Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İlişkilerdeki Görünmez Kaynana - 1
Ne var ki küçük yaşta annemizle bağımız bozulursa korku, kıtlık ve güvensizlik duygusundan oluşan kara bir bulut, varsayılan inancımız olur. Bu bağdaki kopma -evlatlık vermek gibi kalıcı ya da tam olarak düzeltilemeyen geçici bir kopma, anneyle çocuk arasında boşluk- hayatın pek çok zorluğunu doğuran bir zemin hâline gelebilir. Bu bağ, kesik kalırsa hayat çizgimizi kaybederiz. Parçalara ayrılırız ve tekrar bir araya getirmesi için annemize ihtiyaç duyarız.
Sola Unitas YayınlarıKitabı okuyor
şapkası kadar küçük kız küçük bir yağmur iste hepimizin yerine belki gözlerindeki bulut bir dua olur mavi çarşıdan savrulan küller gökyüzünde yeniden mavi bir anne olur madımak otelinden savrulan küller belki şehirlerde mavi bir şiir olur
Sayfa 19 - Merkez Kitap, “7. (bugün yağmurun pazarı kuruldu)” şiiri
Reklam
Bazen küçük bir olay, insanı,o olayın hemen bir saniye öncesine kadar her şeyi berrak görüp her şeyin mükemmel olduğunu düşünürken, birdenbire allak-bullak etmeye yeterdi.
"Küçük küçük yaprakların sesi, uzaklarda tek bir uğultu olur. Tıpkı milyonlarca yıldıza çok uzaklardan baktığımızda, bir bulut, bir duman, bir samanyolu görmemiz gibi, ormanlarda da, uzaklardaki hışırtılar tek bir uğultuya dönüşür kulağımızda. Nesneler ve olaylar önemli değildir, onlara hangi uzaklıktan baktığınız önemlidir."
Sayfa 27 - Doğan Kitap Yayıncılık
Rüya Bu ya
2. Size bu akşamı hazırladım ayıp mı oldu dersiniz şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları komşulardan öğrendim bunları severmişsiniz size bu akşamı hazırladım
Sayfa 24 - Türkiye İş BankasıKitabı okuyor
23 Nisan nasıl çocuk Bayramı oldu?
23 Nisan 1920! Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluş ve açılış günü! 23 Nisan, o kadar önemli bir gündür ki, Meclis, o günün, her yıl milli bayram adıyla kutlanmasına karar verdi. Bir yıl sonra, 23 Nisan gününe yaklaşılırken bütün Ankara, Meclis'in açılış gününü en güzel şekilde kutlamak için yoğun bir hazırlık içine
Sayfa 34
Reklam
İstanbul'da deniz gören daire
Ev sahibine, - Beyefendi, dedim, siz deniz görür demiştiniz sanırım. Yoksa duvara deniz resmi asılıp da ona mı bakılacak?... - Vay, ne demekmiş!... Evimden deniz görünmüyor mu? Hani, nerdeyse, evime deniz görmüyor dediler diye bizi evine hakaretten mahkemeye verecek. - Vallahi, affedersiniz, dedim, maksadım evinizi kötülemek değil... Ne ben, ne
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
Anı
Kitaplığımda ayrı dolaplarda dosyalar içinde duruyor bütün o sevi belgeleri. Ne çok, ne çok... Onlar benim en değerli zenginliklerim: ihanete uğramışlıklarım, aldatılmalarım, acılarım, inandıklarım, sevgilerim, yürek çarpıntılarım, bulut oluşum, yağmur oluşum, yel oluşum... Bu dosyaların hiç biri ölümümden sonra, benden geriye kalmamalı. Ah, bunları vasiyetimi yazıp belirtmeliydim. Dosyaların kimileri, hangi kadınım içinse ona geri verilecekti ya da adresine postalanacaktı. Pek çoğu da yakılacak... Hele üç kadınım var ki, onlara değin bütün belgeleri, eski yapı bir küçük sandığa koyup kendilerine gönderilmesini istiyordum, sedef işli ya da kakmalı, oymalı, işlemeli güzel sandıklar... Yazacaktım bütün bunları vasiyetime... O dosyalarda kurutulmuş çiçekler, yapraklar var, şiirlerimin hammaddeleri var, kâğıt peçetelere yazılmış notlar var, tiyatro biletleri, konser çağrılıkları... Birçoğu yakılacak. Bütün bu dosyalardan romanlar, oyunlar, anılar çıkacaktı. Daha önce kendim yakamazdım bunun için. Kıyamazdım da yakmaya... Kendimi yakmak gibi olurdu bu. Onlar canlıymış, benim canımdan parçalarmış gibi geliyor bana.
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
Hiç kimse aşk dolu gözlerle toprağa bakmadı. Hiç kimse bahçenin görünümüne tutkun olmadı. Hiç kimse bahçedeki küçük kargayı ciddiye almadı. Kederliyim; bir bulut gibi.
“Niçin böyle davranır bunlar? Görünüşe bakılırsa onlar da insan! İnsan insana nasıl bu kadar acımasız olur, bu kadar nefret duyar? Oysa ben onların hiçbirine en küçük bir kötülük yapmış değilim.”
Sayfa 9 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne kadar küçük ve açıklanmaz geliyor her şey şimdi, Uzaktaki dağlar birer bulut oluvermiş sanki.
Her günün ya büyük bir hüznü ya da küçük bir endişesi vardır. Dün sevdiğiniz birinin sağlığı için endişeleniyordunuz, bugünse kendi sağlığınız için; yarın para sıkıntısı, öbür gün bir iftiracının yergisi, ondan sonraki gün bir dostunuzun başına musallat olan bir felaket; sonra hava koşulları, ardından kırılan ve yok olan bir şeyler, sonrasında vicdanınızın ve omurganızın size sitem ettiği bir keyif, bir başka gün ise toplumsal çalkantılar gelir. Yürek acılarını saymıyoruz. Ve böyle sürüp gidecek. Bir bulut dağılırken diğeri yoğunlaşacak.
Küçücük bir dünyada büyük insanlar olarak kalmak mı istiyoruz yoksa uçsuz bucaksız bir dünyada küçük insanlar olmak mı?
Eviniz küçük bir ilim merkezi olsun. Hayatınıza yön verecek, ömür boyu faydalanacağınız güzel bir kütüphaneniz olsun. Kütüphanenizde Kur'an-i Kerim ve meali, tefsir, hadis ve fıkıh kitapları, ilmihal mutlaka olmalı. Bunları anlamanıza yardımcı olacak kaliteli fikir kitaplarını da ilave edersiniz.
Yağmur yağmamış hani günlerce. Bir tek bulut yok gökyüzünde. Köylü perişan. Ters giyilen cübbeler nafile, yağmur duaları icâbetsiz. Açı doyurmuşlar, fakiri giydirmişler, yetimin başını okşamışlar, yok yine yok. Bir dervişin yolu o köye düşende ahvâli anlatıp arz-ı hâl eylemişler. “Nerede bir yanlış ettik bilmiyoruz ama vaziyet bu, bize bir yol gösterin, bir de siz ellerinizi yağmurun Rabbine açın” diye niyaz etmişler. Derviş onları iyice dinledikten sonra; “bu köyde ne kadar küçük çocuk varsa hepsini buraya toplayın” demiş. Şaşırmışlar ama vardır bir hikmeti deyip isteneni yapmış köylüler. Derviş baba çocuklarla biraz sohbet etmiş, her birini tek tek dinlemiş. Sıra küçük bir çocuğa gelince tebessüm ederek köylüleri çağırmış yanına. Bakın demiş, dinleyin bu gül yüzlüyü ve anlayın yağmur niçin yağmıyor. O gül yüzlü biraz da mahcup anlatmaya başlamış: - “Babam, bayram için bana yeni bir ayakkabı aldı. Ben her gece uyurken Allah’ım diyorum ne olur yağmur yağmasın. Yağmur yağıp da yeni ayakkabılarım çamur olmasın.” Gönlünü yapmışlar çocuğun, “Biz sana yeni bir ayakkabı daha alırız” demişler. Bulutlar duymuş çocuğun râzı olduğunu, yağmurun Rabbi, haydi demiş bulutlara, köylü çifte bayram eylemiş. Allah aynı Allah, hakikat aynı hakikat, köy aynı köy…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.