150 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Sevinç Çokum okumalarımı Rozalya Ana ile tamamladım. Türk Edebiyatının son dönem yaşayan en büyük kalemlerinden biri sevgili Çokum. Bu öykü kitabı ise onunla tanışmak istiyorsanız ilk seçiminiz olabilir.Kısa, samimi bir üslup tanışma kitabı olarak yerinde bir tercih olabilir. Ben ilk olarak Lacivert Taşı kitabını okumuştum. Bu kitapta toplam 10
Rozalya Ana
Rozalya AnaSevinç Çokum · Kapı Yayınları · 2019155 okunma
Erol Simavi “ Türkeş’e masonluk teklifi yaptık kabul etmedi”
Reklam
BİR KUŞAĞIN DEĞİL KOCA BİR ÜLKENİN DRAMI
Tüm bu anlatılanların yanı sıra , " Bir Kuşağın Dramı"nın canlı şahitlerinden biri olarak söyleyebiliriz ki biz yirmi yıl boyunca ( 1960 - 1980 ) hep komünizm geldi- gelecek korkusu ile yatıp kalktık.Halbuki ne geleceği ne de gideceği vardı.Aslında " komünizm öcüsü " ile " düzene dizayn " edildik. Solun içine sağlandığı " faşizm öcüsü " nün bu dizayna katkısı sağdan daha büyük oldu.Gelin görün ki sonuçta her iki tarafı da " alıp yere çaldılar." Yeni nesillerin, bu kuşakların dramını tarih şuuru içinde öğrenip analiz etmesini ve uğursuz tarihi ülkemizin üzerinde bir daha tekerrür ettirmeyecek feraset ve basirete sahip olmasını diliyoruz.
Sayfa 388Kitabı okudu
176 syf.
10/10 puan verdi
Oktay Akbal
Merhaba Bu kitap Oktay Akbal'ın 1996, 1997, 1998 yıllarındaki yazılarını inceliyor Sözcüklerle Yolculuk öyle bir yolculuk ki hangi yazardan geçmiyor, hangi durakta beklemiyor, hangi konuya değinmiyor ki... Oktay Akbal bir derya deniz her yazıda ona biraz daha hayran oluyorsunuz, her yazıda onun tanıklıklarının fazlalığına ortak oluyorsunuz. Köşe
Sözcüklerle Yolculuk
Sözcüklerle YolculukOktay Akbal · Cumhuriyet Kitapları · 19998 okunma
Tabii bunu solda örgütleyen çevreler, bir yandan da bazı gençleri 'ülkücülük' adı altında örgütlediler. Kamplar kurup yetiştirdiler. İki tarafı birbirinin üzerine saldılar. Medyanın yaraları taze tutmasını sağladılar. Böylelikle sağda ve solda konumlanmış, aynı yerden silah sağlayan gençler birbirlerini kırdılar. Vahşi cinayetler işlediler. Devlet burada görünüşte taraf tuttu ama nedense bir taraf ötekini yenemedi.
Sayfa 370Kitabı okudu
İşin dramatik yanı komünistler ezildiğinde biz, biz ezildiğimizde onlar seviniyorlardı. "Haklardan ortak faydalanmak", farklılıklara saygı, hoşgörü, barış içinde bir arada yaşamak" düşüncesi yoktu. Herkes birbirine ve düzene düşman, birbirini yok etmekle meşguldü. İşte, "Bir kuşağın dramı" nın önemli sebeplerinden biri de budur.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Tarih kendisinden dersler alınmazsa tekerrür eder.
Gerekli tecrübe ve birikimden yoksun Yeni Osmanlı Kuşağı'nın peşinden koştuğu 1. Meşrutiyet mücadelesi ile (1866-1885) Jön Türkler'in ön ayak olduğu 2. Meşrutiyet Mücadelesi (1889-1918) sonucunda, darbelere vasıta olan askerler ile gençliğin nasıl çıkmazlara düştüğü , oyuna getirildiği -o günün sisli havasında görülmediği halde- daha sonra apaçık ortaya çıkmış, Jön Türk Kuşağı da yazdığı hatıralarda bunu bizzat dile getirmiştir.
248 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
atam.gov.tr sitesinde böyle bir inceleme görünce burada yayınlamak istedim. YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA YILMAZ Armstrong ilk kitabı olan Turkey in Travail da, Türk Milli Mücadelesi’ni (1918-1923), açıklamaya çalışmıştır. Armstrong Birinci Dünya Savaşı sırasında Türkler tarafından tutuklanmış ve savaş tutsağı olarak cezaevine konmuştur.
Bozkurt
BozkurtH. C. Armstrong · Kamer Yayınları · 20131,409 okunma
Kimi yorumcular da romanın sadece bir imkânsız aşk trajedisi değil, topluma bir trajedi olduğunu ileri sürer. Roman bireysel bir krizi değil tam tersine toplumsal bir krizi işaret eder. Werther'in hastalığı, çağın hastalığıdır ve çıkışsizdır. “Roman bir akıl hastası'nın hikâyesidir” diyen James Sime, bu hastalığı bir kişinin değil çağın hastalığı olduğunu belirterek, romanın bir kişinin deği bir kuşağın dramı olarak anlaşılması gerektiğini şöyle izah eder: “Werther'in hastalığı bireyin değil, çağın hastalığıydı. Anlayışlı insanlar; inançlarının, gelenek ve göreneklerinin ötesinde yaşamış, etraflarındaki dünyaysa çürümeye yüz tutmuştu. Kendilerini geçmişin tahammül edilmez boyunduruğundan kurtarmaya çabalasalar da henüz eski düşünüş biçimlerinin yerine koyabilecekleri hiçbir şey ortaya çıkmamıştı. Hastalık derecesindeki duyarlılık ve aşın bir duygusallığın etkisiyle, aç benliğin! hiçbir zaman doyuma ulaşamadığı bı evrenin kocaman bir hata ve düzenbazlık olduğu sonucuna vardılar. Wett her'de Goethe, bu hastalığın köklerine iner.”
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.