BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
...neyin var benim sevgilim derdim ona ellerin buz gibi rengin birdenbire soldu unut bütün bunları insanlarla gerçekleştirmek istediğin bütün hayallerini bana söyle bütün bunları seni dinlemek istiyorum o kadar çok yarım kalmış yaşantı birikti ki canım Günseli onların hepsini anlatsam kaldığım yerden yaşamağa kalksam benden kaçarsın hayır
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Damla hastalığının en şiddetli ağrılarını çekerken “ey acı, bana ne kadar işkence çektirsen de, senin kötü bir şey olduğunu asla söylemiyeceğim” diye haykıran Stoalı’ya gülünebilir, ama o yine de haklıdır. Onun duyduğu, fena bir şeydi; haykırışı da bunu gösterir. Ama bunun, kişiliğine bir kötülük getireceğini kabul etmesi için bir nedeni yoktu. Çünkü acı, onun kişi olarak değerini hiç azaltmaz, yalnızca durumunun değerini azaltır. Bilincinde olacağı tek yalan, cesaretine bir darbe olurdu; ama bu acının, haksız bir eyleminden, dolayısıyla suçluluğundan ötürü başına gelmediğinin bilincinde olunca, acı yalnızca cesaretinin artması için bir vesile olmuştur.
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Gerçek kurgudan daha şaşırtıcıdır
"Bak," dedi. "Şu ruh doktoru işi, bir süre önce böyle demiştin, insanların sandığı gibi bir şey değil. Seninle birlikte senin zihninin dünyasına girdiğimde -hatta sen kendi başına girdiğinde bile- bulduğumuz şeyler sözüm ona gerçek dünyadan çok da farklı olmuyor. Hasta her türlü kuruntuyu, saçmalığı ve tuhaf deneyimlerini getirdiği için başta öyle görünüyor. Ama herkes bu tür bir dünyada yaşar. Eskilerden biri 'gerçek kurgudan daha şaşırtıcıdır' sözünü bunun için söylemiş. "Gittiğimiz her yerde, yaptığımız her işte etrafımız sembollerle sarılıdır, o kadar bilindik şeylerdir ki bunlar bunlara bakmayız bile, baksak bile görmeyiz. Biri sana sokakta on metre öteye yürüdüğü sırada gördüklerini ve düşündüklerini anlatacak olsa, kafanda dünyaya dair hiç aklına gelmeyecek kadar çarpık, bulanık ve eksik bir resim oluşur. Üstelik insan böyle bir yere gelmedikçe etrafındakilere hiç dikkat etmez. Kişinin geçmiş olaylara bakması önemli değildir; asıl önemli olan eskisinden çok daha net bir görüşe sahip olmasıdır, bunun da tek nedeni ilk kez caba göstermesidir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Bir gün oğlu bana gelip, "Babam ölmek üzere ve aklıma sizden başka yanında olmasını isteyeceği kimse gelmedi. Sizi çok sever, lütfen benimle gelin. Araba hazır, fazla vaktimiz yok dedi." Onunla gittim. Babasının odasına girdiğinde sessizce bir şeyler mırıldanmakta olduğunu gördüm. Ben de sessizce yanına yaklaştım çünkü ne söylediğini
"Hey Nuri Efendi, aziz ustam, nur içinde yat. O dakikada adamcağızın beni dinlerkenki hâlini görmeliydin. Bu doğrudan doğruya senin zaferindi. Senin cümlelerinden birini dinledikten sonradır ki, Saatçiyan Efendi gözlerini ayakkabılarımdan ayırdı; daha doğrusu bu ayakkabıların tek basına oraya gelmediklerini, bir sahipleri bulunması lazım geldiğini, o biçarenin de bir başı ve bu başta da bir çehrenin mevcut olabileceğini düşündü."
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
KORKULARINIZ - KAYGILARINIZLA YÜZLEŞMEK, ÇAĞRINIZ ÜZERİNDE HAK İDDİA ETMEK
Ben sizin düşmanınız olsaydım, korkularınızı büyütür, aşılamaz görünmelerini sağlar, sizi endişeyle yeterince korkutur ve tüm bunlardan kaçınmak başlıca dürtünüz haline gelene dek uğraşırdım. Kaygıyı sizi sakat bırakmak, felç etmek, kararsız bırakmak için kullanırdım. Böylece olabilecekler karşısında güvenliğe ve aynılığa sarılarak daima savunmada
Sayfa 87 - GDKKitabı okudu
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun. _Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur. _Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç? _20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun. _Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Resim