Descartes hayvanların acıyı hissedemeyeceğini, çünkü hayvanların ruhsuz olduklarını ve insanın tam olarak bir makine olmadığını, çünkü insanın ruha sahip olduğunu savunurken, La Mettrie, 1747′de bu yolu sonuna kadar katederek, L’Homme Machine (Makine İnsan) adlı eserinde insanı tamamen mekanik bir varlığa dönüştürmüştür.
Sayfa 101
311 syf.
9/10 puan verdi
Yazar makine mühendisliğini bitirmiş ; önemli projelerle yer almış , çeşitli fabrikalarda görev almış , kamu deneyimi olan ve en son üniversite hocalığı yapmış meslekte neredeyse her çeşit işi yapmış taktir edilesi bir insan. Kitapta genel olarak teknoloji ve bilimin mühendislikte nasıl bir kilit noktaları olduğunu öğreneceksiniz. Matematiğin Dünya'yı ne kadar değiştirdiğini ve ucunun olmadığını göreceksiniz. Teknolojinin gelişim evrenlerinden birkaçı fark edeceksiniz. Yasaların teknoloji ile uyum içerisinde olma zorumluluğun nedenleri fark edeceksiniz. Kısacası bu kitabı okursanız size birçok ilginç bilgi katacaktır. Mühendislik bölümü okuyan insanların kesinlikle bu kitabı okuması gerekir. (En azından gerçek mühendisliği öğrenmek adına :D Not:ODTÜ , İTÜ ve Boğaziçi okuyan hariç) Üniversite sınavı girecek gençlerin aklında mühendislik olanların araya sıkıştırması iyi olacağı kanısındayım(Bu kitaptaki mühendislik ABD standartın da burada mühendislerin %90 kontrolcü. Bu kitaptaki gibi mühendis olacaksan yukarıda bahsettiğim okullara gitmek gerekiyor bence. ) . En azından sınavdan sonra tercihlerden önce kesinlikle okuması gerekir. Son olarak da bu kitabı bitirseniz dahi mühendisliğin tam olarak ne olduğunu net bir şekilde ifade edemezsiniz. :D
Bir Mühendisin Dünyası
Bir Mühendisin DünyasıJames L. Adams · TÜBİTAK Yayınları · 199964 okunma
Reklam
Ne kadar korkunç olurlarsa olsunlar,şu nokta daima aklimizda:Bunlar benim iradem dışında olan işler.Önüne geçmek için ne yapabilirim? Yalvarmak mı? Asla... Ne faydası var ki ? Dilimiz ayrı,dünyamız ayrı... Kuzunun kurda yalvarması gibi bir şey olur. Çünkü bana işkence edenler de ,birkaç ruh hastası bir yana,bunu sadece zulüm olsun diye yapmiyorlar... Vazife diye başlamışlar... Ruhunu ekmek parasına satan her insan gibi yavaş yavaş alışmışlar,birer makine haline gelmişler. Bizi onlardan asıl iğrendiren ,daha ziyade insanın böyle bir makine haline gelmesi. Evet,ben ben olarak ve o o olarak kaldıkça,aradaki mesafe muhafaza edildikçe işkence ve dayak o kadar mühim değil.
Sayfa 115Kitabı okudu
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
Klasik ile romantik İnsan anlayışını, klasik anlayış ve romantik anlayış olarak ikiye ayırmak istiyorum. Bu ikiye ayırma, nihai hakikat açısından çok anlamlı değilse de, saklı biçimler dünyasını bulmak ya da yaratmak için kullanılan klasik tarzda çalışırken gayet meşrudur. Phaedrus’un kullandığı “klasik” ve “romantik” terimlerinin anlamı
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.