinleten bir esinti sadece."
Ülkemizin savunulması zanaatkarlar ve biz esnafa kaldı fakat biz, bu zor ödevi başaramayız, bunu yapabileceğimiz söyleyerek övündüğümüzü işiten olmamıştır. Ortada bir yanlış anlama olduğu kesin; bu yüzden mahvolacağız sonunda.
Sarayının çekim gücü, bu göçebeleri uzak ülkelerinden buraya getirdi fakat onları geri yollamayı beceremiyor.
Reklam
Kendi kendimize, “Bu işin sonu nedir?” diye soruyoruz, “Bu taşınması güç eziyete daha ne kadar katlanacağız?”
Ülkemizin savunulması görevi ciddiye alınmışa benzemiyor pek. Bugüne dek biz de önemsemedik bunu, gündelik işlerimizin peşine düştük; fakat şu son zamanlara olup bitenler, hepimizi kara kara düşündürüyor.
Ah, evet, insan zorda kalınca öğreniyor, bir çıkış yolu bulmak için öğreniyor, o zaman hiçbir şeyi kafasına takmadan öğreniyor!
Aklıma gelmişken, insanlar çoğu zaman özgürlük diyerek birbirlerini aldatıyorlar; özgürlük en yüce duygulardan sayılıyorsa, onun yolunda aldanma da en yüce aldanma sayılıyor.
Bundan böyle kibarlık taslayarak benim canımı sıkmayın rica ederim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.