Bir köşede yorgunluktan yılıp ölüme terk edilen yılkı atları gibiydi. Altmış yıl çalışmıştı, madem niye işgal etmekten ve insanları rahatsız etmekten başka bir işe yaradığı yoktu, artık göçüp gidebilirdi.  Çocuklarıda öyle büyük bir Üzüntü içinde değillerdi. Toprak onlara böyle şeyleri kanıksamayı öğretmişti; İhtiyara alacağı için kızmayacak kadar yakınlarda toprağa.
İster istemez itiraf ediyordu kendi kendine: Bir başkası olsaydı, "hangi"leri, "ki"leri birbirine bir kez bile karıştırmadan bütün mektupları yazmış, bu arada yeni bir daireye taşınmış, planını bitirmiş, köye bile gitmiş olabilirdi. "Aslında ben de yapabilirdim bütün bunları..." diye geçirdi içinden. "Öyle ya, sanırım mektup da yazabilirim; mektuptan çok daha ağır şeyler yazdım çünkü! Ne oldu bana böyle? Taşınmak da neymiş? Yeter ki istesin insan!" Başkasını düşünmeyi sürdürdü: "Başkası dedikleri ropdöşambrını bile geçirmez sırtına..." Bu ara- da esnedi Oblomov. "Neredeyse yatıp uyumaz bile... Hayatını yaşar, eğlenir, her yere gider, her şeyi görür, bütün yaptığı budur... Ya ben öyle miyim?.. Ben...başkayım!
Sayfa 142
Reklam
"Dünya işte, önden giden arkadan gelene gülermiş, bir bildiği olduğundan mı, nelerin gittiğini görüp kalanla eğleşecek olanın hâline mi, işte böyle bir hâl imiş."
Sayfa 103 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
416 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Işık hızında ilerlemeyen, bütün karakterlerin 2 sayfada gözümüze sokulmadığı, kendi dünyası içinde tutarlı ve mantıklı bir fantastik kitap okumayalı herhalde on yıl falan olmuştu. Şükürler olsun ki fantastikten sonsuza dek tiksinmeden önce bu kitaba denk geldim. Olaylar, karakterler, mekan, masallar, betimleme ve dil -bu kitapla ilgili her şey- mükemmeldi. İlk sayfadan itibaren Rusya'da orman diyarına ışınlandım ve kitap bittikten sonra bile çıkamadım. Acaba sadece ben mi böyle hissettim dediğim bir şey var, kitaptaki hiçbir karakterden nefret edemedim. Anna'dan bile... Her karakterin iç dünyası, düşünceleri öyle güzel anlatılmıştı ki kötüleri bile anladım. İlk kitabı okur, diğer kitaplara başlamam diyordum ama belli ki öyle olmayacak. Kitaptaki asıl olay çözümlense bile merak ettiğim pek çok şey var. Diğer kitapların gerçek tarihle birleşecek olması da heyecan verici.
Bir Kış Gecesi Masalı
Bir Kış Gecesi MasalıKatherine Arden · Ephesus Yayınları · 2021637 okunma
264 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Ceren Sungur'un tarih anlatımını ve ilgilendiği konuları seviyorum. Sağlam kaynaklar göstererek konuşması, ara sıra -aslında 2 kuruş etmeyecek ama bazı kitlelerde hayranlık uyandıran- zirzoplara sallaması da cabası. Çevirdiği bu kitabın tanıtımını ve mini bir özetini de yine bir videosunda gördüm ve ilgimi çektiği için okumaya başladım.
Gece Savaşları
Gece SavaşlarıCarlo Ginzburg · Pinhan Yayıncılık · 2022102 okunma
Her zaman böyle değiliz. İlerisi için planlar kuruyoruz. Tutunamayanlar ansiklopedisine yeni bölümler yazmayı düşünüyoruz. Benim de girmem ihtimali kuvvetle belirdi. Olric öyle söylüyor. Ben de kendime göre hazırlıklar yapıyorum. Olric’in temasları bitince yeniden müracaat edeceğim. Elimde kuvvetli deliller var bu sefer. Bu sefer öyle kolay atlatamazlar. Olric bana cesaret veriyor. Bir celsede bitiririz bu sefer, diyor. Ben biraz kuruntuluyum. Herkesi tanıdığını söylüyor. Benim gitmem bile gerekmeyecekmiş belki. Öyle olursa sevinirim. Ben de yavaş yavaş kendi bölümümü yazıyorum; bazı küçük değişiklikler yapmama izin verileceğini söylüyor Olric. İyi olur; yoksa bir celsede verilecek kararın bir anlamı kalmazdı.
Sayfa 6 - İletişim Sinan Yayınları TURGUT ÖZBEN'IN MEKTUBU
Reklam
Acaba senin de bilinçaltın var mıydı babacığım? Bana öyle geliyor ki sizin zamanınızda böyle şeyler icad edilmemişti. Sanki Osmanlıların böyle huyları yoktu gibi geliyor bana. Senin fesli ve redingotlu resimlerini gözümün önüne getiriyorum da, bu görüntüyle 'varoluşçu bir bunalımı' yanyana düşünemiyorum doğrusu.
Sayfa 181Kitabı okudu
394 syf.
2/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
*spoiler* Hikâyemiz YobazTown adlı kasabada büyümüş Gracelyn Mae ismindeki kadının ve Jackson Paul adlı sexmachinein etrafında dönüyor. Bu kasabadaki her kadının ismi Rabia, Hayrünisa, Rümeysa vb. Müslüman isimlerin Hristiyan versiyonu. Herkesin iki ismi var btw like Ahmet Sait, Muhammed Selim etc. Biri size gerçekten sinirlendiğinde bu iki ismi
Disgrace
DisgraceBrittainy C. Cherry · CreateSpace Independent Publishing Platform · 20182,059 okunma
208 syf.
1/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Kendimden çok özür dileyerek bitirmediğim bu kitabı read olarak isaretliyorum çünkü haftalardır kendisini okuyamıyorum, kendisi yüzünden başka bir kitap da okuyamıyorum. Zamanımı çaldı. Rüyamda bile gördüm. Gerçekten okumaya çalıştım ama olmuyor. İyi ki para vermemiş de pdf indirmişim. Allah belasını versin. Zamanımı çaldığı ve sinirlerimi
Saplantılı Düşüncelerden Kurtulmak
Saplantılı Düşüncelerden KurtulmakMartin N. Seif · Sola Unitas · 201896 okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
*spoiler* "Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları... Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları... Ya burada olmam inanılmaz bir şey yani! Space Odyssey!" diyor ve başlıyorum. Sevgili İthaki yayınları, Tanrılar belanızı versin, saygılar. Birinci sayfa, birinci paragraf yazım yanlışları başlıyor.
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun SonuArthur C. Clarke · İthaki Yayınları · 20213,426 okunma
Reklam
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Anımsayarak ve anımsadıklarımız kadar uyanırız!..
Bu kitap yazarında önsöz de belirttiği gibi "bir yaşayamama kılavuzudur," ve "koşarken geriye bakma çabasıdır." İnsanın sıradan bir gününü nasıl yaşayamadığını derinlemesine ele alan, felsefi bir bakış açısıyla anlatan ve her bölümünü okurken insanın günlük yaşamını, kendi davranışlarını sorgulatacak türden güzel bir eser. Yazarımız aynı zamanda her bölümde ünlü düşünürlerin, filozofların eserlerinden kesitlere, sözlere yer vererek kendisinin daha iyi anlaşılmasını sağlamış. Yazarımızın
Oblomov
Oblomov
' dan verdiği şu kesit insanın ne için yaşadığına dair düşünmeye sevk ediyor; "Ne için yaşadığını bilmiyorsan her gününü öyle ya da böyle yaşamak için yaşarsın. Bir günü daha geçirdiğin, akşam olduğu için sevinirsin ve gece rüyanda da o günü ne için yaşadığını, yarını ne için yaşayacağını kendi kendine sıkıntılar içinde sorarsın." Evet, yaşamak için yaşıyoruz sadece, bir anlamsızlık, ihtiyaçsızlık, doyumsuzluk içerisinde, ya da bir şeylere hep bir yetişme telaşındayken anı yaşayamadan öyle anlamsızca geçiyor bir günümüz. Bu anlamsızlığımız, yaşayamayışımız bir felsefi akım olsaydı, yazarımızında dediği gibi adı kesinlikle "Varolamayışçılık" olurdu. Yazarımızın kalemine sağlık:) Keyifli okumalar;) #OkurYayınGrubu #OkurKitaplığı
Sıradan Bir Gün
Sıradan Bir Gün
Ramazan Sarısakal
Ramazan Sarısakal
Sıradan Bir Gün
Sıradan Bir GünRamazan Sarısakal · Okur Kitaplığı · 202219 okunma
İnsan
Çok izliyorum bu aralar, Bi koşuşturma, yetiştirme hakim. Öylesine dalınmış ki şu hayata, Kimse duramıyor, Bekleyip düşünemiyor 2 dakika, Sorgulayamıyor, Ben ne yapıyorum?
karanfil
(16 Haziran 2004) Ayça okulunun kapısından koşarak çıkarken etrafına göz gezdirdi. Tanıdık hiçbir yüz görmemenin verdiği üzüntüyle omuzları çökmüştü. Bugün annesi de babası da onu okuldan almaya gelmemişlerdi. Bu çok sık yaşanan bir durum değildi. Sadece annesinin ve babasının işi olduğu zamanlar olan bir durumdu. Babası muhtemelen daha işten
vücut benim,ben de düşüncelerimi istediğim gibi saklarım, oyunumu oynarım.
Hayata tutunmak, anlatılması zor bir şey. insan ne yıkımlar yaşıyor ama öyle ya da böyle devam ediyorsun yola. Yürürken sağ kolun düşüyor, sonra sol gözün. Düşenleri yerden toplayıp idareten yerine takarak ilerliyorsun bir şekilde. Artık o gözü ters mi taktın, sadece iç organlarını mı görüyorsun fark etmiyor. Dıştan bir bütün halindesin ya... En zarar gören şey, umut edebilme yetin oluyor. Her seferinde bir parça daha kapıyorsun kendini. Keşke vücutlarımız olmasaydı ve ortada ruhlar şeklinde gezebilseydik.Vücutlarımız ruhumuzu saklayabilmemiz için ideal bir kılıf sadece. Ruhun belki onun boynuna sarılmak, kucağına oturup, küçücük kalmak istiyor ama yüzünde bir mimik bile kıpırdamıyor. Oyunculuğun bir meslek olması ne kadar manidar.
Sayfa 210Kitabı okudu
Hasan-ı Basrî (r.a.): «İlmi öyle bir şekilde isteyiniz ki, ibâdete mâni olmaya ve ibâdeti de öyle isteyiniz ki, ilme mâni olmaya!»> demiştir. Bu böyle olunca kula her ikisi de beraber lâzımdır. Şüphesiz ilim, başka şeylere tekaddüm etmede daha daha efdaldır. Çünkü o (ilim) asıl ve rehberdir. Bunun için Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «İlim amelin imâmı, amel ise ilmin tâbii (cemâati) dır.»
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.