Kırmızı Pabuçlar
...
Hatırladığım kadarıyla, Toronto'nun Ontario Gölü kenarındaki sanat merkezi Harbourfront'ta geçen bir perşembe gecesiydi. Harbourfront'un edebiyat faaliyetlerinden sorumlu sanat yönetmeni Greg Gatenby, Paris'teki iki dilli bir Kanada kitapçısı olan Abbey Kitabevi'ni destekleyen bir okuma günü düzenlemişti. Toronto'nun ünlü yazarlarından çoğu,
Engin Elman , genç kuşak yazarlarımızdan. 86 Erzurum doğumlu. Hacettepe Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiş. Mardin Artuklu Üniversitesinde de Kürt Dili ve Kültürü üzerine yüksek lisansını yapmış. Sinema Eğitim Akademisi Drama Bölümünü de ayrıca bitirmiş.
.
Bu eserinde, 13 öykü bulunuyor. Öyküler kısa yazılmış. Zaten yazarın cümleleri de kısa. Sanırım bilinçli bir tercih. Öykülerde sinema okumasının etkilerini de görüyoruz. Film kareleri gözümüze iliştirilmiş. "Bir Film Karesinin Tasviri", "Kesik Yankı", "Bahçıvan ile Uşak" bunlara örnek verilebilir.
.
Özellikle Bahçıvan ile Uşak öyküsü farklıydı benim için. Bir bahçıvan ile uşağın sinema ve hayat üstüne sohbetlerini beğendiğimi söyleyeyim. Tarkovsky, Bergman, Fellini, Kieslowski, Kiarüstemi, Macidi, Kurosawa gibi çok önemli yönetmenlere ve onların sözlerine selam vermiş Engin Elman.
.
Leyla Gazeli ve kitaba adını veren Afrika'nın Yapayalnız Lalesi öykülerini de çok beğendiğimi ifade edeyim.
BİR ÇİNLİ YEŞİLÇAM FİLMİ ÇEKERSE...
Kitabın teması, başına ne gelirse gelsin insanın, yaşamaktan asla vazgeçmemesi gerektiğidir. Tema olarak bunu belirleyen bir yazarın, kahramanının başından türlü zorluklar geçirmesi çok normal. Kahraman bu zorlukları aşmalı ve bunu yaparken gösterdiği azim, irade ve sabır okura geçmelidir. Dram öğesi sayesinde de okur, kahramanla empati kuracak ve
Bir Kuşağın Dramı
Süleyman Kocabaş
Sağ sol çatışmasının perde arkası ve tanıklar.
• “Şeriat isteriz” genelde çıkarlar için kullanılır.
• Ordu-gençlik ikilisi günümüzde olduğu gibi Osmanlıda da iç ve dış güçler tarafından kullanılırdı.
• Avrupa’ya ilk Türk öğrenci Tanzimat Dönemi’nde gönderildi (1839-1876).
• 1876 darbesinin sivil kanadı-Mithat
Günden Kalanlar
En sevdiğim romanlardan. Nobel ödüllü bir yazar. Filmi de muazzam.
Uluslarası meseleler ile ilgili kararların aslında ücra köşelerdeki malikanelerde aristokratlarca alındığını, göz önünde yaşanan toplumsal siyasal olaylarınsa bu kararlara hiçbir etkisinin olmadığını,demokrasi gibi kulağa hoş gelen rejimlerin bile çağdışı kaldığını ve iyi işlemediğini gösteren gerçekçi bir roman. 2. Dünya savaşı öncesinde ve sonrasında darlington malikanesinde geçiyor olaylar. Nazilerin, aslında dünya barışı, şeref ,onur gibi çok da soylu idealleri benimseyen İngiliz bi aristokratı kandırması,yanıltması ve bu yanılgının beraberinde getirdiği pişmanlıklar ve hayal kırıklıkları...Malikanenin mesleğine ve ilkelerine aşırı bağlı ,efendi köle hiyerarşisini kanıksamış baş uşağının gözünden anlatılıyor tüm olaylar. Baş uşağın tutumu ve karakteri sebebiyle kendi hayatında kaçırdıkları da bu dramın farklı bi ayağı. Sadece 200 sayfada ne çok duygu ne çok olay gizli. Yazarın dehası da burda kendini belli ediyor bence.
Sevinç Çokum okumalarımı Rozalya Ana ile tamamladım. Türk Edebiyatının son dönem yaşayan en büyük kalemlerinden biri sevgili Çokum. Bu öykü kitabı ise onunla tanışmak istiyorsanız ilk seçiminiz olabilir.Kısa, samimi bir üslup tanışma kitabı olarak yerinde bir tercih olabilir. Ben ilk olarak Lacivert Taşı kitabını okumuştum.
Bu kitapta toplam 10
