Yaşarken kıymeti bilinmeyen sıradan anların uçuculuğu. Mutluluğu hep gelip omza konacak şatafatlı, ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası.
Sayfa 45
Allahım, bir masal kuşu gibi Kafdağı'nın ardına gizlenen adaleti dallarımıza kondur, düşüncelerimizde yuva­landır yarabbi.
Reklam
(...) Yaşarken kıymeti bilinmeyen sıradan anların uçuculuğu. Mutluluğu hep gelip omza konacak şatafatlı, ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası. Yıllarca beklediği şeyin, içinden geçtiği hafif anlarda kanatlanmış minik, basit sevinçlerden ibaret olduğunu insanın bu kadar geç anlaması, ah. Şimdi geçmişe dair anımsadığım her anın hamurunda bir çimdik saadet var. En buruk hatıralara bile, sırf ait oldukları zamanın hatrına bahşedilmiş bir haslet bu.
Sayfa 45 - hep kitapKitabı okudu
Sohrab-i Sipihri
Adam oradaydı. Ses veriyordu damarlarında bir bekleyiş. Pencereden indi masal kuşu. Yardı onun göğsünü Ve içeri girdi. Bakıyordu göğsündeki yarıktan o: Kararmış, güzelleşmişti içi. Hatâ ruhuna benziyordu.
Sayfa 314Kitabı okudu
Sohrab-i Sipihri
Yardı göğsünü masal kuşu: İçindeki boşluk benziyordu bir ota. Kanatlarıyla örttü göğsündeki yarığı. Acılaştı vücudu: Bulanmıştı şeffaf yalnızlığı. Neden geldi?
Sayfa 314Kitabı okudu
Hiçbir devirde kayık zevki Abdülaziz'in saltanatından itibaren başlayan devirde olduğu kadar hususî bir zevk olmamıştı. Her biri yirmi, otuz altına giydirilen genç ve erkek güzeli kayıkçıların çektiği masal kuşu biçimli zarif piyadelerde şemsiye, yaşmak ve mücevher parıltısı içinde şehir, kadın güzelliği denen şeyi tadıyordu. Bu daha sonraki zamanlarda Hamdi Bey'in tablolarında Aşk-ı Memnu'nun bazı sahifelerine kadar izlerini resimde ve edebiyatta takip edebileceğimiz çok ince bir yaşama ve duyma tarzı idi. İşte tabiata ve beraber yaşamaya bu açılıştır ki sonunda zevk tarihimizin en dikkate değer icadı olan mehtap âlemlerinin doğmasını sağlar. Bütün bir âdâb ve teşrifatı bulunan ve her mehtap gecesi bir yalı tarafından yaptırılan bu âlemler maşerî bir opera, bir nevi ay ışığı ibadeti gibi bir şeydi ve şehir onunla, Venedik dojlarının denizle evlenme merasimi gibi kendi güzelliğini, yaşama tarzını, kendi sanatını, bütün hususiyetini aldığı denizle tebcil ediyordu. Hissî hayatımızda o kadar yeri olan ve bize bir yığın asil içlenmeyi telkin eden Boğaz burada en yüksek sanatlarımızdan biri olan musiki ile birleşiyordu.
Sayfa 203
Reklam
Ah gençlik, ah çocukluk!... Yaşarken kıymeti bilinmeyen sıradan anların uçuculuğu. Mutluluğu hep gelip omza konacak şatafatlı, ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası. Yıllarca beklediği şeyin, içinden geçtiği hafif anlarda kanatlanmış, minik, basit sevinçlerden ibaret olduğunu insanın bu kadar geç anlaması, ah!
Kuğu Yumurtasından Doğma Helene
Kraliçe ya, bir güzel bahçesi, bahçenin ortasında bir havuz ve süt beyaz kuğuları varmış Leda'nın. Kuğu kuşuna da bayılırmış, kolları arasına alır, okşarmış yumuşacık tüylerini. Zeus bir gün kuğu donuna girip gelmesin mi Leda'nın bahçesine! Kuğuların en beyazı, en gürbüzü bu kuşu okşarken kraliçe, onu uyutup da kolları arasına almasın mı! Olan olmuş, bir süre sonra da bakmışlar, iki kocaman yumurta yumurtlamış kraliçe -Olacak şey değil deme, üstelik de ayıp, ama ne yapayım, masal bu, sen de çocuk değilsin, çocuk olsan bile, gerçeği uydurmadan ayırabilmelisin.
Günışığı KitaplığıKitabı okudu
Kara Kanatlı Bir Tanga Kuşu, altın elmaların yetiştiği meyve bahçesindeki bir ağaçta pineklemektedir. Kuşluk yiyeceğini yemiş ve midesini doldurmuştur. Bu bahçeye elmaların hayaliyle yaşayan aç bir Kara Kanatlı Tanga Kuşu daha gelir.... Masal gibi betimlemeler
Sayfa 136 - Masal gibi betimlemelerKitabı okudu
Şamil'in oğlu Cemaleddin esir alınıp St. Petersburg'a getirileli on üç yıl olmuştu. Bu on üç yıl içerisinde Şamil, Zümrüdüan­ka gibi Ahulgo'nun küllerinden yeniden doğmuş ve Kafkasya'ya hakim olmuştu. Rus askerleri, akın akın bu dev gibi adama sal­dırmış ancak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu on üç yılda, esir olarak St.
Reklam
Mutluluğu hep gelip omza konacak şatafatlı, ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası. Yıllarca beklediği şeyin, içinden geçtiği hafif anlarda kanatlanmış, minik, basit sevinçlerden ibaret olduğunu insanın bu kadar geç anlaması, ah.
“Ah gençlik, ah çocukluk ... Yaşarken kıymeti bilinmeyen sı­radan anların uçuculuğu. Mutluluğu hep gelip omza konacak şa­tafatlı, ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası. Yıllarca bekledi­ği şeyin, içinden geçtiği hafif anlarda kanatlanmış, minik, basit se­vinçlerden ibaret olduğunu insanın bu kadar geç anlaması, ah.”
Hep KitapKitabı okudu
Ah gençlik, ah çocukluk... Yaşarken kıymeti bilinmeyen sıradan anların uçuculuğu . Mutluluğu hep gelip omza konacak şatafatlı , ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası .Yıllarca beklediği şeyin içinden geçtiği hafif anlarda kanatlanmış , minik , basit sevinçlerden olduğunu insanın bu kadar geç anlaması , ah .
Mutluluğu hep gelip omza konacak şatafatlı, ağır bir masal kuşu gibi hayal etme hatası.
Resim