Bozkırın ortasında, kar yığınları arasında gömülüp kalan küçük Boranlı istasyonunu fark etmek, kondüktörler için hiç de kolay bir iş değildi.
Sayfa 5 - Ötüken Neşriyat
Seni nasıl beslerim zavallı öksüzüm? Bak, çevrede hiç kimse yok. Bir sen bir de ben varız bu dünyada. Biz iki za­vallı! Bir de tepemizde şu beyaz bulut. O küçük beyaz bulut­tan başka bir kuş bile yok gökyüzünde.
Sayfa 81
Reklam
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kahramanlar ve Millet Bazı devletler şiddetli buhranlar geçirirler ya da bütünüyle mahvolurlar. Bazı milletler ise yaşantılarını bilgece bir güzellik içinde düzenlerler. Bu örneklerin her ikisi de yalnızca devlet adamları, milletvekilleri, senatörler ve çarlar için önem taşımayıp, toplum bireylerinden her birini de ilgilendirmesi
Atatürk, bizden biridir! Yıl, 1935... Cumhuriyet'in 12. Kuruluş Yıldönümü kutlamaları yapılacaktır. Gazeteler, milletvekilleri, halk... Bunun için binlerce slogan önerisi atılır ortaya. Sonunda bütün öneriler toplanıp Atatürk'e sunulur... Atatürk,ortaya konan önerileri tek tek okumaya başlar: "Atatürk bizim en büyüğümüzdür!" Üstünü çizer. "Atatürk milletin en yükseğidir!" Üstünü çizer. "En büyük Türk, Atatürk!" Üstünü çizer. "Türk milleti asırlardan beri bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı!" Üstünü çizer... Çizer...Çizer... Önüne getirilen bütün önerilerin üstünü çizen Atatürk, sonunda şu cümleyi yazar: "Atatürk, bizden biridir!"
Hikmet Bil, Atatürk'ün Sofrası, Uncu Yayınları, İstanbul 1981, s.118Kitabı okuyor
Okuyan Atatürk 1930'lu yıllar... Atatürk, Cumhurbaşkanı... Özel kalem müdürü olarak, hayatı boyunca Atatürk'ün yakınında bulunan Hasan Rıza Soyak, bir görevle gittiği İstanbul'dan Ankara'ya döner dönmez hemen Köşk'e koşar. Çalışanlara, Atatürk'ü sorar. Çalışanlar, biraz kaygılı, "İki gün, iki gecedir sürekli okuyor; birkaç kere banyo yapıp şezlongda dinlendi, o kadar..." der. H. Rıza Soyak, Atatürk'ün yatak odasına koşar hemen. Kapıyı çalıp açtığında Atatürk'ü elinde kitap, yatağın ortasında otururken bulur. Atatürk'ü, daha önce de, defalarca yatağında bağdaş kurmuş, kitap okurken gören H. Rıza Soyak için, yadırgatıcı bir durum değildir bu. Tuhaf olan, Atatürk'ün sağında solunda, atılmış gibi duran, mendil büyüklüğündeki, ince, beyaz kumaş parçalarıdır. H. Rıza Soyak, merak içinde, "Paşam, bunlar nedir?" diye sorar. Atatürk, okuduğu kitaba o kadar dalmıştır ki, "Bu mu? Kitap... Elime bir kitap geçti, bilmem ne kadar zamandır okuyorum," der. H. Rıza Soyak, "Hayır... Ben o beyaz kumaş parçalarını..." deyince, Atatürk gülerek karşılık verir: "Onlar mı? Okurken sık sık gözlerim yaşarıyor... Fakat onun da çaresini buldum. Beyaz bir tülbent alırdım, parça parça kestirdim; yaşardıkça gözlerimi siliyorum."
Anlatan: Hasan Rıza Soyak. Yakınlarından Hatıralar, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, s. 8Kitabı okuyor
Zübeyde Hanım'ın Öptüğü El... Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla tamamlanmasından hemen sonraki haftalar... Atatürk, başyaveri Cevat Abbas Gürer'i, annesini ve kardeşini Ankara'ya getirmekle görevlendirir. Ankara'ya gelen Zübeyde Hanım, hasta olmasına rağmen giyinir kuşanır; oğlunu karşılarken, iyi görünmeye çalışır. Atatürk, yıllardır, yüzünü çok az görebildiği annesine sarılır, defalarca elini öper. Biraz sonra, Zübeyde Hanım, "Kemal, oğlum," der, "senden bir ricam var, bana elini verir misin?" Atatürk, elini hemen annesine uzatır. Zübeyde Hanım, kendisine uzatılan eli kapar ve hızla önce dudaklarına, sonra alnına götürür. Çok şaşıran Atatürk, elini çekmeye çalışırken, "Anne... Anne... Ne yapıyorsun anne?" der şaşkınlıkla. Zübeyde Hanım, gülümseyerek bakar oğluna. "Ben senin annenim," der, "elimi öpmen vazifen ve terbiyen gereği. Öte yandan, ben aynı zamanda bu milletin bir ferdiyim. Bu milletin bir ferdi olarak, bu vatanı kurtardığın için senin elini öpmek de benim vazifemdi. Şimdi çok bahtiyarım."
Anlatan: Cevat Abbas Gürer . Der: Kemal Arıburnu, Atatürk, Ankara, 196, s. 67Kitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.