Gençken, diye konuştu, romanı sevdiğim kadar başka hiçbir şey sevmiyordum. Pazar günleri bir köşeye çekilip, bütün kalbimle bir Miss Janny'nin mutluluğunu ve musibetini paylaşmaktan ne kadar hoşlandığımı, tanrı biliyor. Türün benim için daha başka çekicilikleri olduğunu da inkar etmiyorum. Ama elime öylesine seyrek bir kitap geçiyor ki, o zaman da bunun benim zevkime uygun olmasını istiyorum. Ve en sevdiğim yazar, kendimi, dünyamı bulduğum, etrafımdaki olayların meydana geldiği ve hikâyesi pek tabii bir cennet olmamakla birlikte, tanımsız bir saadetin kaynağı olan kendi ev yaşamımdaki gibi ilginç ve içten olan yazardır.
...ve sevgili dostum,
Yanlış anlaşılmaların ve tembelliğin, dünyada entrika ve kötülükten belki daha fazla yanılgıya yol açtığını bu küçük meselede bir kez daha anlamış oldum. En azından entrika ve kötülük daha sık yaşanan şeyler değil.
Werther hem şehir yaşamından uzaklaşmak hem de hayatı hakkında yeni kararlar almak için ücra bir kasabaya taşınır. Kasabadaki izlenimlerini ve tanıştığı insanları, eski dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplarda uzun uzun anlatır.
Yeni taşındığı kasabada kendisini sevdirmek için herkese olabildiğince yardım elini uzatan Werther, bir gün katıldığı bir davette Charlotte S ile tanışır ve kadına görür görmez aşık olur. Ancak Charlotte, Yüzbaşı Albert ile nişanlıdır. Buna rağmen Werther, Charlotte ile konuşmak için her gün evlerine gider.
Ancak Yüzbaşı Albert kasabaya geldiğinde her şey değişir. Charlotte, Werther'e bir daha görüşmemeleri gerektiğini söyler. Bunun üzerine Werther, aşık olduğu kadına veda mektubu yazar ve kendisini sol gözünden vurarak yaşamına son verir.
Şahsen tavsiye edebileceğim bir roman oldu
Genç Werther'in Acıları sonu biraz hayalkırıklığı ile bitse de film tadında bir romandı benim için..
Buraya kadar Okuduğunuz için teşekkür ederim, huzurlu saatler keyifli okumalarla kalın ;)