"Hey Nuri Efendi, aziz ustam, nur içinde yat. O dakikada adamcağızın beni dinlerkenki hâlini görmeliydin. Bu doğrudan doğruya senin zaferindi. Senin cümlelerinden birini dinledikten
sonradır ki, Saatçiyan Efendi gözlerini ayakkabılarımdan ayırdı; daha doğrusu bu ayakkabıların tek basına oraya gelmediklerini, bir sahipleri bulunması lazım geldiğini, o biçarenin de bir başı
ve bu başta da bir çehrenin mevcut olabileceğini düşündü."