Kitabı bir kez daha ama bu sefer elimde defter kalemle okumam gerekiyor. Hatta sanırım gerektiğinde arama yapabilmek, sözü geçen olayların ayrıntılarını öğrenebilmek için internet başında okumalıyım.
Konstantiniyye Oteli'nin açılış davetine katılanlar etrafında gezinen bir kitap. Davet sahiplerini (yani aslında otelin sahipleri), onların sağ kolu Zehra'yı, Zehra'nın sevgilisi Emre'yi tanıyoruz başta. Ardından açılış gecesinde yer alan kimseler geliyor. Her kesimden (tabii zengin çoğu) davetli; hakim, psikiyatr, gazeteci, iş adamı, ihaleler kralı, müteahhit, "imparator"...
Onlara servis yapan garsonlar, otelin güvenlik görevlisinin de hikayelerini okuyoruz.
Araya ölüler de giriyor.
Çok fazla karakter, çok fazla hikaye.
Ama asla Elif Şafak'ın Baba ve Piç kitabında hissettiğim bulantı ve dahi bunaltıyı hissetmedim.
Hikayelerin çoğu birbirinden bağımsız ve hepsi de çok sürükleyici. Tarihe dair, Edebiyata dair çok şey var. Ama ders verir gibi değil; "Benim dediklerim doğrudur! Ben en iyisini bilirim" gibi değil. Zülfü Livaneli resmen "Eğer ilgini çektiyse bir araştır" deyip, bir de göz kırpmış.
Ben çok beğendim. Tavsiye ederim.