Selammm Canımlar
Ramazan ayında her ne kadar okuma hızım düşse de sizlere inanılmaz severek okuduğum bir kitapla geldim. Yazarın kalemini çok merak eden biriydim çünkü çok sevildiğini biliyordum. Millet yanılmamış ciddi anlamda muazzam bir kalemi var. Tanışmak bu kitaba kısmet oldu diyelim. Kitaptaki kurgu geçmiş ve günümüz arasında gidip
"Yari görüp aşk ile baktığımdır" yazısıdır ..
Kısa sayılabilecek bir roman (öykü) için farklı duyguları dolu-dolu anlatan epik bir aşk ve töreler hikayesidir benim için Ağrıdağı efsanesi... Ahmet ve Gülbahar'ın Mahmut han'a karşı verdikleri aşk savaşını hem kazanıp hem de aşklarının aynı savaştan yenik çıkması üzerine bir destan... Dönemin törelerinin ışığı altında bir kır atın, bir tutam saçın nasıl namus demek olduğu sanki safi'nin kavalında çalınır kulaklarımıza hikaye boyunca... Aslında tek bir aşk hikayesi de değil anlatılan.. Gözönünde olan aşk bir mücadeleyi gerektirirken, İkincisi hem sessiz, uzaktan bir aşkı hem de aşkı için bir tutam saç teliyle son verilen bir hayatı anlatır... Ne diyeyim daha fazla... Destansı bir anlatım Abidin Dino resimleri ile başka bir tat sunuyor bizlere... Geriye kalan ana fikir neydi diye sorsam kendime; aşkından yanan birinin sevdiği için her türlü fedakarlığı yapabileceği ve halk tek yürek olduğunda sultanı bile dize getirebileceği... İyi okumalar...
Poor things filminin üstüne cila niyetine okuduğum bu bilimmurgu romanı beni tamamen charlie gordon ile bütünleştirip yeri geldiği zaman bir dahi yeri geldiği zaman iq düzeyi yerlerde sürünen bir moron gibi hissettirdi.Eserin bize bize anlatmak istediği bilinç düzeyiyle mutluluğun ters orantılı olduğu gerçeğini yüzümüze vurdukça keşke mutlu ama deli olsaydım diye iç geçiriyorsunuz zaman zaman...bilimsel çalışmaların sonucu ortaya çıkan ahlaki problemleri,bir delinin zekileştikce etrafını kavrayabilme kaabiliyetinin sonucu değişen ikili ilişkileri ve son olarakta her sanat eserinde olduğu gibi bir tutam ask...muhakkak okuyunuz
Bu kitap vesilesiyle zihinsel engelli insanlara hayatı kolaylastiracak şekilde davranıp onların özel ihtiyaçları ve özel ilgileri olduğunu bilmemiz gerektiğini onlarında en az bizim kadar o saf ve iyilik dolu zihinleriyle yaşamayı hak ettiğini söylemek zorundayım engelli çocuk yoktur ilgiye muhtaç çocuklar vardır
Barışla ve sevgiyle kalın....
Taylor; 26 yaşında bir ikinci sınıf öğretmeni.
Cesur olmadığını düşünen, delicesine cesur, eğlenceli, meraklı ve güzel bir kadın. Bir de gerçek suç podcast'lerini dinlemeye takıntılı. Erkek kardeşi Jude ile geldikleri Cod Burnu'nda güzel bir tatil hayal ederken, kiraladıkları evde buldukları ceset tüm planlarını alt üst eder.
Myles; o
Ağrıdağı Efsanesi- Yaşar Kemal
1970 yılında yayımlanan Ağrı dağı efsanesi, realist bir bakış açısıyla yazılan destansı bir romandır.
Bir aşk destanıdır. Gülbahar ile Ahmet’in aşkını konu alır. Bu aşka karşı çıkan Gülbahar’ın babası Mahmut Han’a karşı verdikleri mücadeleyi anlatır.
“ Eğer edebiyatı keşfetmeseydim, destanlar söyleyen bir halk ozanı olurdum.” der usta yazar,
Bir tutam hayat gerçekleri lütfen.
Ben aslında kitaba inceleme yapma gibi bir düşüncem yoktu. Ama kitap bitince bende çok şeye dokunduğunu hissettim. Gerçi hep dokunuyor. Herkesin muhakkak yaralarını acıtan, hayalini kurduğu, özlemini duyduğu kişiler vardır. Bide hayatın bir gerçeği ölüm duygusu da var. Hangi duyguları isterseniz var. Kitap öykü kitabı. On öyküye sahip. Genel olarak aşk ve ölüm duygusu ön planda. Pek severek okudum ben. Öndeyis cümleleri bile kitaptan sıkılmayacağımı hissettirdi.
İncelememi kitabın öndeyiș kısmından bir alıntı yaparak kapatayım.
' Ey gençlik arkadaşlarım! Sevdiğiniz kadınlar adına yalvarıyorum size, kalbimin sevdiği o kadının mezarını çiçeklerle süsleyin, çünkü unutulmuş bir mezara böyle bırakacağınız bir çiçek, tanyerinin gözlerinden solgun bir gülün taçyapraklarının üzerine damlayan bir çiy damlası olacaktır.'
Herkese iyi okumalar dilerim.
