127 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Kadın ve Feminzm Dünyada ve Türkiye 'de Feminizm(Feminizm' in Tarihçesi) Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Feministik düşünceyle tanışmam Üniversite yıllarıma dayanır. "Kadın ne değildir? "in tanımını bana öğreten yine kadınlar olmuştur. Fakat gördüğüm kadarıyla kadının ve kadın haklarının tüm dünyada geri plana atılmasının en büyük
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202137,6bin okunma
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته Saygıdeğer kardeşlerim ; Size Allah'ın selamıyla ilgili kaç şey söylemek isterim bu isteğim Allah kendisinden edeben razı olsun bir hocamın konuşmasını hatırlamam üzere oldu. Saygıdeğer hocam Türkiye 'ye yeni geldiği zaman kendisi üzen şeyin insanlara verdiği "selamın" karşılığını bulamaması olduğunu
Reklam
·
Puan vermedi
Kim vatanı satar?
Bu satırlar, bir daha üzerinde sapsarı başakları özgürce salınan bir bereket ülkesinin doygun son neslinin yurttaşları olarak okuyacağınız son satırlardan biri olabilir. Beni en çok korkutan ve geleceğe dair endişelendiren bir meselede düşüncelerimi yazıya döktüğüm bu yazılara sebep olan şirketin adını kapattım ki bir hukuki sorun doğmasın. Çünkü
Çıkrıklar Durunca
Çıkrıklar DuruncaSadri Ertem · Kapra Yayıncılık · 202129 okunma
Cumhuriyeti Nasıl Kurduk?
وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْۖ "Onların işleri, aralarında danışma iledir. " -Şûrâ Sûresi 38.ayette geçen bu ifade İslâm Devletlerinin nasıl yönetilmesi gerektiğine dair bir düstur haline gelmiştir. Nitekim Ankara Ulus'ta 1. meclisin salonunda bu ifade yer alır. 1.meclise girerken de mescidi çıkar hemen karşınıza. Anayasa'da ise" Devletin dini İslâm'dır" maddesi bulunur. Bu hüküm 1 Kasım 1928'de Anayasa'dan çıkarılır. Nitekim 2.meclis kurulunca da (1924) ne ayet kaldı ne de mescid..
"Bir meclise girdiğiniz vakit selam verin! Oradan çıka­cağınız vakit yine selam verin! Zira girerken verilen selam, çıkarken verilen selamdan üstün değildir. (çıkarken verilen selam daha üstündür)." Sünen-i Tirmizi, Kitabu'l- İsti'zan, c.5, s.62-63, Hadis No:2706
Sayfa 25 - Muallim NeşriyatKitabı okudu
"Meclislere girerken verdiğin gibi çıkarken de selam vermelisin."
Ziyaretine gitmiş olduğun yerdeki arkadaşlarının yanına girerken selam verdiğin gibi işin bitip gitmek istediğinde de aynı şekilde onlara selam vermelisin. Unutma ki bu, ilk verdiğin selam kadar önemli ve gereklidir. Resûlullah (sav) şöyle buyurur: "Kişi bir meclise geldiği zaman selam versin. Eğer oturması gerekiyorsa otursun. Kalkması gerekirse (ayrılmadan önce) yine selam versin. Zira ilk verilen selam son verilenden daha evlâ değildir.” Yani ilk verilen selam ne kadar önemli ve gerekli ise, son verilen selam da aynı şekilde önemli ve gereklidir. Bu nedenle meclislerden ayrılırken en son kelam olarak selam vermeli ve kardeşlerine Allah'ın selam, rahmet ve esenliklerini dilemelisin. İslam medeniyetinden uzak insanların yaymaya çalıştığı kültürün bir neticesi olarak "hoşça kalın", "sağlıcakla kalın", "bay bay!" gibi kelimeleri selamlaşmaya alternatif olarak kullanmamamız gerekmektedir. Bir önceki bölümde söylediğimiz gibi, bu tür kelime ve ifadeler giriş ve çıkışlarda Allah'ın emri olan selamı unutturmak için yaygınlaştırılmaktadır. Müslim, İslam kültürüne sahip çıkmalı ve Peygamberinin yaptığı gibi hayatının her alanına selamı yaymalıdır.
Sayfa 83 - E-KitapKitabı okudu
Reklam
Balkan Savaşı'ndan kısa bir süre sonra meclise 10 Ekim 1913 tarihinde "Askerlerin Siyasetle Uğraşmasını Men Eden Kanun'u teklif etmelerine sebep oldu. Askerî Ceza Kanunu'nda siyasî cürümlere karşı bir müeyyide olmadığından bu kanun tasarlanmıştı. Bu kanun, mecliste uzun tartışmalara sebep olurken, basında çıkan yazılarda da güncelliğini korudu. Nitekim bu kanun, kabinenin istifası ile kabul edilmediği gibi, yeni kurulan Gazi Ahmet Muhtar Paşa kabinesi ise, çıkardığı muvakkat kanunlarla sadece askerlerin değil, memurların da siyasetle iştigâlini yasaklayan bir dizi tedbirler aldı. Buna göre, subaylar siyasetle uğraşmayacaklarına dair yemin edecekler, askerî personelin seçme ve seçilme hakkı da yasaklanacaktı. Ordunun siyasetle bu derece içli-dışlı olması, ordu-millet anlayışında zedelenmelere yol açtı. Ancak, ordunun yukarıda ifade edilmeye çalışılan kanunların uygulamaya konulması ile tekrar eski itibarını geri alması mümkün olabilecekti. Birinci Dünya Savaşı'na girerken ilan edilen seferberlik ve sonrasında cephelerde yaşanan olaylar Türklerin tekrar ordu-millet anlayışı etrafında bütünleşmelerine hız verdi.
Sayfa 732 - Kronik Kitap, 4. Baskı: Mart 2021, İstanbul
Tabiinin önde gelenlerinden Katade (rahimehullah) şöyle buyurmuştur: "Eve girdiğin zaman ailene selam ver! Çünkü onlar, senin selamına en layık kimselerdir:' Ebu Hureyre (radıyallahu'anh) şöyle nakletmiştir: "Rasulullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bir meclise girdiğiniz vakit selam verin! Oradan Çıkacağmız vakit yine selam verin! Zira girerken verilen selam, çıkarken verilen selamdan üstün değildir. (çıkarken verilen selam daha üstündür )."
Bir Meclis’e girerken;
Bir meclise giren insan, Müslümanların başlıca şiarı icabı selâm verir, herkesin selâmetinde olmasını diler ve kimseden bir teşrifat beklemeksizin, bilhassa kimsenin kendisi için ayağa kalkmasını istemeksizin (bu istek okkalı bir günah olur) münasip bir tarafa çekilir ve oturur. Oturacağı yeri de, o muhitin merkezi şeklinde seçmez. Oturduktan sonra da yanına düşen zattan başlayarak herkese alâka gösterir.
Çoğu kimse bilmiyor maalesef
*** Bir meclise girdiğiniz vakit selam verin! Oradan Çıkacağınız vakit yine selam verin! Zira girerken verilen selam, çıkarken verilen selamdan üstün değildir . (çıkarken verilen selam daha üstündür ) Sünen-i Tirmizi, Kitabu'l-İsti 'zan, c.5, s.62-63, Hadis No:2706
Reklam
Almanya tehlikeli bir ülkedir. Sosyalizm maskaralıklarının orada alıp yürümesi yarın Almanya’yı yeni gelişmelerin eşiğine atacaktır. Adolf Hitler durup dururken değil, büyük ve kültürel bir millete karşı İngiltere ve Fransa’nın ahmakça siyasetleri yüzünden ortaya çıkmıştı. Bugün de başka bir Adolf un, Adolf von Thadden’in başkanlık ettiği
Meclisteki diğer partiler İslam'a zıt olan bir kanunu oy çokluğu ile kabul ettikleri zaman, siz mecliste buna karşı da gelseniz ve buna karşı oy da kullansanız hiç fark etmez. Çünkü demokratik sistemin bir gereği olan; "çoğunluğunun kararı geçerlidir" kaidesini, bu meclise girerken daha en baştan kabul etmiş oldunuz. ... Fakat böyle bir sistemi baştan kabul ettiğiniz için mecliste söylemiş olduğunuz o söz sizi mazeretli kılıp küfürden kurtarmaz.
Sayfa 44
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.