200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Bilinç akışı olduğu içi doğal olarak anlaşılması çok zor bir roman. Ama o kadar sürükleyici ki, 50 sayfa okuduğumu bile anlamıyordum. Bir roman hem bu teknikle yazılıp, hem nasıl sürükleyici olabilir diyorsunuz. Kitabın olay örgüsünü anlamayı beklemeyin ama konu bariz belli kitabın arkasında yazdığı gibi. Peter Walsh yani ilk aşkı beklenmedik bir şekilde çıkıp gelir. Ve ikisi arasında geçecek olayların ve o olaylara bağlı zincirleme bir sürü olay. Araya girerek (Yazar bu romanda intihar edeceğini sayfa 198'de ciddi ipuçlarını veriyor bence) Emily Brönte'den bahsetmesi'de çok hoştu. Kitapta o kadar çok karakter var ki, bir an karakter denizinde yüzüyorum zannettim. Gerçekten o kadar karakteri tahlil etmek çok zor. Kim kimdi ne yapar ne eder bunları anlamak imkansız diyebilirim. Başta dediğim gibi bir çırpıda okunabilecek bir roman değil Mrs. Dalloway. Ama atmosferi şahane. Kelimelerin hepsi belkide yıllarca düşünülüp yazılmış. İkili ilişkileri ne kadar güzel anlatmış Mrs. Woolf. Sadece bunları okumak bile size yetebilir kanısındayım. Sonuç olarak anlaşılması zor ama harika bir roman okudum. 1001 kitap içinde olması da sizi heyecanlandırır düşüncesindeyim. İyi okumalar. !
Mrs. Dalloway
Mrs. DallowayVirginia Woolf · İletişim Yayınları · 20214,660 okunma
204 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Efsanelerden yola çıkarak yıllar içinde değişen İstanbul, iş hayatı, siyasi görüşler aile kavramları üzerine toplumuzla ilgili eleştirilere sıkça yer verilen bir roman yazmış yine yazar. Yine diyorum cünkü gecen yıl okuduğum 'kafamda bir tuhaflık' la benzerlikler vardı. Son 2 romanında değişen şartlarla birlikte artık unutulmaya yüz tutulmuş meslekler ele alınmış. bu da son 30 yılda ülkemizin nasıl bir gelişme gösterdiğinin kanıtı(daha da iyi olabiliriz tabi) Zaten bir yazarı yaşadığı toplumdan ayrı düşünemeyiz illaki yaşadığı yerde gördüklerinden etkilenerek yazacaktır. ama tabi ki sadece gördüklerini yazacak diye bir şey söz konusu değil. yazar hayal gücünü işin içine katarak biz okuyucuları o kitapta anlatılanları "acaba gerçekten de böyle mi?" diye düşünmeye sevk edecek. Bu arada Orhan Pamuk İstanbul'da yaşıyor mu bilmiyorum. Eğer yaşamadan sadece duyup okuduklarıyla yazıyorsa çok iyi. Yazarın Avrupa'daki müzelerden haberdar olduğu, çok gazete okuduğu, entelektüel bir bilgi birikimine sahip olduğu ise bu kitapta bir kez daha karşımıza çıkıyor. masumiyet müzesinde olduğu gibi yazılanların gerçekten yaşanmış mı, böyle kişiler var mıydı sorularını sormamıza yol açıyor, sonunda anlattıkları. kitabı genel olarak sevdim. 3 kısımdan oluşuyor. kabaca bu kısımlara giriş, gelişme sonuç diyebiliriz. son bölümü kırmızı saçlı Kadın'ın ağzından anlatması ise güzeldi.
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,9bin okunma
Reklam
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Satrançı okuduktan sonra bu kitabı aldım ama ne kadar beğenirim hiç bilemedim. Satrançı o kadar beğenmişken Zweig'tan bir eser daha okursam ne olur düşünemiyordum. Kitabı okumaya başladığımda olayların genel olarak Satrançtaki tarzıyla anlatıldığını fark ettim. Bunun haricinde her şey bende koptu gitti. Bir kadının bir adamın yok oluşunu görmesi ve onu kurtarmak için yaptığı çabaları anlatan eser Zweig'ın kalemine bir kez daha hayran kalmamı sağladı. O kadar iy anlatılmış ki ve öyle güzel tasvirler var ki sizi içine alıyor. Olay kurgusu ve hikayenin akışı ise bir o kadar başarılı. Kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128,3bin okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Zeberceti okumaya başladığınızda yine bir bilinç akışı romanıyla karşı karşıya olduğunuzu anlamanız fazla uzun sürmüyor. Asıl karakter sürekli kafasındakileri olduğu anda hikaye boyunca sürekli yaşıyor. Kitabını okurken yine 1984'te olduğu gibi filmini de izledim. Ve böylelikle bir çok şeyi karşılaştırma imkanı da buldum. Filmde bazı sahneler atlanmıştı. Askerlik ve genelev sahneleri çıkarılmış. Özellikle Ekrem ile sinemadaki o yakınlaşmalı durumlar da yoktu haliyle. Yani film evet bir Anayurt Oteli filmi ama önemli denebilecek sahneler atlanmıştı. Filmin son yarım saati geçiştirilmiş resmen. Film hemen bitsin diye yapılmış olabilir diye düşündüm. İkinci sinema çıkışında Payton yerine Araba kullanılmış. Otelde subay tekrar geliyordu bilinç altında ve Dedesiyle olan yine bilinç altı sahneleri atlanmış. Sonuç olarak film güzeldi ama bu detaylar olsaydı yani 2 veya 2,5 saatte bitirilseydi bence daha önemli bir yapıt olabilirdi Anayurt Oteli. Yine de beğendim. Bence kitabı okurken zorlanabilirsiniz o yüzden önce filmini izleyin sonra kitabı okuyun derim. Şahsen bazı yerlerini filmi izlerken anladım. Sonuç olarak her ikisi de çok değerli yapıtlar mutlaka okunmalı ve izlenmeli diyor. Noktayı koyuyorum :) Sırada Aylak adam ve Canistan var kalın sağlıcakla. ;)
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202356 okunma
218 syf.
8/10 puan verdi
Dostoyevski'nin Yer Altından Notlar'ı, Reşat Nuri'nin Damga'sı. Aynı hisleri veren bir diğer iki eser.Aynı arayış. Kendini acındırmaktan zevk alan,sürekli insanlara ben muhtacım fikri aşılayan birileri. Ben bu tip karakterleri hastalıklı olarak değerlendiriyorum.Kuş başkasının yanına konsa, o bile beni sevmiyor fikrine kapılacak insanlar bunlar.Yer Altından Notlar'daki karakter bana çok bayağı gelmişti.Bunun için o kadar kötü şeyler hissetmesem de,kitap birazcık uzasaydı aynı kanıya varacağımı düşünüyorum. Gene de bir yerde hakkını yememeliyim,her ne kadar yalnız olsa da insanlara yakın olmaya çalışmamış.Onun yerine şehri kendine arkadaş etmiş.Binalarla arkadaşlık kurmuş.Diğeri gibi zorla bir şeylere dahil olmaya çalışmamış.Bu anlamda biraz daha değerli bir kişiliği var benim gözümde. Dünya klasiklerini dil olarak hep sevdim.Kitap okumaya da ilk dünya klasikleri ile başlamıştım.Bu anlamda çok akıcı bir dili var,sıkılmadan okuyorsunuz.Tercih edilebilir.
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202075,6bin okunma
164 syf.
8/10 puan verdi
En iyi yazarlarımızdan biri olan Sabahattin Ali'nin 3 büyük romanından biridir.İç içe hikaye şeklinde ve iki farklı anlatıcı ağzından yazılmış.Sabahattin Ali'nin bana göre sosyalist düşüncesinden kaynaklanan eleştirileri bu kitabında da yer almakta.Erkek egemen bir toplumu eleştiriyor, insanların tutumlarıyla ilgili güzel tespitlerde bulunuyor.Çarpıcı noktalardan biri de akrabalık ilişkileri konusunda, bu noktaya bakacak olursak aslında bu kitap modernizme açılan bir kapı gibi.İnsanın toplumdan uzaklaşmasıyla ilgili yazılmış ama tam olarak da modernizm bağlantısı olmayan bir eser.Acaba evinin bir kısmının taşıdığı ihtişam da Madonna'nın payı var mı? Onun için aldığı lüks eşyalarda orada mı bunu merak ettim.Dönemin Berlin'i ve Ankara'sı içinde güzel betimlemeler içerdiğini de belirtelim: Ankara'nın o dönemdeki tozlu yolları, sabunculuğun Berlinden öğrenilmesi vs.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021317,8bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.