~~~
Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün;
Yavrum, bugün seni pek ölgün gördüm
Gözünde bir küçük noktadır hüzün,
Neş'eni ne bugün, ne de dün gördüm.
Eğri dallar gibi hâlsiz, yorgunsun,
Birikmiş sulardan daha durgunsun,
Görünmez bıçakla içten vurgunsun,
Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm.
Geçti bir cenaze peşinde ömrün;
Bilemem, vardığın neresi, bugün?
Hergün yürüdüğün kadar yürüdün,
Arkasından kendi ölünün; gördüm...
~~~
Firavunların hüküm sürdüğü zamanlarda bir kişi öldüğünde onu sonsuza dek canlı tutacak olan gönlün varlığını sürdürmesi için ölüm sonrası cesetten ayırtılıp kavanozlara konan birçok organın aksine ölünün kalbini, sırf gönlün yaşaması için kişinin cesediyle birlikte mumyalarlarmış. İnançlarına göre ölümden hemen sonra kalp "Hakikatin İki Yüzü" denilen salona alınır ve orada mabude "Maat"ın sembolü olan bir terazide "Hakikat Tüyü" ile tartılırmış. Eğer "Hakikat Tüyü"nden daha ağır gelirse, yani kalp içindeki ağırlıklardan ve yüklerden kurtulup salt gönle dönüşmemişse, kişinin cennete girmeye hak kazanamadığına inanılır ve arkasından ağlamalar başlatılırmış.
Eski Yunanistan’ın Teb şehrinde bir sabah insanları isyan ettiren bir cinayet işlenmiş.
Şehrin soylu ailelerinden birinin yakışıklı iyi eğitim almış genç oğlu, avam sınıftan çirkin yaşlı bir kambur tarafından şehir meydanında nedensizce ve vahşice kafasına çekiçle vurularak öldürülmüş. Maktul, şehirde çok sevilen, geleceği parlak, yakışıklı
❝
Sümer'de sosyal adaleti koruyan Tanrıça, senede bir kere insanları iyi veya
fena hareketlerinden dolayı yargılar, kötüleri cezalandırır. Bu inanış İslam'a,
Şaban ayının on beşinde Berat Kandili olarak girmiştir.
Sümer Tanrılarının esas adlarının başka, niteliklerine göre diğer adları da
vardı. Babilliler bu adlardan 50'sini yeni