AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF
Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Şu an bu kitap yüzünden ağlamak istiyorum.
Selamlar, sevgili okurlar;
O kadar fena bir hâldeyim ki, ağlayamıyorum bile. Keşke ağlayabilecek kadar daha az üzülseydim ama bu kitap, bana sonlarında yaşattığı şokla bu dramı yaşattı.
Kitabın konusunu zaten arka kapakta okuyup anlarsınız. Çocukluğundan beri hep karşılaştırılmış olan ve Nor’un aldığı
BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
...neyin var benim sevgilim derdim ona ellerin buz gibi rengin birdenbire soldu unut bütün bunları insanlarla gerçekleştirmek istediğin bütün hayallerini bana söyle bütün bunları seni dinlemek istiyorum o kadar çok yarım kalmış yaşantı birikti ki canım Günseli onların hepsini anlatsam kaldığım yerden yaşamağa kalksam benden kaçarsın hayır
Odanın kapısı açılınca hissettiğin tatlı heyecan.O odaya girene kadarki iki saniyede kurduğun yanına uzanıp seni öpmesi hayali.Odaya girişiyle getirdiği buram buram içki kokusu.Sormadan alıp durduğu şarj aleti.Yatağımın yanındaki telefon tutacağı.Onları almaya gelmiş yine.Git diyemiyorum.Yüzünde bir gülümseme var ama bana değil,arkadaşlarıyla
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Damla hastalığının en şiddetli ağrılarını çekerken “ey acı, bana ne kadar işkence çektirsen de, senin kötü bir şey olduğunu asla söylemiyeceğim” diye haykıran Stoalı’ya gülünebilir, ama o yine de haklıdır. Onun duyduğu, fena bir şeydi; haykırışı da bunu gösterir. Ama bunun, kişiliğine bir kötülük getireceğini kabul etmesi için bir nedeni yoktu. Çünkü acı, onun kişi olarak değerini hiç azaltmaz, yalnızca durumunun değerini azaltır. Bilincinde olacağı tek yalan, cesaretine bir darbe olurdu; ama bu acının, haksız bir eyleminden, dolayısıyla suçluluğundan ötürü başına gelmediğinin bilincinde olunca, acı yalnızca cesaretinin artması için bir vesile olmuştur.
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
HİKÂYE HIRSIZI/ JEAN HANFF KORELITZ
“O bir yazardı.
Büyük bir yazar.
Amacı buydu, ne olursa olsun “
Bir yazar olduğunuzu ve ilk kitabınızla hatırı sayılır bir satış elde ettiğinizi düşünün. Sonra hemen ikinci kitabınızı da piyasaya sürdünüz. Ama o ne ikinci kitabınız tutmadı. Tabiri caizse tam bir fiyasko, doğru düzgün alan da yok. Yine de
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir.
_Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.
_Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Hacc tecrübesi bana neler öğretti.
Kişi hacca giderken kendi kendine "hacc ne demektir diye sormalı ve haccın Allah'a doğru yükselmesi olduğunu bilmelidir." Hacc ibadeti pek çok şeylerin aynı anda gösterisidir.
Gösteride Allah, sahnenin yöneticisidir. Adem, İbrahim, Hacer ve şeytan başlıca karakterleridir. Sahneler Mescid'ûl
"Bak," dedi. "Şu ruh doktoru işi, bir süre önce böyle demiştin, insanların sandığı gibi bir şey değil. Seninle birlikte senin zihninin dünyasına girdiğimde -hatta sen kendi başına girdiğinde bile- bulduğumuz şeyler sözüm ona gerçek dünyadan çok da farklı olmuyor. Hasta her türlü kuruntuyu, saçmalığı ve tuhaf deneyimlerini getirdiği için başta öyle görünüyor. Ama herkes bu tür bir dünyada yaşar. Eskilerden biri 'gerçek kurgudan daha şaşırtıcıdır' sözünü bunun için söylemiş.
"Gittiğimiz her yerde, yaptığımız her işte etrafımız sembollerle sarılıdır, o kadar bilindik şeylerdir ki bunlar bunlara bakmayız bile, baksak bile görmeyiz. Biri sana sokakta on metre öteye yürüdüğü sırada gördüklerini ve düşündüklerini anlatacak olsa, kafanda dünyaya dair hiç aklına gelmeyecek kadar çarpık, bulanık ve eksik bir resim oluşur. Üstelik insan böyle bir yere gelmedikçe etrafındakilere hiç dikkat etmez. Kişinin geçmiş olaylara bakması önemli değildir; asıl önemli olan eskisinden çok daha net bir görüşe sahip olmasıdır, bunun da tek nedeni ilk kez caba göstermesidir.