Devrimci bir rejim, var olduğu andan itibaren hangi amacı hedeflerse hedeflesin ya da hangi düşünceden esinlenirse esinlensin, somut olarak, tek ve aynı şeydir: devrimci bir rejim. Oysa, devrimci bir rejim, savaşçı bir diktatörlüğün ya da daha açık deyişle askerî ve zorba bir rejimin dengidir, çünkü toplumun bir bölümü tarafından tüm topluma dayatılmıştır. İktidarı devrimle ele geçiren kesimden söz ediyorum... Sonuç? Evet, bu rejime uyum sağlayanlar –ki bu, somut ve dolaysız biçimde, askerî ve zorba bir rejimden başka bir şey değildir; aynı zamanda askerî ve zorba bir rejime de uyum sağlarlar. Başka deyişle devrimcilere esin kaynağı olan düşünce, amaçladıkları hedef, toplumsal gerçeklikten bütünüyle silinmiştir, bunun yerini tamamen savaşçı bir olgu almıştır. Sonuç olarak, askerî bir diktatörlükten elde edilen –ve bu diktatörlük ne kadar uzun sürerse sonuç da o kadar açık olacaktır–, diktatörlük tarzında savaşçı bir toplumdur, yani askerî bir despotizmdir. Bu hep böyle olmuştur, başka türlü de olamaz. Tarih bilgim çok güçlü değil, ama bildiklerim söylediklerimi doğruluyor; tersi de mümkün değil. Roma’daki politik kargaşanın sonucu ne oldu? Roma İmparatorluğu ve askerî despotizmi. Fransız Devrimi’nden çıkan sonuç ne? Napoléon ve askerî despotizmi. Rus Devrimi’nden ne çıkacak göreceksiniz... Özgür toplumun doğumunu onyıllarca geciktirecek bir şey... Zaten, okuma yazması olmayan ve mistik bir halktan ne beklenir ki?
Zamanda bir ilk anı olsa bile "hiçlikten geldiğini" söylemek yanlış olur. Bu ifade zihnimizde "hiçlik" denen bir varlık durumunun olduğu ve bunun evrene dönüştüğü gibi bir izlenim bırakır. Bu yanlış bir düşüncedir; "hiçlik". diye bir varlık durumu yoktur ve zamanın başlangıcını önceleyen bir "dönüşüm" olamaz. Evrenin bir başlangıci varsa bu sorun bağlamında yalnızca kendisinden önce hiçbir anın olmadığı bir anın var olduğundan bahsedilebilir.
Sayfa 224 - Alfa | BilimKitabı okudu
Reklam
Yürüyorlardı. Her biri kafasında ayrı düşünceler, düşünceden çok duygular, duygudan çok durumlar, durumdan çok bir boşluğun yoğunluğunu taşıyarak.
Sayfa 101
Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü
" İnsan resimlerin belli bir anı temsil ettiği düşüncesine kapılabilir. kuşkusuz yanlış bir düşüncedir bu. Çünkü resimdeki an, fotoğraftaki anın tersine asla resmedildiği gibi varolmamıştır. Öyleyse resim anı temsil ettiği söylenemez. "
Devrimci bir rejim, var olduğu andan itibaren hangi amacı hedeflerse hedeflesin ya da hangi düşünceden esinlenirse esinlensin, somut olarak, tek ve aynı şeydir: devrimci bir rejim.
Alt sosyo-ekonomik kesimlere mensup aileler çocuklarını bilimsel düşünceden kopuk imam Hatip okullarına göndermeye mecbur bırakılırken, orta ve yüksek sosyo-ekonomik kesimlere mensup aileler çocuklarını oldukça pahalı özel okullara göndermek zorunda kalmaktadırlar. Her iki alternatifin de toplumsal yaşam ve demokrasi üzerinde son derece önemli etkileri vardır. Bir taraftan şirket-devlete ve bağlı olduğu ulusal ve uluslararası sermaye şirketlerine hizmet etmek üzere vasıfsız ve itaatkâr bir işçi nüfusu, bir taraftan da yaşadığı dünyanın ve ülkenin gerçeklerinden kopuk, şirket aklı ve sermaye değeri yaratma ilkeleri doğrultusunda çalışacak sözde "nitelikli" bir işçi nüfusu yetiştirilmektedir. Her iki kesim de sorgulama, eleştirel düşünme, araştırma, bilgi edinme ve toplumun genel iyiliğini amaç edinme yeteneklerinden yoksunlaştırılmaktadır. Gençler ve gelecek nesiller, içinde yaşadıkları dünyayı değiştirmek, daha adaletli ve eşitlikçi bir düzen kurmak üzere birlikte hareket etmek, ortaklıklar kurmak ve yeni yollar icat etmek için gerekli olan eğitimi alamamaktadırlar.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
125 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.