Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şeytanla Kısa Bir Diyalogumuz Olmuştur..
~•~ — Ses ver! — Sor vereyim! — Benden ne istiyorsun? — Ruhunu istiyorum! Allah'a bağladığın ruhunu! — Her ân tepemde, beynime çivi üstüne çivi çakıyorsun da yine bir şey başaramıyorsun!.. Bıkmadın mı hâlâ, usanmadın mı? (Duman; bir el şeklini aldı. Tırnakları kol boyu uzamış, üstü damar damar, kara kuru bir el... ) —Bırakır mıyım
sen ve son
Unutmak ne dipsiz bir seydir ki, unutanlara unuttuklarını bile unutturuyor. Unutulmak ne acı bir seydir ki, unutulanin unutulusuna aglayisini kimse hatirlamiyor. Unutustan cikarildik her birimiz, yüzümüz gün yüzüne degeli, tenimiz günese eriseli beri, Unutulmaktan alindik unutmaktan sakindik, Hatiri sayilir olduk, ne var ki, Unutmak yasamak kadar
Reklam
Tisaanah." "Bence..." diye söze başladı. Fazlasıyla ciddiydi, sesi hava-ya karışan buhar kadar kısıktı. "Kim olduğunu unutmadın. Bence hatırladın. Umarım ki bir daha kimse sana aksini söyleme cesaretini gösteremez." Bir avuç gümüş kelebek yutmuş gibiydim. "Biliyorum." dedim sonunda. Sanki önemsizmiş bir şey söylüyormuş gibi konuşmuştum. "Ben harikayım.
Rüya sandım dün gece gördüğümde seni ben Oysa Yıllar geçmişti hiç değişmemişsin sen O bakışların hala çok içten ve derinden Belkide tanımdın gittin selam vermeden ... ... Haklısın yıllar oldu senle görüşmeyeli Belkide beş senedir duymadım o sesini Şimdi sen bi prenses ben ise bi serseri Kızmıyorum hiç sana yanlış anlama beni Çok değiştim be
Hasret ? Gurbet ?
Normalde beni bilirsin, hep ilk sen oku diye sana yazarım yazılarımı. Yani bu durum uzun zamandır böyle. Sen gittiğinden beri, ki gittin mi onu da bilmiyorum. Belki de biliyorum ama kabullenmek istemiyorum. Konduramıyorum. Hani dedim ya "İnsanı ayakta tutan şey ümittir" diye, aynen öyle. Hâlâ bir mesajda acaba senden mi diye bakıyorum. Hâlâ bir seste acaba senin mi diye, hâlâ yolda yürürken "Ulan yok artık yoksa geldi mi ?" diye bakıyorum insanlara. Çünkü bana herkes seni hatırlatıyor. Çok özledim ya aklın şaşar bilsen. Ne diyordum ? Ya da beni boşver sen ne diyordun ? "En son bana düzelince zaten gelicem" demiştin. Düzelmedin mi hâlâ ? Ya da düzelmesen bile hâlâ özlemedin mi beni ? Unutmadın dimi beni ? Ya da kabullenmesi bittiğine. Beni hâlâ "Gelicem" demen ayakta tutuyor. Sen gelicem dedin, ben de beklerim dedim. Haberin olsun, ben hâlâ seni bekliyorum. 5. güne giriş yaptık yarım saat evvel. Şaka gibi. İki gün haber alamasam meraktan 56 defa arayan ben yaptım bunu. Ya da sen mi ? Geçen bir festivale gittim. Orada bile seni aradım biliyor musun, orada bile özledim seni. Her şarkıyı sana bakarak söyledim. Kaldırdım kafamı gökyüzüne deliler gibi haykırdım. Daha çok şey oldu. Mesela ikinci gün çok zordu benim için, anlatmamı ister misin ? "Sen bilirsin, canın nasıl istiyorsa" dediğini duyar gibiyim. Peki madem...
Yaşlı Bir Baba!
Yaşlı Bir Baba, kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş... Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş. Babasının isteğini fark eden oğlu, almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş... Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş... Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde
Reklam
Ne yola geldik, ne yolu terk ettik. İşte şimdi buradayız. Yol bizi bekler. Yol, hiç bitmez Yola devam. Yolu hiç bırakmadık, özgürlük savaşımız hep sürdü. Uğruna ölecek bir fikir bulamadım demişti bir şair. Daha çok şiire ihtiyacımız var, daha çok sevmeye, yolda olmaya… Hey sen, hiçbir zaman umut olmadığını söyleme bana, çünkü umut asla
"Peki ama ona ne olacak? Yani bana? Sonuçta ne olacak?" "Nereden bilebilirim ki? Ben yalnızca bugünü biliyorum. Bugüne dair bildiğim çok şey var. Ama yarın neler olacağını bilemem." "Ama kendini o banyoda bulacak ve oraya nasıl gittiğini bilemeyecek." "Bir odaya girip oraya neden gittiğini hatırlamadığın olmadı mı hiç? Az önce ne yaptığını hiç unutmadın mı? Yaptığın şeyi tamamen unuttuğun ya da yanlış hatırladığın olmadı mı?" "Evet ama ben yarım saat boyunca o hayattaydım." "Öteki sen bunu bilmeyecek. Senin az önce yaptıklarını ve söylediklerini hatırlayacak. Kendisi yapmış ve söylemiş gibi."
Sayfa 60 - Nora-Bayan ElmKitabı okudu
Yaşlı Bir Baba!
Yaşlı Bir Baba! Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş... Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş. Babasının isteğini fark eden oğlu, almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş... Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş... Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde
Bazarov sabahları erken kalkıp iki üç kilometrelik yol katedip oradan çeşitli otlar ve böcekler toplardı. Kendisi amaçsız gezileri sevmezdi. Arada bir de Arkady'i yanına alırdı. Dönüşte aralarında hep tartışma çıkardı. Bir keresinde gecikmişlerdi. Nikolay Petroviç onları karşılamak için bahçeye çıkmıştı. Kameriyenin bulunduğu yere yaklaştığında
Reklam
Yolumu kaybetmişim eminim. Herkese, her şeye güvenip bir yola çıkmış, sonrasında yolda kaybolmuşum ben. Şimdi vardım farkına. Keşke inanmasaydım yanındayım diyenlerde. Keşke aynaya bakarak en güzel dostuma sarılsaydım. Yaşarken ölümü özlettiler onlar bana. Yanındayım diyip yarı yolda bıraktılar beni. Bir hapse mahkum ettiler beni. Gözyaşlarımı
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.