Kur'an-ı Kerim’de çok evlilik kabul edilmiştir. Ancak bu müessese onun tarafından vazedilmiş değildir; çünkü ondan evvel de mevcut bulunuyordu. Aksine Kur'an-ı Kerim, çok evlilik hususunda öyle sınırlamalar getirmiştir ki, mesela, bütün kadınlar arasında, aynı zamanda, hem ekonomik, hem duygusal, hem de cinsi bakımdan tam bir adalet taleb etmiştir, harfîyyen uygulanacak olsa çok evliliği imkansız kılarlar.
Bundan başka, sosyal yapıların tamamına bağlı olan evliliğin hukuki yönüyle şahsi aşk ve seks ilişkilerini birbirine karıştırmak mürailikten başka bir şey değildir. Esas amacı, bir nevi mülkiyet ve miras şeklini korumak olan evliliğe dair mevzuatla Napolyon Kod'undan vazedilen tek evliliğin, batı örf ve adetleriyle pek ilişkisi yoktur. Batı geleneğinde tek evlilik, kanunlarda, “çok evlilik” ise realitede hüküm sürmektedir. Bu husus öylesine doğrudur ki, başka yerlerde olduğu gibi Batı da, aşk edebiyatının önemli kısmı, evlilik dışı aşkı yüceltir.
(...) aşk ister bir hastalık olsun isterse bir nevi cinnet olsun öyle bir illet varsa onunla hastalanmaktan kaçınmalı, ta ki bize sevrnemize mahsus birini gösterecekleri zamana kadar.
Bir hazin üftâdesi yaprak gibi solmaktayim
Pâymâl olmakta zevk-i ma'nevi bulmaktayim
Ben bosaldikça dem-be-dem onunla dolmaktayim
"Müdrik-i tevhid-i ef’âl i sifat olmaktayim
Cümle zerrât oldu mücella aks-i vech-i yâr ile"
Oyle bir tat var ki vuslatta o bezm-i nûrda
Dide sir-i zevk olmaz nesve-i manzûrda
Hâhis-i zidni durur her nazra-i mahmûrda
"Nâr-t hicrân izdiyâd eyler dil-i mahrûrda
Çesm-i binis fer bulunca lem'a-i didâr ile"
Ask! Ey arsin da fersin de medâr-1 hilkati
Sende fânt olmadir ömrün yegâne lezzeti
Kalb-i Tahir zevk edinmistir o mes'üdiyyeti
Aska istigrâk ile Vassâf buldum saffeti
Vâridât-z aska erdim varmi isâr ile"
16 Recep 1345 (21 Ocak 1927)
Yalnız içimde müthiş bir boşluk hissi vardı. Hayatımın en dolu, en manalı zannettiğim bir devresi birdenbire boşalmış, bütün manasını kaybetmişti. En tatlı emellerinin tahakkukunu gördüğü bir rüyadan acı hakikate uyanan bir insan gibi içim çekiliyordu. Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. "Bunun
böyle olmaması