Güzel ve Dokunaklı
Gözbebeklerinde bir ağrıyla gelirdi. Ben, kirpiklerimde binlerce yol, parmaklarımı kalbime batıra batıra beklerdim. Sokakların telaşıyla odaların suskunluğu arasına sıkışmış kekeme hayaldi. Gülüşü, bir yaprak ummanında gün ışığı gibi hüzünlü bir sevinç verirdi. Akşamüstüne benzeyen sesle konuşurdu. Kendisine ait olmayan bir zamandan yaşamaktan
Garipsi huylar edindim nicedir Garipsi duygular edindim. Artık iyice tükenen Bir ölü umuttan mıdır Gittikçe yoğunlaşan bu yaşlı Bu yılgın yalnızlıktan mı? Yoksa eşiklerden sızan Şu rezil ölüm kokusundan mı?
Reklam
Bir oğlum olsun babası gibi gözleri olsun, sevdiğine gözlerinin içi ışıl ışıl o sıcacık utanarak bakan gülüşü olsun... Sevdiğim Adam ve ikimizin parçası bir mucize olsun... diye bir duam vardı bir zamanlar... Erkekleri bilmem ama bazı kadınlar zor sever, severse de her zerresiyle ruhuyla sever...Ve çocuk evlilikler için engel değil o
Uzaklık ve dostluk bizim hikâyemizdir. Bunun dışında her şey arzudur. Şiiri, aşkı, vahyi, en çok da seni... Sahip olmadan yaşarım hepsini. Kerbela'yı anlatmak veya motorla vadi gezintileri eksik kalsa da, Altı çizilerek bitirilmişse de kargodan geri dönecek bir kitap misali. Ya da ne bileyim... Belki de sadece birşeyin varlığından haberdar
"Kendi hayatını istedi." "O benim hayatım!" diye sesimi yükselttim. "Bu seferkine dokunma demedim mi? Ulan bir kere gelip sormadın bana nasılım," derken sesim titredi. Küçük bir çocuk gibi ağlamamak için yutkunup devam edebildim. "Küçüktüm daha, on yediydim! On yedi! O gün gelip bir kez saçımı okşayıp da teselli etmedin beni. Suçluluktan ölüyordum, ölüşümü izledin. Omzuma korur diye damganı bastığında uçurumdan aşağı ittin beni ama ölürken bir kere görmedin. Ölüyordum lan ben. Gözlerinin önünde ölüyordum, ben ölürken bana bir kere babalık etmedin. O beğenmediğin adam hayatımı kurtardı benim. Bir hayat hikayesi anlattı bana, bir fotoğraf gösterdi. Yaşama hevesimi o fotoğraftaki gülüşte buldum, sen gittin o gülüşü de aldın elimden."
Bir zamanlar hayranlıkla izlediğim adamdan şimdi ürküyorum.. Gülüşü bu kadar güzel olan bir adam nasıl beni bu kadar korkutur nasıl uzak durmam gerektiğini hatırlatır.. Yıldızlara benzettim gülüşünü beni karanlığına göm demedim ..Belki de uzak durmak en iyisidir ben seni koş koca gökyüzünde yıldızlara benzettim sense o yıldızlardan görmüyorsun, bilmiyorsun...Yakın olmadan bu kadar değer verilir mi ? Verilirmiş.Seni yıldızlara benzeten kız senden korkuyor ve senden gidiyorum..
Reklam
Bir Nisan akşamında Yalanlarla dolu bir aşk mektubu yaz bana Birkaç mısrayla da süsle Karnı yalanlara tok Yorgun kağıdı Yıldızları görememekteysen Aynanın önüne geç gülüşü güzel Göreceksin o zaman Her gün bakmayı dilediğim O ender yıldızı 26 Nisan 2020 Kızıltepe/Mardin
"Elindeki çay bardağını bırakıp ablasına döndü, oynadıkları lades oyununu hatırladı birden biraz etkilenmişti doğrusu, kazanacağindan çok eminken ablası kazanmıştı,her zaman ne olacağını kestiremeyiz diye düşündü lades oynarken Kendi hayatını bağışlamak maddeside olsaydı çoğu insan zamanından önce ölürdü diye düşüdu.Durdu birden nereden
Olvido
youtu.be/LU-k-qvC8ZA?si=...
Ahmet Muhip Dıranas
Ahmet Muhip Dıranas
İsmet Özel
İsmet Özel
sesinden.. Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Reklam
Bir insan güzel olduğu için sevilmez... Sevdiğin için güzeldir o. Sırf sen seviyorsun diye herkesten farklıdır, Herkesten başka bakar gözleri... Senin ona verdiğin değer kadar anlamlıdır, Sevdikçe daha da güzelleşip kıymetlenir. Bir insanın güzelliği bilmiyorum kaç para eder; Ama sevdiğin insanın gülüşü dünyalara değer...
Sevgi gücü
Bu yazımda özelde sevmek üzerine, genelde sevgi üzerine konuşmak istiyorum. Sevmenin gücünü ve gerekliliğini dilim döndüğünce sizlere, bizlere gösterişsiz anlatmak istiyorum. Doğal bir şekilde sevgi etrafında gidip geleceğim. Bendeki sevginin karşılığını, sevginin izdüşümünü, sevginin etkisini ortaya dökme uğraşında olacağım. Mevzu gereği yazı
22.03.2024
Başını öne eğip gitmeye mecbur kalmak ne demek sen bilemezsin. Ben anlatıyım sana. Başını öne eğip gitmeye mecbur kaldığında eksikleşiyorsun. İçinde biriktirdiğin bütün nefret, içinde kalmaya devam ediyor. Doluyorsun. Bağırmak çağırmak istiyorsun, yıkmak, parçalamak, kırmak, dökmek istiyorsun. Ama elinden gelmiyor. Öyle güçsüz kalıyorsun ki, öyle bir boşluğa düşüyorsun ki, önüne eğip gittiğin başını birdaha kaldıramıyorsun. Hem kaldırsan neyi görmek isteyecek ki gözlerin ? Kırgınlığına bakabiliyorsun sadece, daha fazlasına bakmak istersen de kör oluyorsun. En iyisi başın eğdiğinle kalsın. Kalsın ki; acını görmesinler. Varsın seni utangaç, çekingen görsünler. Acılarını görüp "gerçekten buna mı kırıldın?" demelerinden iyidir. Aynısını yaşamayanlar anlamıyorlar. Yaşarken ölmenin ne demek olduğunu bilmiyorlar. Oysa çok gece yaşarken ölüp ölüp dirildim sabahına hiç kimsenin umrunda olmadı. Acıdan kıvransamda, kırılacak bir yerim kalmasa da yüzemdeki o gülüşü asla ama asla eksik etmeyeceğim.
Buraları hiç sorma sevdiğim Burada havalar bildiğin gibi değil Üşüten bir mavilik Yokluğu haykıran bir bulutsuzluk Yok bir insan gülüşü Yok ah o sevdanın sıcak sarmalayışı
Gassan Satar
Gassan Satar
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.