'Ölüler'i bir kez daha okudum. İçim yine kederle dolup taştı. Ağlamak istemedim, aşinayım ne de olsa Gabriel'in hikâyesine, ama yok, son sayfalarda yine ağlıyordum usul usul, ağlıyordum ve gözlerimin gerisinde hareket ediyordu bütün hayallerim, aynen Gretta'nın Michael Furey'i hatırlaması gibi, ve aynen içinin acısıyla kendini bırakışı gibi, ben
‘’Filozof İmparator” sıfatıyla anılan Marcus Aurelius’un yazdığı kendine yön veren düşüncelerin olduğu kendisine özel notlarını ve Stoacılık felsefesi üzerine düşüncelerini kaydeden bir dizi kişisel yazıdır.
Eserin aslı 12 ayrı kitaptan oluşmaktadır. Kendisinin ölümünden sonra birleştirilmiştir. Eseri kendine rehberlik etmesi ve kendisini
Bir Ölünün Anıları, Bulgakov’un diğer romanlarındaki rejim eleştirilerine geniş boyut kazandıran bir roman. Üstat ile Margarita ve Köpek Kalbi’nin sayfalarına sinen faşizm, rejim despotluğu, dikta olmuş halk kitleleri ve korku gibi kavramların ne derece okura geçirdiği hususunda BÖA, hiç de azımsanacak boyutta değil, ki geri planda kalmış olması