Önemsiz faaliyetlerle vaktini harcayanlar geçtikleri yolda bir iz bırakacak hiçbir iş yapmamış olanlar arkalarına baktıklarında tek bir şey hissederler sonunda başarıya ulaşmış hiçbir çabanın anısıy'la dolduramadıkları yıllar bomboş görünür Geçmiş hayat bilinçli bir hiçe indirgenir ve sanki yaşanan herşeyin beyhude bir rüya hissine uyandırır geçmişin bir rüya olduğu hissine daha da kötüsü şimdiki zamanın bir hayal olduğu duygusu ekler Ancak mutlak tembellik nadirdir ve dedikleri gibi şeytan yapacak işi olmayanlara meşgale bulmak için çabalar .
Anlatılana göre güller ülkesinde her cinsten, her kokudan, her renkten güller bulunurdu. Güllerin sultanı bir gün hiç eşi menendi olmayan bir gül yeşersin istedi gülistanda. Bütün güllere ferman buyurdu ki "En güzel yanlarınızdan birer parça himmet edin." Güllerden kimisi kokusundan bir parça verdi, kimisi renginden bir damla verdi. Kimisi getirip yaprağından sundu, kimi de toprağından. Hep birlikte toprağa gömdüler getirdiklerini. Zaman geçip de bahar sultanı güz sultanını alt edince, yani ki bahar gelince hepsi heyecanla beklemeye koyuldu bu yeni açacak goncayı. Bir gün yeşil dalın ucundan tomurcuk baş verdi. Hepsi heyecanla yanaştı güllerin. Öyle bir güzeldi ki, yapraklarının renginin adı dahi yoktu. Böyle bir renk daha görülmemişti gülistanda. Kokusu bir kayıp rayiha... Göreni mest ediyor ama kimse bu mestliğin adını bilmiyordu. Tek bir gonca açmıştı fidandan. Tek ve eşsizdi. Öyle güzeldi ki gülistanı uzaktan seyreden bülbül o dakika uçurdu gönlünü kanatsız. Toprağa düşüp çırpınan bir aklı vardı şimdi. Derler ki; bu eşsiz güldür bülbülün gönlünü asıl çalan. Ondan sonraki bütün güller ondan mukallit girmişlerdir gülistana.
Reklam
Korkunç bir dünyanın korkulu bir evresinde yaşıyoruz, gözlerimize bakan insanlar korkuyor, korkuyoruz. Konuşmaktan korkuyoruz, elimizdekileri kaybetmekten, görüşlerimizi söylemekten, harekete geçip iyi şeyler yapmaktan korkuyoruz. Korkularımızı yenip, gücümüzü birleştiremeyecek kadar sefil varlıklarız artık. Boy boy dikilen apartmanlar gibiyiz artık. Yan yana, dimdik, ama birbirimizi bütünleyemiyoruz, kucaklayamıyoruz. Sorun da burada başlıyor, yaşadığımız yeri değiştirmek, güzelleştirmek, insanları anlamak, konuşmak, empati kurmak yerine, yaşadığımız yerden kaçıyoruz. O içteki korku yüzünden her şeyden uzaklaşıyoruz. Sevgiden, sevgiye adanmış her şeyden. Hem daha önemli sorunlarımız var artık, çok para kazanma, daha iyi yerlere gelme, ezerek yükselme, düşünmeyerek üste çıkma, çevremizdekileri unutma. Herkes kendi uğraşısının çemberinde. Eskiden aynı çember içinde gibiydik, şimdi zaman geçtikçe çember hem daralıyor, hem de insanlar kendi çemberini oluşturuyor. Birlikten güçlük doğmuyor artık, tek olan kendini daha güçlü ilan etmek istiyor. Saltanat savaşları, koltuk kavgaları ve menfaatçilik tüm insani değerleri sildi. Şimdi ruhu yorgun insanlar olduk, sistemin meşhur köleleriyiz. Nefretimizi, hırsımızı, çılgın egomuzu tutabilene aşkolsun! * * * Küçükken çok derin bir çukur bulup içine girdiğimde dünyanın öbür tarafına çıkacağımı sanırdım... Bulutların üstünde bir şehir olduğuna inanırdım, oraya gitmek için planlar kurardım, babamın her şeyi alabileceğini sanırdım, paramızın bitmeyeceğini sanırdım, öyle değilmiş ama... Hiçbiri öyle değilmiş. Çocukluk işte...
Bazen uyumak istersin.. Tatilin keyfi olur, sürersin.. O hiç bana uğramıyor. Bir gün, uyuyacağım. Bugünlerde tek hayalini kurduğum şey bu. Bu bir nimet. Öyle demeyin:) Bundan sonra daha da nimet olur artık. Arık açılır, otlar temizlenir. Baharın edebiyatı güzeldir tabi. Ama bizde her yeri ot sardı hadi bir temizlik. Temizlik, sadece ev midir ki, bizim köyde, avludur da, hatta sana ait yol bile temizlenir. Temizlemezsen yüzüne cemkirir herkes. Pis damgası yersin:)) Sahiplenmek, olduğun yeri önce temizlikle başlar kabul edin. İnsan sahiplenmeyince düzeltmez, yoluna koymaz, adam etmez. İyice uzayan otlar yeşilken dokunulmaz, yolunmaz, incitilmez. Yazın sararıp, solucak belli sıcaktan, onları temizleriz. Dikenler falan. Aman çocuklar incinmesin, hayvanlar. Fidanlar dikilir. Her sene yeri hazırlanır bir ağacın. Hangisi eksik mesela bu sene zeytin diktik. Yoktu. Kuşlar yer duacımız olur denir. Onun ne canı var sanki. Köylü evet cahildir, ama köylü bir de böyledir. Emek verilir, cümle mahluk düşünülür. Ekmeği kediler yesin diye minik minik doğrar babam. Sütü önce onlara verir. Kedilerime dokunmayın der. Her canlının bir yeri vardır. Yok olunca, nerde diye ararsın. Ararım, babam kedilere verdin mi yemeğini, Aman unutma sakın onları kızım der. Unutmam bende. Merhamet en yakışan şeydir insana. Bu önce ailede öğrenilir. Yaşayarak, ezberleyerek değil. Bir uyusam hayali, yine gelecek haftaya kaldı. Olsun:d
Sana kırılmayı bıraktım artık Senden beklentilerimi azalttım desem daha doğru olur aslında çünkü anlaşılmayı bekledikçe daha çok kırıldığımı fark ettim üstelik bu durumun üzdüğü tek kişi de bendim. Sevginin acı veriyor olması sencede çok saçma değil mi? Sonuçta hiç kimse mutsuz olmak için sevmezdi kimseyi... Önce yüzünü uzak tuttun benden zamanla sesini... Sevginden söz etmiyorum o hiç olmadı zaten. En sonunda koca bir buza çevirdin yüreğimi. O kadar yalnız bıraktın ki beni hayatımdaki en büyük fazlalığın sen olduğunu fark ettim. Çok üzüldüm, çok ağladım ama iyiki gelmedin. Çünkü sen bana en büyük iyiliği gelmemekle yaptın. Artık dilediğin yerde olabilirsin. Benim yüreğim bir daha ısınmaz sana...
Sana Dönüyorum
youtu.be/cCjf4KitmFY?si=... Melanie C I turn to You "Dünya anlayabileceğimden daha karanlık olduğunda Hiçbir şey planladığım gibi gitmediğinde Gökyüzü griye döndüğünde ve görünürde bir son olmadığında Yalnız geceler boyunca uyuyamadığımda Sana dönüyorum Güneşe doğru eğilen bir çiçek gibi Sana dönüyorum Çünkü bir tek sen varsın Tepe taklak olduğumda beni kim döndürebilir Sana dönüyorum" ❤️"Dönüş de Allah'adır. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır ve dönüş yalnızca O'nadır."❤️
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.