Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Füruğ, kendisini ve şiirini anlamadığı için sitem dolu mektuplar bıraktığı kocası perviz’e gönderdiği bir mektubunda, “…yaşamın gülünç alışkanlıklarına bağımlı olmak ve duvarlara boyun eğmek doğaya aykırıdır…” diyerek kadınların görevi sayılan adanmışlıkları, sorumlulukları, evlere kapatan duvarları, bakamadıkları pencereleri eleştiriyordu. çünkü füruğ, bunların, kadınları çürüttüğünü düşünüyordu ve en çok da bundan korkuyordu: “…su gibi çukurunda kuruyabilir insan…”
Siz doğduğu coğrafyaya kızan bir kuş gördünüz mü? Siz sürekli yatağına söylenen bir nehir gördünüz mü ? Siz hiç düştüğü toprağa küsen bir bitki gördünüz mü ? Varoluş coğrafyasına sitem etmez. O şartlara göre kendini geliştirir. Rağmencilik hal ve şartta kendini gerçekleştirme sanatıdır . Karın üstüne düşünce kardelen çiçeği çıkabilirsiniz . Çölün ortasına düşünce , kaktüs olup hayatta kalabilirsiniz. Okyanusun dibine düşseniz , yosun olup büyüyebilirsiniz. İçiniz rağmen ruhla doluysa , kollarımızı açıp kükrersiniz: “ Hayat bildiğin gibi gel, her halinle yaşarım seni!” • Mümin Sekman
Reklam
Kimi memnun etmeye çalışsam, diğeri sitem ediyordu. Bende yoruldum, Savcı Bey. Kalbimi ötelemekten ve geçmişin tekrarlanması korkusundan, gerçekten çok yoruldum. İstediğin aşk, bir düşün gerçek olması kadar imkânsız...
Ephesus yayınları
"Sitem etmek, paylamak zor değildir; ama yanlış yapan bir insana kalbini kırmadan, onu yüreklendirecek, ona güç verecek canlandıracak bir şeyler söylemektir asıl zor olan."
Sayfa 105 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Tanrı'ya sitem
“Ulu Tanrım,” diye mırıldandı, “ne yapmalı? Yardım et, bir şeyler söyle bana! Sana her gün raporumu veriyo­ rum, köyün ne hale geldiğini biliyorsun. Yiyecek şeyimiz kalmadı, her geçen gün eriyoruz; her geçen gün askerler­ den biri kaçıp dağdakilere katılıyor. Aforoz edilen oğ­lum, Kızıl Takkelilerin komutanı, Kartaltepesi’nden bize her gün haber yolluyor; ‘Teslim olun! Teslim olun! Yoksa vay halinize!’ Ne yapmalıyız? Ne yapmalıyım? Az önce Areti’nin sana sövdüğünü duydun, gerçekten dayanacak halimiz kalmadı. Açhktan ölen çocukları nasıl kurtarma­ lı? Bana bir öğüt ver Ulu Tanrım. Köyü yakılıp yıkılmak­tan kurtarmak için dağdaki partizanlara mı teslim ede­yim? Ya da kollarımı kavuşturup merhametini mi bekle­ yim? Ne yazık ki insanız Ulu Tanrım, bekleyemeyiz. Merhametin gecikiyor. Genellikle de bizi ölümden son­ra, öteki dünyada gelip buluyor ama ben, merhametini yeryüzünde göstermeni istiyorum.” Bir an sustu. “Ne olursa olsun,” diye ekledi yüksek sesle, “merhametini yeryüzünde göstermelisin!”
Sana sitem etmeyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.
Reklam
Babam mı? O yine haklı… Ne kadar sitem etsemde sinirlensemde, değişmeyen bir gerçek var; Babalar her zaman haklıdır…
Sessizce sitem etmek gücüne sahip olanlar bunun sözlerden daha etkili bir yol olduğunu bilir. Gözlerin sesinde öyle tonlar vardır ki, dilde bulunmaz. Derin duyguların hem görkemi hem de ıstırabı, ses yoluna sapmayışındandır. Thomas Hardy- Çılgın Kalabalıktan Uzak
Gül ile sohbet
Seyrettim çehreni binbir hayret ile gül Düştüm bu kuyuya son bir gayret ile gül Ne adım atmak mümkün ne geri dönmek bu yolda Etme sitem girdik bir anlık cür'et ile gül
İnsan suçlamak istedikten sonra her şeyi suçlayabilir. Şartları suçlar, kaderi suçlar, yaptıkları için kendisini, yapamadıkları için karşıdakini ve bu kompozisyonu dizayn ettiği için Tanrı'yı. Tatlı ama zararlı bir alışkanlıktır suçlamak, bir kez başlandı mı önü alınamayan. Bizim hikayemizin ilk çeyreği, onu suçlayıp durmamla geçti. Durup durup neden diye soruyordum kendime. Neden? Beni neden sevmiyor? Sevmiyor madem, neden çekip gitmiyor? Bütün bu bir araya gelememeler yan yana olamamalar neden? Kafamın içinde milyon tane nedenle, çok geceyi sabah ettim gözümü bile yummadan... Derken, onun bu halini kabullenip, zehirli "neden" sorularını kendime yöneltmeye başladım. Sen neden bırakıp gitmiyorsun peki? Değer mi bütün bunlara? Neydi ki onda olup da başka hiç kimsede bulamadığın, seni görünmez zincirlerle kendine bağlayan şey? En az birinci çeyrektekiler kadar yıpratıcı bir sürü "neden namlusunu" dayayıp kafama, elimde şarap şişesi, çok sabahladım kenar mahalle parklarında, hiçbirinizin haberi olmadan... Sonra ikimizle de uğraşmaktan yorulup, kadere yönelttim bütün öfkemi. Cevapsız "neden"lerimi bira kutularına sokuşturup gökyüzüne fırlattım aylar boyunca. Küstüm, sitem ettim, küfrettim gecelerce. Allah affetsin...
Reklam
Umudun üşüyor ellerimde...Ve düşüyor gözlerimden bir bir hatıraların...Kırık kalbimin orta yerinde dünden kalma bir yangın...İçimden bir çığlık kopuyor,sana sitem dolu yalvarışlarımla birlikte...Korkuyorum yar...Senden gitgide uzaklaşıyorum...Korkuyorum yar...Sensizliğe günden güne alışıyor,sonunu kestiremediğim bir kıyamete
327 syf.
10/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
HASİP SARIGÖZ ÖTÜKEN'E YOLCULUK Yazarımız
Hasip Sarıgöz
Hasip Sarıgöz
kaleminden özenle yazılmış @ss_yayinlari tarafından çıkan #ötükeneyolculuk kitabı ile geldim. Yazarımız Hasip Sarıgöz ile Ata yurdumuz ötüken doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. İstanbuldan bindiğimiz uçak bizi Ulanbatur indi ve bizi Cengiz han karşıladı çünkü havalimanın adı
Köklerden Göklere Ötüken’e Yolculuk
Köklerden Göklere Ötüken’e YolculukHasip Sarıgöz · S.S International Publishing · 20239 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.