Eskiden ne idiysem şimdi de oyum: Temel bir değişiklik olmaksızın ölüyorum. Cenaze ateşinden geçtikten sonra nasıl silinip yok olacaksam, ilk bakışta İspanya bahçelerindeki gürbüz çocuk da, çadırına girerken omuzlarındaki kar taneciklerini silkeleyen hırslı subay da, tümden silinip ortadan kalkacaklar; ama onlar hâlâ orada ve ben sıkı sıkıya bağlıyım onlara, ayrılamam. Bir ölünün gövdesi üstünde hıçkıran adam, varlığının bir köşesinde ağlamasını sürdürüyor.
Kitabin adına aldandım okumaya başladım … Ne ismi ile bir bağlantı kurabildim ne de Sovyet tiyatro çevresini ve bürokrasisini eleştiride… Bulgakov'un piyeslerinin neden/nasıl sahneye konulmadığından bahsetmiş… Ama o kadar çok karakter var ki bir zaman sonra kitaptan kopuyorsunuz… Bende roman yazarım diyerek yola çıkan bulgakov yazdikalarini bir türlü begendiremiyor dilini zayıf yada alıntı olarak görürlerken birisi çıkıp senin yazdıklarını tiyatro yapalım diyor oda sürekli yazılarını değiştiriyor kitabın ismi çok ilgimi çektiği için almıştım hiç düşündüğüm gibi bir kitap değildi benim için tam bir hayal kırıklığı oldu…
Bir Ölünün AnılarıMihail Bulgakov · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2021175 okunma
Moskova'da ne kadar da çok tiyatroya bedava girmek isteyen insan varmış. Ama bu tuhaf değil mi: Hiç kimse tramvaya bedava binmeye çalışmıyor. Hiçbiri bir dükkâna girip bedava çaçabalığı konservesi istemez. Neden tiyatroya para vermemeleri gerektiğini düşünüyorlar