Türkçe - Bizim Dilimiz, sayın yazarın okuduğum üçüncü kitabı. Kitabını bana gönderme nezaketinde bulunmasından ötürü kendisine teşekkür ediyorum.
Köylerde, kentlerde, sınıfların tebeşir tozuyla kaplı ortamlarında TÜRKÇE için tam kırk yıl nefes tükettim. Milyonlarca sözcük ve cümleyle dost oldum bu uğraşta." (s.9)
Kırk yıllık Türk Edebiyatı
YABANCI VE YABANCILAŞMA SEVDASI ÜZERİNE
İçinde bulunulan durumdan ve ya toplumdan memnun olmama durumu, ilerleme için gerekli zemini ve güdülenmeyi hazırlaması açısından gereklidir. Ancak iş, bu durum süreklilik arz ettiği zaman, farklı ve hiç istenmeyen boyutlara doğru yol aldığında, o toplum için alarm zilleri çalıyor demektir.
Belli ki Türkçe sözcüklerle bazı yazarlar kendilerine bir üstünlük havası vermeye çalışıyorlar, bazıları da pek iyi kavramadıkları konularda halklarının anlamadığı yabancı Türkçe sözcüklerin arkasına saklanıyorlardı.
"Kendi dilinde düşünemeyen, her an dolaylı da olsa kendi dil ve kültürünün değersiz olduğu kendisine telkin edilen çocukta kimlik, benlik, haysiyet duyguları nasıl gelişebilir?"
Ne olacak? Amerikan çocukları böylece Türkçe'yi daha iyi öğrenmiş olur!..
Öyle şey olur mu? Yabancı dil öğretmenin böyle bir yöntemi yoktur. Çocuk aynı anda zaten zor olan Fiziği mi öğrensin, Türkçe'yi mi? İkisini de öğrenemez; Sadece ezberci olur. Kendi dilinde düşünemeyen, her an dolaylı da olsa kendi dil ve kültürünün değersiz olduğu kendisine telkin edilen çocukta kimlik, benlik, haysiyet duyguları nasıl gelişebilir?
Kendi dilinde düşünemeyen, her an dolaylı da olsa kendi dil ve kültürünün değersiz olduğu kendisine telkin edilen çocukta, kimlik, benlik, haysiyet duyguları nasıl gelişebilir?
Kendi dilinde düşünemeyen, her an dolaylı da olsa kendi dil ve kültürünün değersiz olduğu kendisine telkin edilen çocukta kimlik, benlik, haysiyet duyguları nasıl gelişebilir?
Yanaşıp yeraltı trenini sordum. "Ne treni be!" dedi,"onlar tam kırk yıl önce sökülmüş, haberiniz yok mu?"
"Buralarda yoktum" diye mırıldandım "yeraltından rahatlıkla gelinir gidilirdi. Niye sökmüşler ki?" "Ne olacak" dedi, "şu Türklerin danışmanları: Trenin modası geçti. Araba demokrasidir, deyip söktürmüşler. Tabii kendi arabaları burada daha çok satılsın diye! Şimdi işte gördüğünüz gibi arabası olan da perişan, olmayan da." Ve yanımdan bir hışımla uzaklaştı..
"Gideceğim ve orada söz sahibi olacağım, ondan sonra gelip o namussuzlarla burda uğraşacağım. O zaman anlamıştım ki burada kalırsam Amerika'nın kölesi olurum, oraya gidersem Amerika'nin efendisi olur, buraya gelip onlarla daha rahat mücadele ederim. Ve işte bizi gönderdiler..." diyerek okul bursuyla Amerika'ya gönderilen Oktay Sinanoğlu
Kitap ilk olarak Bir Nev-York Rüyası adlı bölüm ile başlıyor ve sizde merak duygularını uyandırmayı başarıyor. Ardından ne gelecek acaba sorusuyla kitabı okumaya başlıyorsunuz. Dili çok akıcı ve bu yönüyle adının hakkını veriyor.
Kitabı okumaya Oktay Sinanoğlunun vefatından sonra başladım. Bir kimyacı olarak bu bilim+gönül adamının Türkçeye ve bilime olan aşkını takdir ettim. İnsan diyor ki vatanını sevmek işte böyle olur. Vatanını ve dilini seven bir insanlık hayalinin güzelliğinin sizi de içine alması için okumanızı tavsiye ederim.
Bye Bye TürkçeOktay Sinanoğlu · Bilim & Gönül Yayınevi · 20194,897 okunma