Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiç kimse, bir şimşek aydınlığı gördükçe Pervin'in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını döşemelere vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhûldür, bunu yalnız biz, bu haileyi en yakından, bu haileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz biliyoruz.
Sayfa 302Kitabı okudu
Hiç kimse, bir şimşek aydınlığı gördükçe Pervin’in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını döşemelere vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhûldür, bunu yalnız biz, bu hâileyi en yakından, bu hâileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz biliyoruz.
Sayfa 320Kitabı okudu
Reklam
Suretlerin karanlıktan sıyrıldığı anı görebilmek için şimşeğin parıldamasını bekleyen bir adamın, karanlığa dönmeyecek bir aydınlığı teklif eden bir adama karşı koymaya çalışması, hakikati ancak şimşek ziyasında gören bir adamın hakikat yoksunluğundan başka neyle îzah edilebilirdi ki?
Sayfa 6 - Litera YayıncılıkKitabı okudu
"Zaman Kırıntıları Biz, zaman kırıntıları, Zaman sinekleri, Tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar Ve lüzumsuz görenler artık Bu aydınlıkta kendi gölgelerini!
Sayfa 73
Şimşek
“Hiç kimse bir Şimşek aydınlığı gördükçe Pervin’in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını taşlara vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhuldür, bunu yalnız biz, bu haileyi(faciayı) en yakından, bu hâileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz [Yani Bu Romanı Okuyanlar] biliyoruz.”
Sayfa 320 - Ötüken yayınlarıKitabı okudu
Şeytan bir kere kalbe yerleşip iman nûruna kara çalmayı, leke düşürmeyi başardığında, zihninize yerleşip orada hükümran olduğunda, artık sizin için bedihî olan dahi şüpheli hâle gelebilir, müsellem ve zâhir olan da muğlak görülebilir. Siz artık nazarî ihtimalleri vakıaya uyarlar, matematiksel olasılıkların peşinden koşar, güneşin ziyasıyla inceleme yapar fakat “bu güneş bir rüya olabilir” diye meydan yerine çıkarsınız hem de büyük bir özgüvenle. Çünkü şeytan perdedir, kâfir ise perdelenen. O, bedihî olanı da zâhir, mutlak, müsellem ve müşahhas olanı da perdeler. Siz, her şey size apaçık malummuş gibi konuşur fakat bakar kör olarak önünüzü dahi göremezsiniz. Şimşek çaktığında onun aydınlığında yürür, o sûni aydınlığı hakikat nûru diye kabullenirsiniz. İşte bu itibarla iman; Cenab-ı Hakk’ın, şeytanı kendinden uzak tutmak için niyaz eden kulunu muhafaza ederek, onu şeytanî perdelerinden azade kılmasıdır. Zâhir olan Rabbi meçhul zannedecek kadar perdelenen ise sığınacak bir Rab göremediği için niyaz da etmeyecek, perde perde üstüne debelenecektir. Hazin ama hakikat budur dostlar..
Melikşah Sezen
Melikşah Sezen
107 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.