Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gülüşü bebek kokan adam, hoşçakal diyen kimse hoşçakalamaz, hoşçakal yok bugün, bugün veda yok, bugün aşk var yine yanına özlem eklendi sadece. Sesine soluğuna hasret bırakma, bir fotoğrafına bile hasret bırakma, ara mutlaka, 7/24 açık şimdiden telefonumun sesi, öldürme beni buralarda, seni çok seviyorum be, geçer diyorlar ama biliyorum geçmeyecek. Ve sana söz, tüm sözlerimi tutacağım.
Gülücük, öpücük, karardı, sarardı (ses olayları)
GÜLÜCÜK Bu kelimede hangi ses olayı var? Önce ekine ve köküne ayıralım. Gül-ü-cük diye mi ayıracağız? Eyleme küçültme eki getirilir mi? Örneği yok bunun. Olmadı bu. Azıcık, daracık gibi örneklerde kelimenin kökü isim. Gülücük kelimesinin kökü eylemdir. Haydi, tekrar düşünelim. Gül - ü (ş) - cük şeklinde olabilir mi? Kelimeye -üş eki (isim-fiil) getirilmiş. Sonra küçültme eki gelmiş. Dolayısıyla -ş ünsüzü düşmüş. Burada ünsüz düşmesi örneği vardır. ÖPÜCÜK Üstteki "gülücük" örneğinde olduğu gibi bu kelimede de ünsüz düşmesi vardır. Öp-üş-cük şeklinde ekine ve köküne ayırırsak yine -ş ünsüzünün düştüğü gözüküyor. SARARDI Bu kelimede hangi ses olayı var? Sarı bir renk adı. Kökü sarıdır. Ekine ve köküne ayıralım. Sarı-ar-dı şeklinde olur. Renk adı yapım eki alıyor ve isimden fiil yapılıyor. Türetilirken ünlü düşmesi söz konusudur. (-a ünlüsü düşmüş) KARARDI Üstteki "sarardı" örneğinde olduğu gibi bu kelimede de türetme sırasında ünlü düşmesi vardır. Kara-ar-dı şeklinde ekine ve köküne ayırırız. Üstteki örnekle aynı şekilde -a ünlüsü düşmüş.
Reklam
Bir şey var adını koyamadığım, kırılmaktan öte, parçalanmak gibi. Toplamaya çalıştıkça, dağılıyor. Dağılıyorum, bir şeyler var, halledemiyorum...
Turgut Uyar
Turgut Uyar
21.04.2024
Ellerim buz kesmiş gibi soğuk, sanki dokunsa hissedemezsin, sanki dokunmaktan çekinirsin. Zaman, sanki koşuyor, hiç durmadan ilerliyor, bir anı bile es geçmeden. Vakit ise dar geliyor, yetmiyor, sığamıyorsun içine. İsmin gizli, sanki yüreğimin en derin köşelerine saklı, sadece benim bilip hissettiğim bir sır gibi. Gözlerim yine göğe dönük, hisli hisli bakıyorum. İçimde fırtınalar kopsa da dışarıya hiçbir şey yansımıyor gibi. Yaralarımı dikerken dikişler tutmuyor, sanki her bir dikişten damla damla seni kaybediyorum. Kara bulutlar gökyüzünü kaplamış, her yer gri, her yer sisli. Sırlanmış yıldızlarım var, içimde parlayan ama kimseye gösteremediğim. Yollar ıslak, sokak sokak seni arıyorum. Ama bulunmuyorsun, sanki bulunmak istemiyorsun. Gözlerim nemli, istesem de gizleyemem içimdeki fırtınayı. Gel desem yine gelmezsin, her seferinde kalbim biraz daha kırılır. Bilirim ki, sen de beni istiyorsun ama ayaklarına söz geçiremezsin. Kırk hüznün kırkını yaşadım, arttı yüzümdeki çizgiler, döküldü saçlarım. Otuzumda yaşlandım, her yaşamış olduğum acıyla birlikte. Bilemem, zaman tekrar getirir mi bizi yan yana? Hasretin ateşi her an içimi yakıyor, yanan bir ateş gibi. Ya öldür beni bu hasretle ya da yaşat, ama ortada bırakma beni. Seni heba etmedim, sevdamı korudum. İplere boncuklar dizdim, her birine senin yüzünü çizdim. Yokluğunu yaşadım, çektiğim acıları hiç bitmedi. Öldüm ve öldüğümü hissettim, ama sonra dirildim ve yeniden hayata tutundum.
Az önceki iletim bana şu sözü hatırlattı böyle bir söz var mı ben mi yazdım hatırlamıyorum ama "edepli edebinden susar, edepsiz zaferi sanar"
"Birçok zaman sevginiz, gururunuzdan ağır basabilir. Bu bir anlamda kendinden vermektir de. Lakin bazen düşünürsünüz ve oldukça üzülürsünüz. Siz birisini epey derinden ve hayli yüksek bir minvalden sevebilirsiniz. Ve bu surette oldukça çetin bir şekilde reddedilebilirsiniz. Reddene göre; belki sevdiğinden fakat kızgınlığından, kırgınlığından yahut hayal kırıklığından istenmeyebilirsiniz. Ya da belki aşikâre bir biçimde size bir başkasının varlığından söz edilebilir. Denilebilir ki birlikte olunan biri var. İşte böyle bir ahvalde siz ne yapabilirsiniz ki? Alacağınız herhangi bir aksiyonda bilakis ona veya kendinize kuvvetli bir usulde hâkirâne davranmış olmaz mısınız? Bilahare zamanın şartlarında yapabileceğiniz yegane şey, kendi yolunuzda ilerlemek ve sevginizi yalnızca içinizde taşımak olmaz mı?" (Jack Brighty'den)
Reklam
Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... *İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: Son sözün nedir? Der ki: Ben Allah'a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur.
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep ... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık ... Ve zehir-zıkkım cigaram. Gene bir cehennem var yastığımda, Gel artık
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Pelerin giymiş cüce gibi...”bir söz vardı , shaskerpear dı galiba hatırlayan arkadaş var mı acaba?
Reklam
Bu gemi seni yükünle beraber alır Teslim ol depoda sanada yer kalır Rızık telaşıyla insan nereye varır SABIRdan TEVEKKÜLe geçilmezse Bugün var ise HAK kerimdir yarına Bizde o gemideyiz söyle bunu yârına Kul olamazsın gafil bakarsan vârına ŞÜKÜRden derin FİKİR türetilmezse Söz ağızdan çıkmasın diye dişler engel Düşünsene mide niye vücuda pergel Halkada yer var ölmezsen bir daha gel ZİKİR kalb ile derinden birleşmezse
ama sen yoksun artık gittiğin günden beri karardı dünyam söz geçmeyen bir kalbim var artık artık çamur yağıyor gökten ve ıslanıyorum afrikadan gelen toz yakıyor ciğerlerimi nefes alamıyorum içimi yeşerten gülüşün yok artık pesimisti dizginleyen saçların yok artık yüzümü hatırlatan yüzün yok artık gözlerin kalır mı onlar da gitti ne sen kaldın ne de hayalin ne dervişler kaldı ne masum çocuklar kelebeğin ömrü kadar artık iyi günlerim isyankar tavrım bu başımı yiyecek dön artık korkuyorum
Murat Adatepe

Murat Adatepe

@madatepee
·
24 Nisan 01:21
ne kadar masumdum oysa severken seni gülüşünle dolardı yüreğime dünya sahil kenarında kulak tırmalarken vapur düdüğü hınca hınç insanlar savrulurken meydana dalgınlıktan atlayınca yola yediğimde en okkalı küfrü bir saçak altında sağanaktan saklanırken yalnız seni düşünürdüm hep hayaline tutunurdum ve hep iyi bir insan olurdum çocuk sevindirir hayvan başı okşardım kalbim pîrüpak olurdu seni severken yüzümde bir nur hatrımı sorardı dervişler
Asrın Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır. Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır. Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca, Kürsî-i liyakat pezevenk, puşt olanındır! Neyzen Tevfik
"İlk standında yanındaydım, son standına kadar yanında olacağım, söz. 🤞" Bugün Kıvanç Bebek için ilk stant açıldı... Kıvanç henüz iki aylık bir bebek. Sma tip1 hastası. 4 yaşında sağlıklı bir ablası var. Ve farklı yaş gruplarından gönüllü ablaları, abileri... Ben de onlardan biriyim. Amacımız 4 ay içinde tedavisi için gerekli ilacı alabileceği meblağı toplamak. Bu ilaç dünyanın en pahalı ilacı. Şuan 2 milyon dolar civarı... Daha önce bu ülke yüzlerce bebeğine bu ilacı alacak kadar gönlünü bağışladı. Yine yapar. Yine yaparız. Lütfen Kıvanç'ın elini tutup, yanımızda yürüyün... 🙏
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.