Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Saçlarındaki yıldızları artık koparabilirsin Anne...
Sanatçı Ahmet Kaya'nın Ahmet Kaya olmasında büyük emeği olan diğer bir Sanatçı Yusuf Hayaloğlu. Hayaloğlu'nun kız kardeşi Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya'nın evlenmesi de yıllarca sürecek bu sanat ortaklığı için bir dönüm noktası oldu. Çoğumuzun hepsini ezbere bildiği o muhteşem Ahmet Kaya şarkılarının çoğu aslında Yusuf Hayaloğlu'nun bir zamanlar karalayıp bir yerlerde tuttuğu şiirleridir. Adı Bahtiyar, Ah Ulan Rıza, Ayrılığın Hediyesi, Başım Belada, Beni Düşün Unutma, Bir Veda Havası, Dağlarda Kar Olsaydım, Giderim, Hani Benim Gençliğim, Hayat Nedir Anne, İntihar Mavi, Nalan, Nerden Bileceksiniz, Suphi ve daha niceleri... Kendi sesinden şiirlerini dinlediğim gibi bir de okumayı istemiştim. Çok sanatçıdan da şarkılarını dinledik... Aşkı hissettirmek zordur ama aşk acısını hissettirmek daha da zordur... Hayaloğlu bunu sonuna kadar başarabilen nadir şairlerdendir bana göre. Şiir kitabı okumayı değil de, şiir dinlemeyi seven biri olarak okuduğum ilk şiir kitabı olduğuna göre benim için tektir.
Aslında kitabın içindesiniz. Yıllarca içinde yazan şiirleri Ahmet Kaya'dan dinledik. ezbere okudum okurken. Her satırında aklıma parçaları dinlerken olduğum yerler geldi. Usta bir kalemden muhteşem şiirler. Hayaloğlu'nun bende hatırası çoktur. O ses, o sanat ve o muhteşem mavi gözler zor gelir bir daha. Toprağı bol olsun.
Tükenmişti inancım bu nankör hayata dair
Benim için bir çok mısra döktürmüş
Hayaloğlu diye bir şair...
Tekke Edebiyatı divan okumalarına devam ediyorum. Bu kitap da çok derin şiirler içeriyor. Başta uzun bir giriş var divandan önce. Mutasavvıf şairin ibretlik ve maceralı hayatını ayrıntılı olarak anlatıyor, şairin etkilendiği ve etkilediği sufilerden bahsediyor. Daha önce Sadık Yalsızuçanlar'ın romanını okumuştum Niyazi Hazretlerinin hayatıyla ilgili. Gerçekten çok farklı coğrafyalara uzanan ilginç bir hayat hikayesi. İyi bir dizi film olurdu ehil ellerde diye düşünmeden edemedim.
Bazı şiirleri işaretledim belki bir gün ezberlerim diye. Fazla mısra dörtlük işaretlemedim. Çünkü Niyazi Divanı ara ara tekrar döneceğim bir kitap olacak.
Bir insan mozaiği: Attila İLHAN.
Bir mısra kaç şiir eder ? İnsanın hayatı bir şiire sığar mı? Şiir, az sözle çok şey anlatmak mıdır? Üstadın dizelerini okurken sıklıkla bu soruları soruyorum kendime. Çünkü onun dizelerinde bizden, sizden, onlardan kısacası yaşayan herkesten öyküler var. Yeri geliyor Anadolu köylüsünün geçim derdi, yeri geliyor işçi sınıfının yasak aşkları, kent insanın yaşadığı sorunlar.Hepsinin yerine koymuş buluyoruz kendimizi. Bazen üstadın Paris'te yaşadığı aşkları bile içselleştirebiliyoruz. Aslında Türkiye'li ama Ermeni olduğu için ülkesine giremeyen sevgilisine duyulan özlem ve onu bir daha göremeyişi bizi en hassas yerimizden vurabiliyor. Bunun gibi bir çok insan portresi var dizelerinde. Ve bu portrelerin oluşumu bize Attila İLHAN'ı yani onun mozaiğini veriyor.
Kısacası insan şaşıyor; bu kadar çok hayatın dizelere sığmasına. Üstat kesinlikle çok büyük bir yüreğe sahip, hayatı iliklerine kadar yaşamış onu özümsemiş ve bize dizeleriyle hayatı armağan etmiş. Ruhun şad olsun büyük usta!
Çok fazla şiir kitabı okumuş biri değilim ama bu kitabın ilk şiiri olan Yalnız Bir Opera bir romana bedeldir gözümde. Bir kere muazzam bir dörtlük ile açılıyor bu şiir ve aynı zamanda da kitap;
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
''Ben sende bütün aşklarımı temize çektim'' bu nasıl güzel bir mısradır yahu :) Çok bilinen bir mısra aslında ama şiirin bütününün okuyunca asıl kıymeti anlaşılıyor bir bakıma. Kitap yarım saat içinde okuyup bitirilebilecek bir şey ama elbette kitabı gerçekten anlamak, hissetmek istiyorsanız birkaç kez okumak gerek. Ben daha önce okumuştum bu kitabı, geçen tekrar elime alıp bir bakayım derken, ilk şiir olan Yalnız Bir Opera'nın büyüsüne kapılıp tekrar okumuş oldum. Açıkçası bana göre diğer şiirlerin hepsi Yalnız Bir Opera'nın gerisinde, yine de şu mısra bile tek başına 3 yıldızı hak ediyor: ''Ben sende bütün aşklarımı temize çektim'' Kaldı ki ben aşka inanmayan biriyimdir, ona rağmen bu kadar etkiledi işte. Zaten neredeyse kitaptaki tüm şiirlerin her bir bolümünün son mısrası, kitaptaki en güzel mısralardı bana göre. Sanki Murathan Mungan son mısraya kadar sizi hazırlayıp son mısrada altın vuruşu yapmış, üstelik bunu defalarca yapmış.
Ihlamurlar Çiçek Açtı..
İçinde birçok şiir var. Ve hepsi de çok güzel bir sürü altınız çizdiğim mısra oldu.
-Seninle doluyor bütün boşluklar
-Evin evliği
daha birçok güzel şiiri barındırıyor. En güzeli de kitaba ismini veren şiir. Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman..
”İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım”
Turgut Uyar sevdam ne zaman başladı bilmiyorum. Belki birkaç sene evvel. Sınıfta bağıra bağıra göğe bakma durağı şiirini okuduğum günleri hatırlıyorum. Sonra kendime bir söz verdim. Göğe Bakma Durağı şiirini sadece çok sevdiğin kişilere oku diye. Sözümü tutmaya devam ediyorum ama oturup hiç düşünmemiştim
Tercih kelimesinin böylesi tesirli, gülünç, düşündürücü... Daha bir sürü duyguyu nasıl barındırdığını şaşkınlıkla okudum.
Ah, Bartleby! Ah, insanlık!
Harika bir metindi. Yazarın diğer kitaplarını okumamayı tercih etmiyorum :)
Yirmi dört hikayeden oluşan yaklaşık iki yüz kırk sayfalık bir kitap. Hikayelerin kimi romanların bazı kısımlarından alınmış parçalar, kimisi ise bir öykünün tamamı. Türk Edebiyatı tarihinin bir kısmına 16.yy’dan tanzimat’a tanzimat’tan harf devrimine olan sürece tanıklık ediyoruz fakat bu sefer bir farkla; pek anlatılmayan
Bugün 10 Muharrem.
Bugün için de soralım:
Edebiyat ne işe yarar?
"Hüseyn için ağlayanlar, vücutlarını keskin bıçaklarla döğenler en ulvî bir ıztırab duyuyorlar,
Yalnız, Hüseyn için mersiyeyi Acem'in şairi coşkun Muhteşem-i Kâşânî yazdı...
Vücudunu Hüseyn aşkıyla parçalayarak, onun şehit düştüğü toprağa düşüp ölen bu aşıklardan herhangi biri Hüseyn'i, Muhteşem-i Kâşânî'den fazla sever, lâkin ıztırabını ifadeye muktedir olamaz
Yâ Şah! Yâ Hüseyn! diye diye kendi kendini vura vura ifade edebilir...
Muhteşem-i Kâşânî o ıztırabı bir silsile mısra ile daha kuvvetli olarak ifade ettikten başka asırlarca her an, her
köşede canlı bir Kerbelâ âyîni gibi yaşatır..."
Yahya Kemal, Edebiyata Dair, s. 154
